Simple tradutor Francês
24,509 parallel translation
Ona olan düşkünlüğüm konusunda olabildiğince açık konuştum.
J'ai exprimé de façon aussi simple que possible, mon affection pour elle.
Ucuz makara sistemi.
Un simple système de poulie.
Bu bir veda hediyesinden ötesini temsil ediyor Brian.
Ça représente plus qu'un simple cadeau d'adieu Brian. _
Basit, iki seçenekli bir durumdasın.
C'est un simple choix binaire.
Şimdi basit, iki seçenekli bir durumda olan benim.
Maintenant, c'est mon tour de faire un simple choix binaire.
Görünürde basit ama aslında değil.
Ça semble simple au premier abord, mais ça ne l'est pas.
Sadece evet ya da hayır.
Un simple oui ou non.
Kimbilir kaç kişinin hayatını mahvetti şu basit cümle.
Cette simple phrase a ruiné tant de vies.
- Basit tutmak istiyorum. - Uh-huh.
- Je veux que ça soit simple.
- Sadece biraz sadece basit bir şey.
- Juste... Quelques chose de simple.
Bu kadar basit.
Aussi simple que çà.
Bu bariyeri aşabilecek basit bir denklem var.
Il y a une simple équation qui pourrait faire que la barrière s'effondre.
- Uzatmamak iyidir.
Simple c'est bien.
Bunun çok basit bir sebebi var.
C'est très simple.
Sihirbaz kalemi hepinize miras bıraktı ama o, basit bir kalem değil.
Le sorcier vous a légué la plume, Mais ce n'est pas un simple stylo.
Çok basit aslında.
Simple calcul, vraiment.
Tanımadığınız kişilere basit bir şeyi anlatmada belirgin bir zorluk yaşıyor musunuz? Evet.
Avez-vous des difficultés particulières à faire passer un message simple à des inconnus?
Alarm kurma gibi basit bir işlemi yerine getirebiliyor musunuz?
Pouvez-vous accomplir une tâche simple, comme régler un réveil?
Biraz su o zaman.
Ou alors un simple verre d'eau.
- Eskisinin yerine koymak için.
Un simple substitution.
Belki de bize onu sevdiğini itiraf edersen daha kolay olur.
Peut-être que ce serait plus simple si vous nous disiez que vous l'aimez.
Dışarıdan bakan biri olarak sen bu Ivy meselesini biraz fazla...
En tant que simple observatrice, je dirais que tu prends cette affaire
- Açıklaması o kadar kolay değil.
Ce n'est pas si simple à expliquer.
Ne yazık ki o kadar basit değil.
Ce n'est malheureusement pas aussi simple.
Çok basit.
C'est simple.
Hayır, bak, kadın seni uzun zamandır böyle korurken, şimdi de senden küçük bir güven jesti isterken neden tek yaptığının yalnızca kendisini korumak olduğunu düşünüyorsun onu sormaya geldim.
Non, tu vois, je suis venu pour voir pourquoi, quand la femme qui t'a protégé pendant si longtemps te demande un simple geste de confiance, tu penses que tout ce qu'elle fait est se protéger elle-même.
Şimdi de onu üç buçuk yıla ikna etmeye çalışıyorsun. Yaptığı şey kulağıma basit bir hırsızlık gibi geliyor.
Vous le poussez à accepter les trois ans et demi pour un simple délit de vol.
Gayet basit.
C'est simple.
Keşke bu kadar basit olsaydı.
J'aimerais que ce soit aussi simple.
Pek alçak gönüllü bir misafir değilim ama lütfen kadeh kaldırmama izin verin olması neredeyse imkânsız bu önemli fırsat anlaşması için. - Ne yapıyor?
Je suis qu'un simple invité, mais permettez-moi de lever mon verre à ce que je pense de concert avec vous est la plus improbable et cependant conséquente occasion.
Kolay demiyorum ama asla çocuğumdan vazgeçip evlat vermezdim.
- Ce n'est pas simple, mais faire adopter son enfant?
Tek paket, 5'li paket. İsteyene kimi izlemek istiyorsa sınırsız yayın.
Simple live, packs de 5, ou streaming illimité pour ceux préférant naviguer.
Eğer sana işleri beceremeyeceğin çocuğunun basit mutlu bir hayatı olmayacağı izlenimini verdiysem özür dilerim bunu çok istiyorsun biliyorum.
Mais si je vous ai jamais donnée l'impression que vous ne survivriez pas à tout ça, que votre enfant et vous n'auriez pas la vie simple dont vous rêvez, je suis désolé.
Bir yere bırakabilsem daha iyi olurdu.
Ça serait nettement plus simple de faire un dépôt.
En basit cevap genellikle doğru olandır.
La réponse la plus simple est la meilleure.
Bunun ötesinde, bundan ne öğrendiğimizi hangi reformları uyguladığımızı açık olarak konuşmaktayız, ama işin aslı bu mesajı elden geldiğince basitleştirmek gerekiyor.
De plus, nous parlons publiquement de ce que nous avons appris, des réformes à mettre en place, mais il s'agit d'avoir un message aussi simple que possible.
Çünkü ben sadece bir satıcıyım.
Car je suis un simple vendeur.
Şu an ellerinde hiçbir şey yok. Sıradan bir adam.
Pour l'instant, ils n'ont rien, un simple inconnu.
Aramızdaki ilişki basit.
Notre relation est simple.
Üçüncüsü masum bir masaüstü resmi, evet farkındayız.
Et le troisième est un simple fond d'écran, on sait.
Kolay değil, bu tip vericiler uzaktan kapatılmak için tasarlanmamış.
Ce n'est pas si simple... Ce genre de transmetteur n'est pas fait pour être éteint à distance.
Bu o kadar basit değil, Derek ve bunu biliyorsun.
Ce n'est pas si simple, Derek et tu le sais.
Bu kadar kolay mı?
Est-ce si simple à faire?
Ellie sadece bir hacker değil, Bir ninja hacker gibi
Ellie n'est pas qu'une simple hackeuse, c'est une sorte de hackeuse ninja.
Bunun onunla bir ilgisi yok, sadece bir kalem.
Ce n'est pas une trahison, c'est un stylo. Un simple stylo.
- Basit bir şey deneyelim.
- Essayons quelque chose de simple.
Manhattan'da bir parti.
Et là, une simple soirée dans Manhattan.
Nina suçlu, sade ve basit.
Nina est coupable, clair et simple.
Kolay olmadı ama kurtardım!
C'était pas simple, mais je l'ai!
Çok basit bir soru.
C'est une question simple.
Çok basit aslında.
C'est assez simple en fait.