Sinirlenmeyin tradutor Francês
67 parallel translation
- Şimdi, sinirlenmeyin, kaptan... Açık havada film çekmeye çalışıyorsanız, yağmur mevsimine yola çıkamazsınız. Aylar geçti, paralar harcandı ama gösterecek hiçbir şey yok.
Quand on fait un film en saison des pluies, c'est de l'argent perdu.
Sinirlenmeyin bakalım.
- Ne vous fâchez pas.
Böyle ufak bir şey için sinirlenmeyin.
Ne vous énervez pas pour ce genre de détail.
Sinirlenmeyin.
Restez calme.
- Zom olmuş. Sinirlenmeyin.
- Il est soûl comme 3 petits cochons.
- Sinirlenmeyin bakalım.
Ne vous énervez pas.
Sinirlenmeyin, Yevdokiya Ivanovna. Çok iyi çocuklarımız var.
Calmez-vous, Evdokia Ivanovna, nous avons de gentils enfants.
Sinirlenmeyin.
Calmez-vous.
Sinirlenmeyin.
Du calme!
Lütfen benim yüzümden sinirlenmeyin.
Ne vous dérangez pas.
Lütfen sinirlenmeyin.
Ne vous fâchez pas.
Sinirlenmeyin, lütfen!
Ne prends pas ça à coeur!
Mr. Spak, siz Volkanlıların üstün bir tür olduğunuzu kabul ediyoruz, sinirlenmeyin.
Ne vous vexez pas. Nous aimons que les Vulcains nous soient supérieurs.
- Sinirlenmeyin.
- En effets non.
Lütfen sinirlenmeyin, efendim.
Ne vous emballez pas.
Bu kadar sinirlenmeyin.
- Ne sois pas si nerveux.
Lütfen sinirlenmeyin.
Ne faites pas ça.
Sinirlenmeyin.
Mais vous fâchez pas.
Sinirlenmeyin, bir saniyede biter. - Yok artık!
- Ce sera pas long.
Hayır, hayır. Lütfen, sinirlenmeyin.
Non, pas d'hyperventilation.
Üçüncü kardeş, sinirlenmeyin.
Troisième Sœur, ne vous fâchez pas.
Sinirlenmeyin.
Vous êtes nerveux!
Sinirlenmeyin. Kendini her adamın önüne atar o.
Ne te fâche pas, elle se jette sur tous les hommes.
Tamam, ama, lütfen sinirlenmeyin.
D'accord, mais ne soyez pas trop f † ché.
Sinirlenmeyin.
Faut pas s'énerver.
Lütfen sakin olun! Efendi Wang, sinirlenmeyin!
Calmez-vous, M. Wang!
Lütfen, lütfen, lütfen bana sinirlenmeyin.
S'il vous plaît, ne m'en voulez pas...
Hadi ama, lütfen çocuklar. Sinirlenmeyin.
Ne soyez pas fâchés.
General, sinirlenmeyin.
Général, ne vous en souciez pas
Sinirlenmeyin.
On reste tranquille.
Sakın sinirlenmeyin.
Ne te fâche pas.
Sinirlenmeyin. Bol bol gülün.
Restez détendus et profitez de la vie.
* Talmud der ki, "Hemen sinirlenmeyin" *
La Talmud dit. : '" Ne te fâche pas rapidement'"
Sinirlenmeyin.
Ne sois pas trop déçue.
Özür dilerim, sinirlenmeyin.
Ne vous inquiétez pas.
Biri sizi, listeden sildiği zaman sinirlenmeyin, içeri girin.
Quand quelqu'un te raye de la liste, ne t'énerve pas.
Sinirlenmeyin ve kendinize hâkim olun... Sade Simon'ın Programı'nı dinleyin.
Devenez pas cinglés, écoutez Simon le Simplet...
Sinirlenmeyin, hanımefendi.
Pas d'énervement.
Bu kadar açık konuştuğum için lütfen sinirlenmeyin ama mecburum.
Ne vous énervez pas parce que je parle ouvertement.
Beyefendi lütfen sinirlenmeyin.
Monsieur, apaisez-vous.
Sinirlenmeyin ve iyice yiyin.
Laissez votre colère de côté et mangez.
Sinirlenmeyin hemen.
- D'accord. - Question rapide.
Lütfen sinirlenmeyin, efendim.
ne vous mettez pas en colère.
Bu kadar sinirlenmeyin beyefendi, bu kişisel bir şey değil.
Ne soyez pas fâché, Monsieur, Ce n'est pas quelque chose de personnel.
Peki, tamam, sadece sinirlenmeyin.
Par contre on a bien compris qu'on ne devait pas vous énerver.
Bayan bu kadar sinirlenmeyin.
- Ne vous fâchez pas.
Lütfen sinirlenmeyin.
Ne vous mettez pas en colère.
Sinirlenmeyin.
Mais enfin, vous avez bien vu que je la cherchais partout.
Sinirlenmeyin.
Du calme.
- Sinirlenmeyin.
- Ne vous énervez pas.
Tamam Bayan Forman, lütfen sinirlenmeyin.
Mme Forman, s'il vous plaît ne soyez pas énervée!