Siz miydiniz tradutor Francês
604 parallel translation
Ressam La Bessiere siz miydiniz?
- N'êtes-vous pas le peintre La Bessiere?
- Siz miydiniz efendim? - Evet.
C'est vous, Votre Seigneurie.
- Siz miydiniz?
C'est vous?
- Sizi uyandırdım mı? - O siz miydiniz profesör?
- Je vous ai réveillée?
- Siz miydiniz rahip?
- C'est vous, M. le pasteur?
Banka soyulmadan kisa bir süre önce yakininda görülen siz miydiniz
Etait-ce vous qu'on a vu près de la banque peu avant l'attaque?
Siz miydiniz bayım? Özür dilerim.
- Ah, M. le médecin-chef!
- Siz miydiniz bayan?
- C'est vous.
- Arayan siz miydiniz?
- L'appel vient de vous?
- Taksi isteyen siz miydiniz? - Evet.
C'est vous qui vouliez un taxi?
A, siz miydiniz Bay Stroud?
C'est vous, M. Stroud!
Siz miydiniz?
C'est vous, est-ce bien vrai?
Siz miydiniz Madam Loubet?
Ah, c'est vous.
Oh, siz miydiniz efendim?
- Comment va ta main?
31 Temmuz günü Caine gemisinin nöbetçi subayı siz miydiniz?
Etiez-vous officier de quart sur le DMS Caine, le 31 juillet?
Az önce kapıyı çalan siz miydiniz? Evet.
C'est vous qui avez sonné?
- Balkondaki siz miydiniz gerçekten?
- C'était bien vous, sur le balcon?
Siz miydiniz?
C'est vous!
- Siz miydiniz?
- C'est vous?
- Siz miydiniz Bay Haven?
Oh, c'est vous, M. Haven!
- Ha, siz miydiniz? Sanırım sizin telefonunuz bozulmuş.
Je vous ai remplacée, au téléphone.
Beni isteyen siz miydiniz? Beni tanımadınız mı?
- Si je vous donne l'adresse, vous me croirez?
Siz miydiniz efendim.
c'est monsieur? Toujours pas là?
Bayan Whitcomb, beni tanımak için can atan siz miydiniz?
Mlle Whitcomb, vous mouriez d'envie de me connaître?
Siz sabırlı olabilir miydiniz?
Facile à dire.
Siz maça gitmeyecek miydiniz?
Vous ne venez pas au gymnase?
Siz istemez miydiniz?
Pas pour vous?
Eğer ilgileniyorsanız... - Siz hiç gitmiş miydiniz?
Vous en avez vu une, dernièrement?
Siz doktorun ofisine telefon etmemiş miydiniz?
- Où est-elle allée? Vous n'appeliez pas le docteur?
- Ne? Siz de benimle birlikte geri döner miydiniz?
- On rentre ensemble?
Ah, anlıyorum. Peki o zaman siz daha gelmemiş miydiniz?
Et vous êtes donc arrivée après?
Siz de istemez miydiniz efendim?
Cela vous plairait?
Siz ikiniz akşam yemeği yemiş miydiniz?
Vous avez dîné?
Ben oradayken siz de orada değil miydiniz?
N'étiez-vous pas là tandis que j'y étais?
- Siz onun gözleri değil miydiniz?
- Vous étiez ses yeux, non?
- Siz Brignon'la pek yakın değil miydiniz?
Vous étiez intime avec Brignon? - Moi?
Maskeli baloya gitmeyecek miydiniz siz?
- Je pas entendu que vous alliez à un bal masqué?
Siz gitmez miydiniz?
N'iriez-vous pas?
Siz böyle bir yerde yaşasanız yalnızlık çeker miydiniz?
Mon frère va revenir. Je ne le serai plus.
Bu sonbahar orada olabilmek için her şeyimi verirdim, siz istemez miydiniz?
J'aimerais tant y aller!
Merak ediyordum siz ve kardeşiniz bu gece bizim için dans eder miydiniz?
Votre sœur et vous-même, vous accepteriez de danser?
Philippe de Valmorin'ı hiç tanımıyorsunuz... siz Lenore'miydiniz?
Tu n'as jamais vraiment connu Philippe de Valmorin?
Ama size yalan söylediği için sinirlendiniz. Siz sinirlenmez miydiniz?
Son mensonge vous a mise en colère.
Siz değil miydiniz surlara, mazgallara üşüşen kulelere, damlara, bacalara tırmanan çocuklarınız kucağınızda,.. ... akşamlara dek sabırla bekleyenler görmek için koca Pompeius'un Roma sokaklarından geçtiğini?
Maintes fois, vous êtes grimpés sur les murs et les remparts, sur les tours et les fenêtres, et même les cheminées, vos petits dans les bras vous avez passé là la journée à attendre patiemment pour voir le grand Pompée passer dans Rome...
Siz değil miydiniz, daha arabası görünür görünmez hep bir ağızdan bağrışarak Tiber nehrinin derin oyuklu kıyılarını yankılara boğup zangır zangır titretenler?
Et dès l'apparition de son char, n'avez-vous pas tous crié si fort que le Tibre en a tremblé sous les berges en entendant l'écho de vos clameurs émanant de ses rives concaves?
- Yok. Siz giyinmeyecek miydiniz?
Pourquoi n'iriez-vous pas vous habiller?
- Siz de şüphelenmiş miydiniz? - Hayır, asla.
Vous le soupçonniez?
Siz üçünüz değil miydiniz tuğla fabrikasının etrafında sinsice dolaşan?
Il me semblait que vous étiez 3 à rôder par ici, près de la briqueterie.
Çocuğun yerinde olsaydınız, babanız tarafından tokatlanmak gibi üzücü bir olaydan sonra siz detayları hatırlayabilir miydiniz?
À sa place, vous seriez-vous souvenu des détails après une épreuve telle que la gifle de son père?
Bay Sumner, rica etsem buna siz bakabilir miydiniz?
Voulez-vous répondre, M. Sumner?
Siz öldürülen Bayan Emily French'in dostu ve hizmetçisi miydiniz?
Vous étiez la dame de compagnie de Mme French?