Sizde tradutor Francês
5,236 parallel translation
Uyuyamadım ve belki sizde bunun için bir damla veya başka bir şey vardır dedim.
Et j'ai pensé que vous auriez peut-être des gouttes ou autre.
Eğer sizde değilse, nerede?
Si vous ne l'avez pas, où est-il?
Sizde Huntington hastalığı var, Sayın Vali.
Tu es responsable de ce qui est arrivé
Ve harekete geçecek cesaret de sizde vardı.
Et vous avez eu le courage d'agir.
Sıra sizde, Bay Honeycutt.
A votre tour, M. Honeycutt.
Bu kisinin kimlik numarasi sizde var mi?
Vous avez une copie de sa carte d'identité?
Benim kıyafetlerim sizde mi?
Euh, est-ce que tu as mes vêtements?
Ve Sizde bu noktada B613 teki arkadaşlarınızı arayıp Jake Ballard'ı serbest bırakmalarını söyleyeceksiniz.
Combien je suis desolé d'avoir Couché avec Jeanine Locke, à quel point tu appelleras tes amis au B613 afin d'obtenir d'eux le relâchement de Jake Ballard.
Bay Nauer'in fotoğrafı var mıdır peki sizde?
Vous n'auriez pas une photo de lui?
Sizde kalsın.
Gardez-les.
Onlardan kaç tane var sizde?
Combien vous en avez bu?
2004 yılında emekli oldu. - Sizde irtibat bilgileri var mı?
- Vous avez ses coordonnées?
Sıra sizde!
Sarah! À vous!
Şükran Günü'nde DVD'niz sizde olmuş olacak.
Et vous l'aurez à temps pour Thanksgiving.
Ve böylece şükran gününden önce DVDniz sizde olsun.
De cette manière, vous l'aurez bien avant tout le monde et bien à temps pour Thanksgiving.
Dosyalar sizde. Oturduğunuz yeri anlamanızı istiyorum.
Je veux que vous compreniez exactement où vous êtes assis.
Ama sizde pankreatik sıvı kaçağı var ve ben de diyaframı ağırlaştıracak bir şey olabileceğini, bunun da omza yöneleceğini düşündüm ve bam!
Vous avez une fuite de liquide pancréatique, donc je pense que, peut-être que quelque chose aggrave le diaphragme, ce qui renvoyait à l'épaule...
Yaptığı iğrençlikleri sizde burada duydunuz.
Vous avez entendu les choses dégoûtantes qu'il a faites.
Efendim sizde... geçmişi geçmişte bırakmamız gerektiğine inanmıyor musunuz?
Est ce que tu crois que... On peut laisser le passé dans le passé, monsieur?
Taktik ekibi, sıra sizde.
Equipe tactique, à vous.
sizde herşeyi biliyorsunuz, değil mi?
Et vous les gars, vous savez tout, hein?
Biliyorum sizde güçlü bir izlenim yaratmadım ve çok gencim ama siz de Miami sokaklarında kot satmaya başladığınızda çok gençtiniz.
Je ne sais, je n'ai pas fais bonne impression la première fois et que je suis jeune, mais vous l'étiez aussi quand vous avez commencé à vendre des jeans. dans les rues de Miami.
Sizde de Thomas'ın hastalığından varsa nasıl böyle iyi olabiliyorsunuz?
Comment pouvez-vous bien aller si vous avez la même maladie que Thomas?
Numarası sadece sizde ve bende var. Eğer herhangi bir nedenle Ron'a ihtiyacınız olursa, sadece arayın ve o anında yanınızda olur.
Si vous avez besoin de Ron, vous l'appelez et il viendra.
Şimdi sıra sizde.
C'est à votre tour maintenant.
Sizde kimsiniz?
- T'es qui toi?
Sizde kaç tane var?
Et vous en avez combien?
Tabii, daha iyi fikriniz varsa kulağım tamamen sizde.
Sauf, bien sûr, si vous avez une meilleure méthode, dans ce cas, je suis tout ouïe.
Üzerine çıkabileceğimiz bir şey var mı sizde?
Avez-vous quelque chose sur laquelle nous pourrions nous tenir?
Hayır denemem sizde var.
Non, vous avez mon papier.
Ve sizde birkaç şeyle ilgilendiniz.
Et puis, vous deux avez pris soin des choses.
Onlar hala sizde değil mi?
Vous les avez encore, non?
Sizde adresi var mı?
Vous avez son adresse?
Sizde istediğimiz bir şey var ve açıkça görülüyor ki bizde de sizin istediğiniz, kısacası birbirimizle anlaşmamız gerek.
Vous avez quelqu'un que je veux, et clairement nous avons quelqu'un que vous voulez, voyons voir comment on peut s'arranger.
Sizde sıkıntı yok.
Vous êtes très bien.
Sağlık kontrollerimize sizde gelmelisiniz.
Hé les gars, peut-être que vous pourriez venir avec nous.
Sizde bu?
C'est tout ce que vous avez?
Frank, Hwang, sıra sizde.
Ok.
Çay var mı sizde?
Je vous sers le thé?
Para sizde kalsın istemez misiniz?
Vous ne voulez pas garder l'argent?
- Sizde dahil.
- Vous inclus
- Kayıt sizde mi?
- Avez-vous le fichier?
Sizde onu ayıracak güç var.
Vous avez le pouvoir de le faire sortir.
Sizde güzel bir izlenim bırakmak istedim ama görünen o ki, asıl sorun kıyafetim değil.
Juste pour faire une bonne impression, mais... évidemment, mes t-shirts ne sont pas le problème.
Tamam, telefonum sizde var. Yarım başlayabilirim.
Ok, vous avez mon numéro et je peux commencer demain.
Çalınan katananın bir resmi sizde var mı?
Vous avez une photo du katana volé?
Sizde ne var ne yok?
Et pour vous les gars?
Yalan söylüyorsun. Kutu sizde değil.
Vous mentez.
Şu an sizde bir terörist oluyorsunuz.
Parce que le Président ne négocie pas avec les terroristes, et c'est ce que vous êtes... une terroriste.
Sizde kostüm yok.
Désolé je suis en retard. Mec, qu'est-ce que tu portes?
Sizi dobra bir şekilde kaydedeceğiz çocuklar çünkü sizde iyi şeyler var. Kesinlikle harika bir grupsunuz.
Vous êtes en fait un bon groupe.