English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Siğil

Siğil tradutor Francês

102 parallel translation
Koca kulakları, bir gözünün üstünde yara izi, kırık bir burunu, çenesinde de bir siğil vardı.
des oreilles d'âne, l'œil torve, le nez cassé et une grosse verrue sur le menton.
Kolda yaklaşık 10. 000 siğil olmalıydı.
La colonne était pleine de cloques.
Geriye kalan her şey, kimi siğil ilaçları dışında kocaman, devasa bir vasiyetti.
Et on ne retrouva qu'un remède pour les verrues... et un gros testament.
Doğru şekilde karıştırılan, bu tehlikeli malzemeler dünyanın en iyi siğil yok edicisini oluştururlar.
Bien mélangés, ces dangereux ingrédients... dissolvent les verrues.
- Siğil.
- La. - Un poireau.
- Siğil mi?
- Un poireau? Ooh!
İstenmeyen bir siğil falanmışım gibi... beni hayatından çıkarıp atacakmış.
Et qu'il allait m'exclure de sa vie comme si j'étais une verrue indésirable.
Bana dokundu. Git yıkan! Her tarafın siğil dolacak.
Va te laver avant d'avoir des verrues.
- Suratına siğil koy!
- Fais-lui tirer la langue.
- Ağrı, acı, siğil, politikacılar.
- Maladies, verrues, politiciens. - Tu as déjà dit ça.
Seni koca, çirkin, siğil suratlı.
Sale face de crapaud, va!
- Kont Anatoli - Siğil.
- AnatoIy avait...
- Hayır, o siğil içinmiş.
Non, c'est pour les verrues.
"Laserle siğil yok etme." Gelecek burada.
"Retirez les verrues au laser." Oh, c'est le futur.
Siğil kontrolü yaptırsam iyi olacak.
Je risque d'avoir des verrues.
Bayan Brown jenital siğil mi geçirdiniz?
Mlle Brown, avez-vous eu des verrues génitales?
Eğer tarih bizlere bir şey öğretseydi, sadece yüzünde siğil olduğu için cadılık suçlamasıyla ölesiye işkence yapılıp yakılan insanların hikayesi olurdu bu.
S'il fallait retenir quoi que ce soit de l'Histoire, c'est que celle de l'Homme est remplie de mort et de torture, et de bûchers pour sorcières, à cause d'une simple verrue.
Bunların siğil yaptığını bilmiyor musun?
Ça donne des verrues.
Çünkü siğil olmak için çok çirkinsin.
Tu es trop moche pour être une verrue. L'argent de l'assurance maladie.
Titremeyi kesmezsen vücudunda daha fazla siğil çıkacak.
Tu vas te faire pousser des verrues.
Siğil değil mi?
Des verrues, c'est ça?
Evet, "W" bileşiği bile kullanmıyorum. Siğil çıkarsa durumu kabulleniyorum.
C'est vrai, tout ce qui est commun, même un rhume, j'évite.
Bu siğil sahte! Allah belanı versin!
Sa verrue est fausse.
- İğrenç. Üstü siğil dolu.
- C'est dégoûtant, toutes ces excroissances...
Neutrophenia neden olur. Siğil gibi lezyonlar.
UVA sans succès.
Doktor... ne doktoru? Cilt, siğil, hayvan?
Le rendu, la queue de renard en technicolor.
Önce bir baş belası olduğunu sandım, elimde büyüdü, hep kurtulmak istediğin, ama sonradan anladığın bir siğil gibi.
Au début, je le trouvais casse-patte, il est apparu... comme une verrue qu'on veut enlever jusqu'a ce qu'on réalise... que ca fais partie de vous.
Sol baldırımda bir siğil var.
J'ai une verrue au mollet gauche.
Ona ben değil, siğil derler!
Le mot est "verrue".
Artık yüzünde hiç siğil kalmadı.
Elle n'a plus de verrues du tout maintenant.
Rasputin'in penisinde bir siğil olduğunu biliyor muydunuz?
Vous saviez que Raspoutine avait une verrue sur le pénis? - Quoi?
Siğil gibi mesela. Ya da nasır.
Comme une verrue ou un oignon.
Ufaklıklar gene birbirlerini yalıyor ve Harry'nin ağzının kenarında akıntılı bir siğil var.
Les petits se lèchent entre eux et Harry a une verrue humide sur l'orteil.
İnsanda siğil çıkarma lanetini biliyor.
Et elle connaît le sort qui permet de donner des verrues.
Sana şaşırtıcı gelebilir ama siğil kremlerini raflara yerleştirmekten ve 80 yaşındakilere hangi bezin en az akıttığını söylemekten pek de hoşlanmıyorum.
Aussi choquant que ça puisse paraître, Je n'aime pas vraiment la crème anti verrues, ni dire aux vieux de 80 ans quelles couches fuient le moins.
Öyle mi? O hâlde gel ve bizi yakala, seni siğil torbası.
Viens nous chercher, vantard pustuleux!
Aletimde koca bir siğil çıktığını ve onu aldıracağını söylesen daha iyiydi.
Que je dois me faire enlever une verrue sur la bite aurait été mieux.
Kocam Miguel'in elinde siğil çıkmıştı.
Mon mari, Miguel, avait une verrue sur la main.
Ona dokundu ve ertesi gün siğil yok oldu.
Elle l'a touchée. Le lendemain, elle avait disparu.
İlk olarak bende bacak atelleri, menisküs yırtığı ve siğil vardı.
D'abord, j'avais une périostite tibiale, un ménisque tordu et une verrue au pied.
Bu çizgi roman dükkânının cinsel organda siğil çıkarttığı ile ilgili dedikodu yay.
Deuxième étape : répandre la rumeur que cette boutique de comics vous donne des verrues génitales.
Tabi ya, penisinde çıkan siğil kadar harika.
Ouais, super, comme une verrue toute moche.
Aletini şu an tekmelerdim ama ayağımda siğil çıkabilir.
Je shooterais bien ta bite mais mon pied choperait l'herpès.
Yani arkadaşız ve benden kasık biti ya da siğil filan gibi akıp irin çıkaracak bir şeyler kapmazsın.
Nous sommes amis, alors, tu ne vas pas devoir passer par... des verrues génitales, ou des trucs avec du pus...
Aletinde siğil var.
Il a des verrues sur ses parties génitales.
Şuna bak. Tam sana göre, genital siğil.
Regarde, un autre rien que pour toi... verrues anales.
Prezervatif de kullandık ve geçen yıl HPV aşımı da yaptırdım. Yani siğil, uçuk ya da bel soğukluğu gibi hastalıklardan da bahsetmemize gerek yok.
Et on a utilisé un préservatif, et je me fait suis vacciné contre les HPV l'année dernière, donc, tu vois, on n'a pas besoin de parler des MST.
- O siğil için.
- C'est pour les verrues.
Onlara Terrance'in Philip'e pislik dolu bir sigil dedigini anlat!
Raconte quand il lui dit : "Couille avariée".
Meg elinde siğil çıkmış!
Meg, t'as une verrue.
Çıban olur, siğil olur, fark edilmeyecek şeyler işte.
Une tache de vin, ou bien une verrue.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]