Slag tradutor Francês
54 parallel translation
Ben Slag, diyorum ki hepiniz gerizekalısınız.
Moi, Slag, dire que toi plein de balivernes au béryllium.
- Anlaşmamızda bu yoktu Slag.
- Ce n'était pas prévu, Slag.
- Slag bununla ilgileniyor, ama şu kör...
- Slag s'en occupe, mais cet aveugle...
Slag oyalanıp duruyor. Bir işi beceremez zaten.
Slag y passe des jours et il n'arrive même pas à faire le boulot.
- Slag daha önce hiç çuvallamamıştı.
- Slag n'avait jamais foiré.
Atık TV de gelecek hafta galasının olması gerekiyordu.
C'était censé débuter sur Slag TV la semaine prochaine.
- Atık TV?
- Slag TV?
Web sitesine göre, Atık TV'Şutlamak'tan 8 bölüm çekmiş. "
D'après le site internet, Slag TV a enregistré 8 épisodes.
- Hey, Slag.
- Slag.
- Bak cüruf.
- Regarde slag.
Histeriğim ve ıslağım.
J'ai une crise de nerfs et je suis mouillé!
Üşüyorum, ıslağım ve besbelli korkuyorum.
J'ai froid, je suis mouillée et j'ai peur.
Slag!
Slag!
Ben de ıslağım şimdi.
Je suis comme ça maintenant.
Çıplak ve ıslağım!
Je suis tout nu et tout mouillé!
Hala ıslağım.
Je suis mouillé.
- Çok ıslağım.
- Je laisserais une mare.
Paramız yok ve çok ıslağız.
On est fauchés, on est trempés.
Yılanbalığı kadar ıslağım.
Je me sens comme une anguiiille. "
- Dene haydi. - Ben ıslağım.
- Essaye-le.
Hala ıslağım ve sadece eve gidip biraz uyumak istiyorum.
Je suis trempé et je voudrais rentrer.
Ben görünmezim ve ıslağım.
Je suis invisible et trempée.
- Hâlâ ıslağım.
- Jerry, ça va? - Toujours mouillé.
Bir balıktan bile daha ıslağım.
Je suis plus trempé qu'un poisson.
Çünkü biliyorsun ve bana söyleyeceksin, çünkü söyleyecek başka biri yok ve üşüyorum, ıslağım ve çok, çok sinirliyim.
S'il vous plait arrêtez de baragouiner une minute... et rassemblez vos esprits et dites moi comment aller à Brooklyn. Parce que vous savez, et vous allez me le dire, parce qu'il n'y a personne d'autre pour me le dire...
Sadece biraz ıslağım.
Je suis juste trempé.
- Kuru mu... -... ıslağım diyecektin.
- il faudrait en avoir eu une bonne.
Neden ıslağım?
Pourquoi ai-je l'impression d'avoir tort?
Sarılmayalım, ıslağım.
Je t'embrasse pas, je suis mouillée.
Kulağa harika geliyor ama korkuyorum ve ıslağım ve üşüyorum Ryan.
Ce qui a l'air génial, mais j'ai peur... et je suis trempé et j'ai froid, Ryan.
Greggie, her şeye rağmen hala ıslağım.
Greggie, je suis encore humide, si!
Çok ıslağım, seni becereceğim.
Je mouille, je veux te rendre
Ayrıca ıslağız.
Et on est trempés.
Yanıyorum, üşüyorum, ıslağım, kuruyum.
J'ai chaud, j'ai froid, je suis mouillée, je suis sèche.
Evet çok ıslağım.
Oh oui je mouille.
Hayır... O sarhoş, ben de ıslağım. Tamam.
C'est lui, il a trop bu et je suis toute mouillée et en...
Açım, ıslağım, açım...
J'ai faim, je suis mouillé, j'ai faim...
- Evet, şimdi de ıslağım.
- Ouais, maintenant je suis mouillée.
Artık ben de kirli ve ıslağım.
Maintenant je suis sale et mouillé aussi.
Çünkü ıslağım ve kanepenin yüzünü yeni değiştirdiğini biliyorum.
Je suis mouillée et je sais que tu viens de faire refaire ton canapé.
Üşüdüm, ıslağım ve besbelli korkuyorum
je suis trempée et je suis terrifiée.
Peder küstahlımı bağışlağın büyükannem acıları dindirme yeteneğine sahipti.
- Mon père? Pardonnez mon audace. Ma grand-mère avait le don de calmer les douleurs.
.. sizin burada alkışlağınız şey, aşk değil.
.. ce que vous applaudissez, là, c'est pas de l'amour.
Juan. Yine ıslağım.
Juan, je suis encore mouillée.
Biliyorum ben zaten ıslağım şimdi seni ıslatıcam
Je sais que tu m'as regardé transpirer, maintenant, je veux te faire transpirer. Mon dieu, il a encore meilleur goût que je n'aurais jamais pu imaginer.
Jimmy, ıslağım ve...
Jimmy, je suis toute mouillée.
Ben neden ıslağım?
Pourquoi je suis trempée?
Beni karaya vardı, bu yüzden ıslağız.
Elle plonge et me repêche. C'est pour ça qu'on est mouillés.
Çok ıslağım ve sizi bekliyorum.
Je suis mouillée et prête pour vous.
Şu an öyle ıslağım ki.
Je suis si mouillée.
- Ah, çok ıslağım.
- et, je suis tellement mouillée.