Solo tradutor Francês
1,914 parallel translation
Solo'dan dolayı mı kızgınsın, Darb?
Tu es furieuse à cause du solo?
Kendi programını yapmayı düşündün mü hiç?
Je suis d'Essential FM. Ça vous dit une émission solo?
Sadece solo sanatçılar için mi yoksa oraya tüm bir grubu sığdırabiliyor musun?
C'est réservé aux artistes solos ou t'arrives à caser un groupe entier?
Han Solo, Luke Skywalker'ın Hoth gezegeninde donarak ölmesine izin vermiş miydi?
Innovez. Han Solo a-t-il laissé Luke Skywalker sur Hoth, la planète gelée?
- Kadın şarkıcıların yalnız söylemesine de izin vermiyorlar
Ils n'en donnent pas à une chanteuse solo.
Ya bayan solo şarkıcıyla ya da... Şimdi sağa çek!
Soit tu chantes en solo, soit...
Soloyu istemiştin, yıldız olma fırsatı istemiştin.
Tu voulais le solo, tu voulais être une star.
- Öyle. Solo'yu Tina yapıyor.
Tina fait le solo.
Bence sen, Tina'ya haksızlık ediyorsun ilk solosunu söyleyeceği için çok mutlu.
Je pense que t'es injuste envers Tina, qui est doit heureuse d'avoir son 1er solo.
Başrolü aldınız.
Tu auras le solo.
Solo'yu Tina'dan alıp, sana vermem gibi mi?
- Comme enlever le solo à Tina?
Kendimi şey olmayan birine veremem solo söyleyecek kadar yürekli olmayan.
Je ne peux pas m'offrir à quelqu'un qui n'est pas assez courageux pour chanter un solo.
Karışım solom hakkında ne düşündüğünü hiç söylemedin.
Tu ne m'as pas dit ce que tu pensais de mon solo pour le mashup.
Wicked solosu söylemek için bir şans istiyorum.
Je veux auditionner pour le solo.
Bana vermiştiniz.
Vous m'avez donné le solo.
Hangi şarkıcı daha çok oy alırsa, parçayı o söyleyecek.
Celui qui obtiendra le plus de voix aura le solo.
Büyük solo çarpışması ; Kurt, Rachel'a karşı.
Rachel contre Kurt pour le grand solo.
Solo için elemelere girmeyeyim istiyorsun.
Donc tu ne veux pas que j'auditionne pour le solo?
Bizim gibi tek tabanca çalışmak isteyen yalnız kurtlarınsa hemen mimlenme riski var.
Ceux qui préfèrent travailler en solo, les loups solitaires, risquent de se faire repérer.
Sanırım daha yalnız uçmaya hazır değilim.
Je suppose que je ne suis pas prêt pour la jouer solo.
Bu doğru. Bu doğru, ama oyunun ilk perdesinde tek başına bir sahnesi vardı, ve aynı bu şekilde.
Mais dans le 1er acte, pour son solo, elle ressemblait exactement à ça.
- Evet. Henry, yalnız uçmama yetecek derecede ona yardım ettiğimi söyledi.
Henry me laisse voler en solo.
- Ronde'nin tek adam şovu.
Ronde se l'est joué solo.
Kendim için bir şey yapmaya gidiyorum.
Je me lance en solo.
Tek kişilik bir bando.
Joue-la solo.
- Bahşiş tek başına verilir, Larry.
- Le pourboire, c'est en solo.
- Bahşiş tek başına verilir.
- Le pourboire, c'est en solo.
Hayley'in gruptan ayrılıp solo çalışacağını yazışları doğruydu ama.
C'était vrai quand ils ont dit qu'elle se lançait en solo.
Birazcık kafası atıp solo kariyer yapmaya karar verdi. Hepimize kazığı soktu.
Elle nous a baisés quand elle a pété un plomb et décidé de jouer en solo.
Yalnız mı çalışacaksın?
Tu vas la jouer solo?
- Kurbanımızın tekler yarışmasında birinciliği kazanmış olması olabilir.
La victime a gagné la première place de la catégorie solo.
Bir ortağa ihtiyacın olmadığını düşündün ve onu öldürdün.
Vous avez décidé de jouer en solo et vous l'avez tué.
Ben solo takılacağım.
- je prends le solo.
Anthony'nin ailesine katılmadan önce başka biri için çalışıyor muydun?
Avant de rejoindre Anthony, vous travailliez pour quelqu'un d'autre? Non, je bossais en solo.
Dinle. Cuma günü Noel şarksını Jenna söylemiyor, sen söylüyorsun. Ne?
Écoute, vendredi soir, tu fais le solo à la place de Jenna.
Hayır, Jenna'nın şarkısını çalmak istemiyorum.
Je veux pas lui piquer son solo.
- Önce zorla benim şarkıma dâhil oldun...
- Tu t'imposes dans mon solo...
Senin şarkını elinden almak isteyen Pete'di. Ne?
Pete en a après ton solo.
Arkamdan iş çevirdiysen...
- Bosse pas en solo!
Ve son olarak, bir diğer önemli oyuncu... Bu final masasına ulaşan tek amatör Evergreen Park, Illinois'den altın çocuk.
Et enfin, mais pas des moindres... l'amateur en solo pour parvenir à la table finale... l'enfant chéri d'Evergreen Park, Illinois.
Sizi kırmaktan nefret ediyorum ezikler, ama Han Solo bir sürtük.
Je déteste vous l'annoncer, mais Han Solo est une salope.
Amiral Han Solo'ya sürtük dedi şimdi.
L'amiral de service vient d'insulter Han Solo.
Han Solo hala bir sürtük!
Han Solo reste une salope!
Kimse Han Solo'ya sürtük diyemez.
Personne n'insulte Han Solo.
O Han Solo, Indiana Jones.
Il a été Han Solo, Indiana Jones.
Sen Han Solo'ya sürtük dedin.
Tu as traité Han Solo de salope.
Han Solo bir sürtük.
Han Solo en est une.
Kimse Han Solo'ya... sürtük diyemez!
Personne n'appelle... Han Solo de salope!
Şimdilik solo çekim var.
C'est juste toi pour l'instant.
Solo çıkmalısın, Bowie gibi.
Tu devrais faire un truc solo, comme Bowie.
Teşekkürler.
En solo.