Soran olursa tradutor Francês
237 parallel translation
Soran olursa başı ağrıyormuş de lütfen.
Si quelqu'un demande, veuillez expliquer qu'elle a une migraine.
Soran olursa adliye sarayındayım.
Si on me demande, je suis au tribunal.
O zaman eğer bir şey soran olursa, bizim davetsiz misafir olduğumuzu söylerler.
Oui. Et si quelqu'un demande, on est des trouble-fêtes.
Eğer soran olursa, bütün akşam hep evdeydi.
Si on vous demande, elle était là toute la soirée.
Sana satabileceğin bir şey vereceğim ama soran olursa, onun sana ait olduğunu söyleyeceksin.
Tu auras un objet à vendre. Si on te demande, tu diras que c'est à toi.
Soran olursa hastayım.
Si quelqu'un me demande, je suis malade, compris?
Soru soran olursa hiçbir şey demeyin.
Côté flics, motus.
Soran olursa aklımda tutmamı ve buna değeceğini söylediler.
Ils m'ont dit de pas l'oublier, et qu'ils me revaudraient ça.
Soran olursa aradığımı söylersin.
Dites que je vous ai fouillée.
Bir gün ne için savaştığınızı soran olursa işte cevabı.
Comme ça on sait pourquoi on se bat!
Gino, eğer soran olursa kapıcıya söylediğimizin aynısını söyle.
Si on te questionne, réponds comme au gardien.
Soran olursa "Rab'bin bunlara ihtiyacı var, hemen geri gönderecek" dersiniz.
Si on vous dit quelque chose, dites que le Seigneur en a besoin, mais qu'il les renverra.
Soran olursa evlilik cüzdanını göster Steve.
- Après tout, vous êtes mariés.
Peki ya koluma ne olduğunu soran olursa?
On va me demander ce qui m'arrive.
Soran olursa söyle, bunda hiçbir gelecek yoktur.
Si quelqu'un vous le demande, dites-lui qu'il n'y a pas d'avenir.
- Soran olursa burada yokum.
- Si on me demande, je ne suis pas là.
"Sana soran olursa mutlu bitti dersin"
" mais n'appelle pas ça de l'amour quand c'est à moi que tu parles.
Soran olursa, bir k onferansa giden kanalizasyon işçileriyiz.
Si l'on vous interpelle, vous allez à une conférence d'égoutiers.
Soran olursa, tatildeler diyeceğim.
Si on les réclame, tu diras qu'ils sont en vacances.
Eğer seni soran olursa, ne diyeyim?
Que veux-tu que je dise?
Eğer soran olursa dondurma almaya gittik.
Si on vous le demande, on est allés manger une glace.
Eğer seyahatinizin nedenini soran olursa... dinlenmek ve eğlenmek için gittiğinizi söyleyin.
Si on vous demande le but de votre voyage, répondez : "Le repos et l'amusement".
Soran olursa şehirdeyim.
Je serai en ville.
Soran olursa evde yokum.
Je ne reçois pas d'invités.
Bu şapkanın nereden geldiğini soran olursa Billy The Kid verdiğini, söylersin.
Si on te demande, pour ce chapeau, tu diras que c'est un cadeau du Kid.
Bu yüzden, kanıtı öğle yemeğinde yiyeceğim, bu konu hakkında size soru soran olursa da, hiç mesaj almadık ve kesinlikle bu enfes besili posta güvercinini vurmadık, diyeceksiniz.
Et si on vous pose des questions, nous n'avons reçu aucun message et je n'ai pas tué ce délicieux pigeon dodu à cœur! Mmmmmmm... délicieux!
Soran olursa, yatalak deden için aldığını söylersin. Hadi bakalım.
Si on t "ennuie, dis que c" est pour ton grand-père invalide.
Eğer soran olursa : Douglas Quaid'ı tanımıyoruz.
Si on nous pose des questions, Douglas Quaid, connais pas!
Soran olursa, önce o silah çekti. - Ben daha hızlı davrandım.
Pour les autorités, il a dégainé le premier, mais j'ai tiré avant lui.
Bir soran olursa, Las Vegas'ta, barbutta kazandın.
Si on te demande, tu l'as gagné au craps à Las Vegas.
Soran olursa, parti kontrolden çıktı masanın üstünde dans ediyordunuz ve düştünüz.
Si quelqu'un t'interroge, la fête a dégénéré, tu es tombé de la table.
Soran olursa, onlara fabrikada bağış yaptığınızı söylersiniz.
Et si on vous demande, dites que vous avez déjà donné.
Eğer sana, benim nerede olduğumu soran olursa hiçbir şey bilmediğini söyle.
Mais si on te demande où je suis, ben... tu réponds que tu ne sais pas.
Niye geldiğini soran olursa şöyle diyeceksin...
Si on te demande pourquoi tu es venu, voilà ce que tu diras :
Soran olursa kapıya çarptın, tamam mı?
Tu t'es fait mal en sortant.
Soran olursa, bunu buradan almadın.
Si on vous le demande, vous ne l'avez pas acheté ici.
Ve eğer soran olursa, bu şirkette çalıştığını söylemeyeceksin!
Et ne dites à personne que v ous travaillez pour notre société.
Beni soran olursa kütüphanedeyim ve rahatsız edilmek istemiyorum.
Si quelqu'un me demande, Je serai dans ma bibliothèque, et ne serai pas dérangé.
Soran olursa, Io'daki birliklerden nöbeti devralmaya gidiyoruz.
On est censés être des troupes de relève pour Io.
Soran olursa, bağış paralarına ne olduğu hakkında hiçbir fikrin yok.
Vous ne savez pas où est passé l'argent de l'association.
Soran olursa, köpük banyosu yaptığımı söyle.
Si on me demande, je suis dans mon bain.
Bunun ne demek olduğunu soran olursa şöyle dersiniz :
Mais si on vous demande ce que cela signifie, dites ceci :
Ama soran olursa... onlara gerçeği söylemek zorundayım.
Mais si on me demande, je dirai la vérité.
Onun rehberliği olmadığına göre bir şey soran olursa gerçeklerin gün ışığına çıkmasını beklediğimizi ve hiçbir şeyin gizli kalmayacağını söyleyin.
En l'absence de directives... dites que nous attendons que la vérité triomphe... car cela arrive toujours tôt ou tard.
Soran olursa...
Si jamais on vous pose...
Soran olursa saatler önce gittim ve beni görmedin.
Si on me demande, je suis parti depuis un moment et tu ne m'as pas vu.
Eğer soran olursa, yalan söylerim.
Si on demande, je mentirai.
Soran olursa, onları sadece sorgulama için bekletiyorduk.
Nous leur dirons qu'il s'agit juste d'interrogatoires de routine.
Mesai ücretini soran olursa, Lomax'ın Gold Card'ına yazdır.
Tu mettras les heures sup sur le compte de Lomax.
Soruları soran hangi taraf olursa olsun aptal çocuğu oyna, çok aptal.
Peu importe qui pose les questions, un camp ou l'autre... joue à l'enfant très, très stupide.
Bu disketleri soran veya Bay Jacques'tan bahseden olursa bunlardan hiç haberin yokmuş gibi davran. - Tabii.
Si on te parle de ces floppys ou de M. Jacques, fais comme si tu ne savais rien.