Station tradutor Francês
7,449 parallel translation
Kendilerine Öncü İsyan adı veren terör örgütünün üyeleri Hyadum bölgesinde bir uzay istasyonuna saldırıp yok etti.
C'est un magnifique exemple de leur campagne de terreur, des membres du collectif "Proycon Insurrection" ont attaqué et détruit une station spatiale dans le secteur de Hyadum
Ölü sayısı tam olarak öğrenilemezken, bombalama sırasında istasyonda yaklaşık on bin insan bulunduğu bildiriliyor.
Le nombre exact de morts est encore inconnu, mais il est estimé qu'environ dix milles personnes étaient à bord quand la station a été bombardée.
İstasyona saldırmadık, bombamız yoktu.
Nous n'avons pas attaqué cette station, il n'y avvait pas de bombe.
Arrakis Sadr'ı üs olarak kullanıyordu ve burası da oraya en yakın istasyon. Onun ihtiyaçlarının buradan giderilmesi kuvvetle muhtemel.
Eh bien il utilisait Arrakis Sadr comme base, et étant donné que cette station est la plus proche de cette planète, il est fort probable qu'il s'approvisionne ici.
Ama uzay istasyonundan yirmi dakika uzaklıktayız.
Mais nous sommes à 20 minutes de la station spatiale.
İstasyonun dışına gitti.
Il n'est plus dans la station.
! Ne demek istasyonda değil?
Ça veut dire quoi, il n'est plus sur la station?
Bir uzay istasyonuna yapılan terörist bir saldırıyı araştırıyormuş.
Il recherchait une attaque terroriste de station.
kendilerine Öncü İsyan diyen Şirket karşıtı grubun Hyadum On İki İstasyonu'nu bombalaması konusunda elimize yeni bilgiler geçti.
Nous avons du nouveau sur l'attentat de la station Hyadium 12 par un groupe terroriste se faisant appeler Insurrection Procyon
GY'nin güvenlik kameralarından alınan bu görüntü, istasyonun yok edilmesinin hemen öncesinde bombalama olayının şüphelilerinden birinin görüntüsünü içeriyor.
Les images de sécurité transférés avant la destruction de la station montrent clairement un des individus suspectés d'être responsable de l'attentat.
İstasyon bazlı her türlü sorunda, benim öncelikli görevim yolcuları uyandırıp güvenliklerini sağlamak.
En cas d'urgence sur la station, ma première priorité est de réveiller tous les voyageurs et de les faire sortir sains et saufs.
Altı'yı, neyin peşinde olduğunu anlamak için bu uzay istasyonuna kadar takip etmek için transfer teknolojisini kullandık.
On vient d'utiliser le transfert pour suivre Six sur cette station et trouver où il est passé.
Ve ben de o mekikle istasyondan GY gemisini çalmaya giderken sana güvenmiştim.
Et j'avais confiance en toi quand j'ai amené cette navette à cette station pour voler ce croiseur.
Savaştaydık ve o istasyon, tarafı belli olan bir hedefti.
Et c'était la guerre et cette station, c'était une cible légitime.
Tamir işlerinin bitmesine üç saat kadar var ve birkaçımız istasyona gidip film izlemeyi düşünüyorduk.
On a encore trois heures avant la fin des réparations sur le vaisseau et on pensait aller voir un film sur la station.
İstasyondan geri geldiğini hatırlıyorum.
Je me rappelle de lui revenant de la station.
İstasyon güvenliğiyle konuştum.
J'ai contacté l'autorité de la station spatiale.
Kendine düşen payı al ve bir sonraki istasyonda in.
Prend ce qu'on te doit, descend à la prochaine station,
Uzay istasyonunda birbirimizin hayatını kurtarmış sayılırız, beraberlik diyelim.
Sur la station spatiale on s'est sauvé l'un et l'autre, donc on appellera ça un match nul.
Evet, öyle. Beni en yakın istasyona götürüp güvenle bıraktıktan sonra size odanın kodunu telsizle bildireceğim.
Tu vas me déposer à la station spatiale la plus proche, et quand je serai en sécurité hors du vaisseau
Eğer 4 saat içinde dönmezsek seni otomatik olarak en yakın istasyona götürecek.
Si nous ne sommes pas revenus dans quatre heures, ça t'enverra automatiquement sur la station spatiale la plus proche.
En yakın uzay istasyonundan iki gün uzaklıktayız.
On est à deux jours de la station spatiale la plus proche.
Onu bir sonraki uzay istasyonunda bıraktığımda nasıl bir karşılık alacağımı merak ediyorum.
Je veux juste savoir quel retour de flamme je vais prendre quand on le laissera à la prochaine station spatiale.
Bir, her ne planladıysa istasyona varmadan önce yapacak bu yüzden oraya varana kadar onu kilit altında tutmayı öneriyorum.
Quoique Un ait prévu, il va le faire avant qu'on arrive à la station, et donc je suggère qu'on l'enferme jusqu'à notre arrivée.
Sadece etkisiz hale getirelim. Uzay istasyonuna varıncaya dek onu kilit altında tutalım ki kimseye zarar veremesin.
L'enfermer jusqu'à la station spatiale pour qu'il ne blesse personne.
Uzay istasyonuna varıp her şeyi halledinceye kadar bir önlem olarak.
Juste une précaution jusqu'à ce qu'on arrive à la station et qu'on résolve tout ça.
Son uzay istasyonundan aldığım küçük bir şey o. Son uzay istasyonundan aldığım küçük bir şeyden.
C'est un petit truc ramassé à la dernière station spatiale... d'un petit truc que j'ai ramassé à la dernière station spatiale.
Bak, bunu hatırlıyor musun bilmem ama... Bana Chanel Bayramı için, jelibon dolu en güzel sahte ayağı göndermiştin. Geçen sene, benzinlikteki adamı öldürmemden önce.
Écoute, je ne sais pas si tu t'en rappelle, mais, tu m'as envoyé le plus génial faux pied rempli de jelly beans pour Chanel-o-ween l'année dernière juste avant que je tue ce gars de la station essence.
Bazı kurul üyelerinin seks hayatları hakkında ilginç şeyler öğrendim. Ayrıca Connecticut'ta kayak tesisi kurmayı planladıklarını da öğrendim.
J'ai appris des détails intéressants sur la vie sexuelle de certains membres du conseil d'administration et qu'ils prévoyaient de construire une station de ski.
Bütün tesisin geleceği tehlikeye atılmış olur.
La station entière serait en péril.
Steven'ın eski hukuk firmasından birisi, Owen Downey'nin arazisine..... kayak merkezi yapılmasını isteyen birini temsil ediyor.
Un employé de l'ancien cabinet de Steven représente donc les gens souhaitant construire une station de ski chez Owen Downey.
Kayak tesisi hayata geçirilirse muazzam komisyon ücreti alacak bir avukat.
Un avocat qui, s'il se débrouille bien, va toucher une énorme commission si la station se monte.
Kurbanın aracı evinden 15 km kadar uzakta bir benzin istasyonundan ayrılmış ve 2.
Le véhicule de la victime vient d'être vu quittant une station essence à une quinzaine de Km de son domicile, il va vers l'ouest sur l'autoroute 2.
"the Little Engine That Could" istasyonu terk etmeden uyuyakaldı.
Il s'est endormie avant "Le petit Engin qui aurait pu quiter la station"
Kampın radyo istasyonunun yerini gösterir misin?
Où se trouve la station de radio du camp?
İyi de burada şöyle yazıyor "Odun Kampı'nda modern on vatlı FM radyo yayın tesisi imkânı vardır."
C'est écrit ici : "La colo Firewood dispose d'une station de radio dernier cri."
J.J. baksana, bizim modern yayın tesisimiz var mı?
J.J., on a une station de radio dernier cri?
Bu kampta bir radyo istasyonu varsa burasıdır.
Si dans le passé, on avait une station de radio, c'était là.
İyi haber şu ki, Abby, Remington Askeri Akademisi'nin yanındaki otobüs durağının güvenlik kamerası görüntülerine ulaştı.
Maintenant, le coté positif, Abby a eu les vidéos de surveillance de la station de bus proche de la RMA, et a pu prouver que Wallis était à l'école il y a quelques jours.
Remington Askeri Akademisi'nin yanındaki otobüs durağındaki güvenlik kamerasında senin görüntülerini bulduk.
Nous avons obtenu des images des cameras de surveillance de vous pres dela station de bus qui est a cote du RMA
Hollywood merkesine şikayette bulundum.
Je l'ai signalé à Hollywood Station.
Kamyonetimiz var. Birkaç mil uzaklıkta da yakıt alabileceğimiz bir benzinlik var.
Nous avons un camion, et il y une station service à 3 km qui pourrait avoir du carburant.
Bahse girerimki, çocuklar Buckley'in istasyonu tarafından gelecek.
Je parie que vous venez de la station du chemin de Buckley.
İnsansız X-24G uzay aracı.
La station spatiale X-24G sans humain.
Ülkedeki en büyük pompalama istasyonu orada. Kanalı kapatacak 2 mil uzunlukta bir set var. Ayrıca büyük ilaç ve yiyecek mağazaları bağımsız bir hidroelektrik santrali ve bir sürü gemi var.
C'est la plus grande station de pompage de la planète, avec un mur de 2 miles qui peut sceller la rivière, en plus d'énormes réserves de nourriture, médicaments, une grille hydroélectrique indépendante, beaucoup de bateaux.
Ya da faturalarını ödemedin ve depoya çeyrek litre benzin doldurdun çünkü artan parayla mini pakette sığır pastırması aldın.
Ou tu n'as pas payé ta facture et tu n'as mis qu'un quart du plein dans ta voiture car tu voulais dépenser le reste en bœuf séché à la station.
Benzin istasyonu.
Station essence.
- Broadway Köprüsü'nün altında, Union İstasyonu'nun karşısı. Bölgeyi kapatıyoruz.
Sous le pont de Broadway en face d'Union Station.
Walt, Ruby arıyor. Şehrin doğusundaki Sinclair istasyonuna ne kadar uzaktasın?
Vous êtes prêt de la station Sinclair?
Üç mil yukarıda bir servis istasyonu var.
Il y a une station-service à 5 km.
- Arıtma tesisinde, suyu arıtırlar ve- -
Et dans une station d'épuration, ils purifient l'eau...