Subaylar tradutor Francês
1,166 parallel translation
Bak, subaylar!
Des officiers.
Subayların Cebu'ya geçmelerini izlememize izin verecekler.
Ils nous laisseront assister au départ des officiers pour Cebu.
Deniz Kuvvetleri, oteli subayların eğitimi için kullanıyordu ve ben de oteldeki eğlenceleri düzenliyordum.
L'hôtel servait à l'instruction des officiers. Et j'organisais leurs loisirs.
Sanırım sizin de bildiğiniz bir ordu kuralı vardır. Yükselmek isteyen genç subaylar pek ön plana çıkmamalıdır.
D'après une tradition... que vous devez connaître... un officier de carrière ne doit pas se faire remarquer... surtout jeune.
Subayların görevi subayları korumaktır ama bir noktaya kadar.
Des officiers doivent se soutenir jusqu'à un certain point.
Bir albay olarak Alman savaş kurallarını sabote etmekten ve Alman subaylarına rüşvet vermekten yargılanabilirsin. Ya da 3 Mayıs 1894 Sorrento doğumlu merhum Luigi ve Teresa Camarano'nun oğlu Emanuele Bardone olur ve sahtekârlıktan ve bir subaymış gibi davranmaktan suçlanabilirsin.
Le Tribunal de Guerre allemand en tant que colonel pour sabotage de la loi allemande et corruption de militaires allemands, ou redevenir Emmanuele Bardone, fils de Luigi et de feue Teresa Camarano, né à Sorrento le 3 mai 1894,
Subayları çağırıyorlar.
Un autre appel des officiers.
Onaylı emirler rütbemdeki subayların sorumluluğunda değildir.
Les officiers subalternes n'ont pas à contresigner.
Büyük subayları küçüklerden ayıran şey büyük sorumluluk altına girmeleridir.
C'est en acceptant les responsabilités que les officiers subalternes deviennent officiers supérieurs.
Bütün Britanya askerleri ve subayları içinde geçerli.
Comme tous les officiers et soldats britanniques de ma connaissance.
Bazılarını SS subayları alıkoyardı.
Les gardes S.S. en gardaient certaines.
Subaylarımdan üçünü, adamlarımdan altısını yardım etmeleri için bırakıyorum.
Je vous laisse trois officiers et six hommes pour vous aider à rassembler vos forces.
Hightower, kalan eşyaları emir subaylarının odasına götür, tamam mı?
Portez ces affaires aux quartiers de l'adjudant. Bien.
Commodius ve subayları da dahil 19 bin asker kaybettik.
Nous avons perdu 19000 hommes, dont Commodius et ses officiers.
İsmini okuyacağım subayların birliklerine rapor vermeleri gerekmektedir.
Sont appelés à rejoindre leur unité les officiers suivants :
Her yerde üst rütbeli Nazi subayları vardı.
Les hauts dignitaires du parti nazi étaient tous là.
Kızıl subaylar öfkeli.
Les officiers de l'Armée rouge sont en colčre.
Bütün subaylar piyadelerin muhafızlığında kamaralarındalar.
Que tous les officiers restent dans leur cabine, gardés par des soldats.
Tüm subayları derhal serbest bırakın!
Libérez tous les officiers!
- Subayları bırakın.
Relâchez les officiers.
Bu konu hakkında yazdığım kitap, tüm subayların başucu kitabı olmuştur.
D'ailleurs, j'ai écris là-dessus un petit opuscule que tous les officiers de Saumur avaient sur leur table de chevet.
Albay adamlarımı Avrupalı subayların komutasına verecek, değil mi?
Il veut placer mes hommes sous les ordres d'officiers européens, non?
- Burası Britanya subayları için.
- C'est pour les officiers anglais.
Subayların inisiyatiflerini kullanmaları gerekmez mi?
Les officiers ne doivent-ils pas faire preuve d'initiative?
Subaylarınız nerede?
Où sont vos officiers?
Tüm subaylarımızı kaybettik.
Il n'y a plus d'officiers.
Ve elbette, çeşitli Rus ve Çin Halk cumhuriyeti subayları ve Sovyet ordu mensuplarına.
et bien sûr de dignitaires de l'U.R.S.S., de la République populaire de Chine et de l'armée russe.
Ayrıca ordu istihbarat subayları da bu kartları...
Et aussi par les officiers des services secrets de l'armée...
Bölüm amirleri derhal görev yerlerine! Köprü subayları derhal görev yerlerine!
Les officiers au rapport salle de navigation.
Subaylarım bir haftadan başlamak üzere çeşitli süreler veriyorlar.
Au moins une semaine, disent mes officiers.
Bütün subayları çağırın!
Les officiers au rapport.
Garibaldi, Palermo'ya girmeden kısa süre önce limandaki savaş gemisinden bazı İngiliz subaylar evimin terasına çıkmak için izin istediler insan oradan şehrin etrafındaki bütün tepeleri görebilir.
Un peu avant que Garibaldi n'entrât à Palerme, des officiers anglais des vaisseaux en rade... me demandèrent de pouvoir monter à ma terrasse pour admirer les montagnes autour de la ville
Umarım siz ve subaylarınız hoş bir akşam geçirirsiniz.
J'espère que vous et vos officiers passerez une soirée agréable.
Albay Ramsey, Reich son dört yıldır kaçan savaş tutsağı subayları yakalamak için çok fazla zaman, enerji, işgücü ve ekipman harcamak zorunda kaldı.
Colonel Ramsey, depuis quatre ans, Ie Reich a consacré beaucoup de temps, d'hommes et de matériel à traquer les officiers évadés.
Bütün Amerikalı subaylar böyle terbiyesiz midir?
Les officiers américains sont tous aussi mal élevés?
Yüksek makamlarca size şunu bildirmem emredildi : Subaylarınızdan ellisi kaçarken vuruldu.
une autorité supérieure me charge de vous dire qu'on a tiré sur 50 évadés.
Bundan dolayı her Amerikalı'ya... kontrolümüzden çıkmış olan... uçakları düşürmek için... Sovyet subaylarıyla ortak çalışmayı emrediyorum.
J'ordonne donc aux Américains... de coopérer pleinement... avec les ofrfriciers russes... afin d'abattre nosavions.
Sizi subaylarımla tanıştırabilir miyim?
Puis-je vous présenter mes officiers?
Onbaşı Dennis G. McWherter, 3. maddenin ihlalinden hüküm giydiniz, Subayların kişisel silahlarını alarak kullanmalarını önlediniz,
Le caporal Dennis McWherter, inculpé de violation de l'article 3, qui interdit la possession d'armes personnelles.
Askeri mahkeme, Konseyin kararı ve... Sizi yargılayan subayların suçlamaları ile... - Albay Pardee?
Pendant le procès en cour martiale, l'accusé a bénéficié d'un avocat...
- Dava arkadaşlarım, subaylar.. Kurtuluştan sorumlu subaylar. ... oybirliği ile karar verdiler Suçlu..
Après délibération, ses collègues officiers sont arrivés à un verdict unanime.
İmkansız. Albay Broderick, yüksek kıdemli subaylar toplantısı için sürekli Washington'a gider.
Broderick en a référé... au Haut-Commandement.
Subaylarımla asla politika tartışmam, ama en yüksek liyakati emrederim.
Je ne parle jamais politique... avec mes officiers. Le colonel Broderick...
- Sen kim sanıyorsun? Bay Bromhead hayvan vuruyor subaylar yesin diye.
Le fichu lieutenant Bromhead abat un fauve pour le dîner des fichus officiers...
Bırakın, emirleri subaylar versin.
Alors laissez les officiers donner des ordres.
Subaylar görmese de Zulular görmüştür.
Même si nos brillants officiers ne le comprennent pas.
Bir zamanlar normal yolların inisiyatif kullanmayan subaylar için bir tuzak olduğunu söylemiştiniz.
Vous disiez que la procédure normale était un piège pour officiers en manque d'initiatives.
Özel görev için İngilizce konuşan subaylar aranıyor.
" Cherchons officiers et soldats parlant anglais.
Öteki subaylarım yanlış sorular soruyor olabilir.
Nos questions sont peut-être mauvaises.
Üst düzey subayları olarak, adamlarımın katledilmeyeceklerini garanti etmeden onları kontrol edemem.
En tant qu'officier, je ne peux contrôler mes hommes à moins que vous me garantissiez qu'ils ne seront pas assassinés.
Subayların kilitli dolabı burada ve narkotik ile alkolün anahtarları da burada.
Celles des officiers là. Et là, les narcotiques et la gnole.