Suikastçı tradutor Francês
1,450 parallel translation
Suikastçının yuvalandığı yer tertemizdi.
Le perchoir du tireur était net.
Suikastçı binaya kopyalanmış bir güvenlik kartı vasıtasıyla girmiş.
Le tireur c'est déplacé au sein du bâtiment en utilisant une carte de sécurité piratée.
Suikastçı ile çatışmaya girmişler ve bu çatışmada 14 el ateş edilmiş.
Ils ont engagé le tir Et ont fais feu 14 fois.
Bu da demektir ki suikastçı 2 kez vurulmuş.
Ce qui signifie que le tireur a probablement était touché par deux fois.
Anladığımız kadarıyla suikastçının otoparkta bekleyen bir suç ortağı yokmuş ama yine de iki güvenlikçiyi öldürüp kaçmayı başarmış.
Rien ne laisse croire que le tireur Ai eu des complices dans le parking, Mais il a tuéé deux garde Et organisé sont échappé.
Beyler kanımca şu anda suikastçının ilk görüntüsüne bakıyoruz.
Messieurs, je crois que nous regardons la première image de notre tireur.
Olası suikastçımıza ait kumlu bir video ve bulanık bir fotoğraf, öyle mi?
Quelques vidéos granuleuses, Et une photo floue de ce qui pourrais être notre tireur?
Suikastçımız, güvenlik sistemimizi geçmeyi başardı.
Notre type déjoue notre périmètre de sécurité ;
Yeter ki bana suikastçıyı bul.
Ramenez moi juste le sniper..
Fotoğrafı gördün, suikastçı yabancı bir ırktan değildi.
Vous avez vu la photo. Le tireur n'était pas un étranger.
İki güvenlik görevlisinin otopsi kayıtlarını inceledim şu, Sally Sheridan'ın suikastçısı ile girdikleri çatışmada ölen adamlar.
J'ai suivi l'autopsie des deux gardiens. Les hommes tués Lors de la fusillade avec l'assassin de Sally Sheridan.
İki güvenlik görevlisini, suikastçıyı saf dışı bırakmaları için oraya koydular.
Ils ont mis en place deux gardiens. Avec pour but d'éliminer le tireur.
Çünkü suikastçı kaçar ya da daha kötüsü yakalanırsa, diğerlerini de ele verebilirdi.
Car si le tireur s'échapper, ou pire étais capturé, Il pourrez en impliquer d'autres.
Ama bu fotoğraflar teorimin doğruluğunu kanıtlıyor suikastçı, büyük bir örgütün bir parçası.
Mais ces photos prouvent que ma théorie est correcte. Que le tireur n'est que partie d'un plus grand réseau.
En az onbeş suikastçıyı kapsayan bir örgütün.
Un réseau qui contient au moins 15 conspirateurs.
Suikastçının robot resmini ve dövme bilgisini yayınlamak istiyorum.
Je voudrais faire un portrait robot du tireur. Avec les infos sur le tatou idéalement.
Bu bilgiyi kamuya açıklamak, eğer suikastçıyı ele geçiremezsek bize sadece daha fazla eleştiri getirir.
Révéler cette info au publique Ne fera que rendre les choses plus critiques Si nous ne livrons pas le tueur.
Suikastçı o mu? Değil mi?
Est-il le tueur, oui ou non?
Ben bilmiyorum ama suikastçı biliyor.
Je ne sais pas, mais le tireur le sait.
Ve tabi ki ekonomik suikastçı pozisyonumla ben, her an Jaime'nin başına bir şey gelmesini bekliyordum. Komplo veya suikast, emin değildim, ama bir şekilde indirilecekti.
Et, bien sûr, dans ma position de mercenaire économique, je m'attendais à ce que quelque chose arrive à Jaime, que ce soit un coup d'États ou un assassinat, je n'étais pas sûr, mais il serait écarté
Ekonomik suikastçılar orada başarısız oldu
Les mercenaires économiques y ont échoué.
Karşına bir suikastçı çıktı.
T'as devant toi un assassin.
Cao Cao, suikastçılar konusunda her zaman temkinlidir tıpkı yandaşlarının, onun ölümcül öfkesine karşı temkinli olduğu gibi.
Cao Cao est toujours sur ses gardes face aux assassins, autant que ses disciples se méfient de son mortel tempérament
Ve asistanını eğiten suikastçı bana Ativan vermeye karar verdi.
Après la réunion avec cette connasse, l'espèce d'assassin qui te sert d'assistant m'a filé un Ativan.
Suikastçılardan bahsetmişken...
À propos de conspiration...
Gelmiş geçmiş en iyi suikastçılardan biriydi.
Ton père était l'un des plus grands tueurs de tous les temps.
Suikastçılar Kardeşliği. Kaderin Silahları.
Notre confrérie de tueurs est le bras armé du destin.
Süper suikastçı olmayı öğrenmek iyi olur dedim.
Je croyais que j'étais là pour apprendre à être un super tueur.
Sen kader suikastçısı değilsin.
Tu n'es pas l'exécuteur du destin, Sloan.
Aksi durumda vurun şu iti ve Suikastçılar Kardeşliğini insanlar arasındaki ilahlara ayrılmış yeni zirvelere çıkaralım.
Sinon, tuez ce sale petit bâtard, et nous hisserons notre Confrérie jusqu'à des hauteurs inégalées, réservées jusqu'alors aux seuls dieux de l'Olympe.
Suikastçı mı?
Un tueur?
Eski İsmailli suikastçılarına denirmiş.
Une sous-secte d'anciens assassins ismaïliens. " - Hum.
- Bilemiyorum. Suikastçı olanı da hemen bir tarafa atmazdım.
Le truc des assassins, je n'écarterais pas ça.
Diğer hükümdarlar hepsi fethedilmeden önce, hırslı kıralı öldürmek için suikastçılar gönderdiler.
Les autres souverains recrutèrent des assassins pour tuer Ie roi avant qu " iI ne les soumette tous.
Görevi tamamlanana dek hedefini izlemek üzere eğitilmiş bir suikastçı.
Un assassin formé à poursuivre sa cible jusqu'à ce que sa mission soit accomplie.
- Peki ya suikastçı?
- Et l'assassin?
- Suikastçı mı?
- L'assassin?
Ne suikastçısı?
Quel assassin?
Gerçek bir suikastçı.
C'est une tueuse.
İşte senin küçük görevin 12 ay içerisinde Rock yayınının durmasını ve özel suikastçım olmanı istiyorum.
Voici votre mission. Radio Rock doit cesser d'émettre d'ici 12 mois et je compte faire de vous mon homme de main.
"Bir kurtarıcı adaleti sağlamak için ortaya çıkacak..." ... ve bir suikastçı tarafından vurulacak. "
Le sauveur se lèvera pendant le rassemblement mais il se fera tuer.
Bir kurtarıcı adaleti sağlamak için ortaya çıkacak ve bir suikastçı tarafından vurulacak.
Le sauveur se lèvera pendant le rassemblement mais il se fera tuer.
2015'de Shinjuku'daki bir kilisede bir kurtarıcı adaleti sağlamak için ortaya çıkacak ve bir suikastçı tarafından vurulacak.
En 2015, il y aura un rassemblement à l'église de Shinjuku Le sauveur se lèvera pendant le rassemblement mais il se fera tuer.
"2015'de Shinjuku'daki bir kilisede..." ... bir kurtarıcı adaleti sağlamak için ortaya çıkacak... "... ve bir suikastçı tarafından vurulacak. "
En 2015, à l'église de Shinjuku le sauveur se lèvera pendant le rassemblement mais il se fera tuer.
"... ve bir suikastçı tarafından vurulacak. "
"mais il se fera tuer."
Çok da eğleniyordum yani, ta ki iki suikastçı pantolonlarımı çalıp beni öldürmeye çalışana kadar.
Je m'amusais bien, moi, avant que ces tueuses volent mon pantalon et essaient de me tuer.
Çocukları çalıp suikastçılara dönüştürüyorlar.
Ils enlèvent des enfants et en font des assassins.
Onlar gerçek. Kendini daha iyi hissedeceksen, onlara hortlaklar suikastçılar veya istediğini diyebilirsin ama insanları öldürüyorlar.
On les appelle fantômes, assassins, comme vous voulez, mais ils agissent et tuent des gens.
Görünüşe göre, son bin yıldır hükümetlere ya da 45 kilo altını olan herhangi birine suikastçılar temin ediyorlar.
Apparemment, ils fournissent des assassins aux gouvernements, ou à toute personne possédant 100 livres d'or, et ce, depuis mille ans.
- Suikastçı olarak doğmadı.
- Il n'est pas né meurtrier.
Ozunu Klanı tarafından alınıp suikastçı olarak yetiştirildin ama bir şey oldu ve aralarından ayrılmaya karar verdin.
Vous avez été recueilli par le clan Ozunu, entraîné pour devenir un meurtrier, mais quelque chose est arrivé, et vous avez décidé de ne pas adhérer.