Surface tradutor Francês
4,815 parallel translation
- Doğru. Fakat sistemlerinin uzun vadeli etkileri gezegendeki bütün canlıları üç ay içinde yok edecek seviyede bir radyasyon saçmak olacak.
mais l'effet à long terme de cette force irradiera la surface de la terre de tel manière que cela détruira toute forme de vie organique dans les 3 mois.
Oh, adam, bütün gün benim için kuralları çiğnedi.
Il faut que ce soit le jour où je l'embarque à la surface.
çünkü onun patronu sadist bir ırkçı. bizim gibileri yeryüzünden silmeyi amaçlıyorlar.
- Son chef est un eugéniste fou dont le but est de nous balayer de la surface de la Terre.
Elimde olsa ben de o tetiği çeker hepinizi Dünya üzerinden siler atardım.
J'aurais moi-même pressé la détente, effacé votre putain d'espèce de la surface de la Terre.
"... Dünya üzerinden siler atardım.
... de la surface de la Terre!
O durumdayken gelmesine izin vermemeliydim.
Je n'aurai jamais du la laisser aller à la surface, pas dans l'état dans lequel elle est.
Bu çizgiler üçlü kesişiyor. Burada da olduğu gibi.
Ces lignes se rejoignent par 3 à la surface, tout comme ces lignes se rejoignent par 3.
Diğer parçalarla üçlü kesişiyor. Ve bu hepsi için geçerli. Burada olduğu gibi.
Ces parties se rejoignent par 3, et ainsi de suite sur cette surface-ci, et sur cette surface-là.
Taşı suyun içinden çıkarmaya odaklanmanı istiyorum.
Concentre-toi sur la pierre qui remonte à la surface de l'eau.
Bu büyüyü ilk kez yapıyorum ama Grimoire'a göre parmak izi yavaşça yüzeye yükselecek ve umarım düşmanımızı öğrenebileceğiz.
C'est la première fois que je fais ce sort, mais d'après le Grimoire, l'empreinte remonte lentement à la surface, et espérons que nous sauront qui est notre ennemis.
Görünürde Minik Yıldız antika ve eski şeyler konusunda gittikçe gelişen bir ithalatçı.
À la surface, Little Star est importateur prospère d'antiquités et de vieilles curiosités mondiales.
Dalgıçların su yüzeyine çok hızlı çıktıklarında olduğu gibi.
Comme les plongeurs qui remontent trop vite à la surface.
Garrett'ın sunucularını yüzeysel olarak taramayı bitirmiş ama görünüşe göre haklıymışız.
Elle rase juste la surface des serveurs de Garrett, mais il semble qu'on avait raison.
Angelo suç dolu geçmişine geri dönüyor olabilir miydi?
quelqu'un du passé criminel d'Angelo aurait-il pu refaire surface?
Yer üstünde gitmeyeceksek, yardimci olamam.
Cet endroit me fait peur. Si on n'y va pas par la surface, je ne vous aide pas.
ilk olarak 3.takimla yüzeyde bulusup yedek plana geçmeliyiz.
Il faut rejoindre l'escouade 3, remonter à la surface, puis passer au plan B et se battre contre Annie, le titan féminin!
Mesela trenlerin tarihini düşündüm.
Comme l'histoire du train qui vient de faire surface dans ma tête.
O kadar paranoyaklarmış ki toprağın üstündeki bir zile bağlı ip ile gömülmek isterlermiş. Böylece tüm aile mezarın başında toplaşıp 24 saat boyunca zilin çalmasını ve sevdiklerinin geri dönmesini beklermiş.
Ils étaient si paranoïaque qu'ils auraient demandé à être enterrés avec une corde attachée à une cloche en surface, et la famille aurait attendu autour de la tombe pendant 24 heures espérant entendre la cloche et que leur bien-aimé revienne,
Çünkü onun patronu sadist bir ırkçı. Bizim gibileri yeryüzünden silmeyi amaçlıyorlar.
- Son chef est un eugéniste fou dont le but est de nous balayer de la surface de la Terre.
C-1'in ön yüzünde bir çıkıntı var gibi görünüyor.
On dirait une indentation sur la surface antérieure de la C-1.
Aslında gırtlak boşluğunun önceki hali üzerindeki çentik, ısı çatlamasına dayanıyor.
Je pensais que cette entaille sur la surface antérieure du trou occipital était dû au feu.
Ve anlaşılan o ki o ülkeyi terkettikten sonra, eski düşmanlar ortaya çıktı.
Et la rumeur dit que quand elle a quitté le pays, de vieux ennemis ont refait surface.
Hazır olduğunda ortaya çıkacaktır.
Elle refera surface quand elle sera prête.
Federaller sadece bazılarını aldı.
Les fédéraux ont seulement gratté la surface.
Yara izleri küçük. Yarım daire şeklinde.
Petite surface de frappe, lacérations semi-circulaires.
Bu da Dünya yüzeyindeki en yaygın element.
Ce qui est l'élément le plus répandu sur la surface de la Terre.
Hafif nesneler üstte kalır.
Et les objets plus légers remontent à la surface.
Ve Hannah Montana üç tonluk güllenin üzerinde çıplak oturmaya devam edebilir ki büyük ihtimalle Home Depot'da kazıklanmış çünkü yıkması gereken küçücük oda 2 metrekare ve bir duvarı zaten eksik. Ve Sue meseleyi böyle görüyor.
Hannah Montana peut retourner s'asseoir nue sur son boulet de trois tonnes qu'elle a récupéré chez But puisque la petite surface qu'elle doit détruire ne fait qu'un mètre carré et il y a déjà un mur en moins.
Düşmanları göz ardı etmek en iyisiymiş.
Le bœuf est meilleur quand il mijote sous la surface.
2010 yılında ortadan kaybolmuş. Bir yıl sonra limanlarda iş bulunca New York'ta ortaya çıkmış.
En 2010, il disparait des radars, et il refait surface l'an dernier, à New York où il travaille sur les docks.
Şu anda hareketli yüzeyini görüyoruz.
Voici donc sa surface pulsante.
Yüzeyi dev bir lav okyanusundan ibaretti.
Sa surface n'était qu'un immense océan de lave.
Kuluçka dönemindeki yüzeye kuyruklu yıldızlar çarptıkça yüzeyin ısısı artmaya devam ediyordu.
Les comètes continuaient à s'écraser sur cette surface naissante, augmentant la température à chaque collision.
Bu nedenle de gök cisim yağmuru sona erdi ve yüzey soğuyabildi.
Ainsi, le bombardement astral a diminué, et la surface a pu refroidir.
Su buharı yoğunlaşarak yüzeye yağmur olarak geri döndü.
L'eau évaporée s'est condensée et est retournée à la surface sous forme de pluie.
Bir hidrolojik dolaşım başladı ve takip eden milyonlarca yıl boyunca, buharlaşan su ve yağmur Dünya'nın kayalık yüzeyini erozyona uğrattı.
Un cycle hydrologique a été mis en marche et pendant des millions d'années, l'évaporation et la pluie ont érodé la surface rocheuse de la Terre.
Ay'ın bir atmosferi olmadığı için meteorlar hiç hız kaybetmeden yüzeye çarparak toza dönüşürler.
En raison du manque d'atmosphère, elles s'écrasent sur la surface de la lune sans aucun amortissement et sont pulvérisées au passage.
Her ne kadar Ay'da su olmasa da Ay'ın yüzeyini "karalar" ve "denizler" olarak ayırırız. Bunun sebebi, eski inanışlara göre Ay'ın karanlık bölgelerinde su olduğu fikriydi.
Malgré le manque d'eau, on divise quand même la surface de la ( une en zones de "terre" et de "mer", en raison de la croyance désuète selon laquelle la lune contenait de l'eau.
Bu da, Jüpiter'in üzerine inebileceğimiz bir yüzeyi dahi olmadığı anlamına geliyor.
Cela signifie que Jupiter n'a pas de surface sur laquelle on pourrait atterrir.
Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenlerinin dördü de gaz devidir, bu yüzden, yüzeylerinin olmaması gibi birçok ortak noktaları vardır.
Les planètes externes, Jupiter, Saturne, Uranus, Neptune, sont des géantes gazeuses qui ont beaucoup de similarités, comme l'absence de surface.
Ayrıca, inanılmaz bir yüzey basıncına sahiptir.
La pression à sa surface est aussi extrêmement élevée.
Yüzey devasa volkanlarla süslenmiştir.
La surface est ornée d'immenses volcans.
Saatte 400 km hızla esen rüzgarla yüzeyin büyük kısmı toz örtüsü altında kalır.
Avec des vents allant jusqu'à 400 km / h, une grande partie de la surface est cachée sous un voile poussiéreux.
Milyonlarca yıl önce Mars'ın çok daha yoğun bir atmosfere sahip olduğunu biliyoruz ve muhtemelen yüzeyinde su da vardı.
Mars a probablement eu une atmosphère plus dense il y a des millions d'années, et il y avait sûrement de l'eau liquide à sa surface.
Tıpkı Ay gibi, Merkür'ün de atmosferi yoktur, bu da krater dolu yüzeyinden anlaşılabilir.
Et tout comme la lune, Mercure n'a pas du tout d'atmosphère, ce qui est évident d'après sa surface remplie de cratères.
Boyutları bizim uydumuzun beşte biri kadardır ve parlak yüzeyi donmuş metandan oluşmaktadır.
Elle fait le cinquième de la taille de notre lune, et sa surface brillante est composée de méthane gelé.
Venüs'ün yüzeyinde su yok çünkü ezici atmosferinde sıcaktan buharlaşıveriyor.
Vénus n'a pas d'eau à sa surface, car l'eau s'évapore dans la chaleur de l'atmosphère écrasante.
Gaz devleri Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'e gelince bunların bir yüzeyleri dahi yok.
Et les quatre géantes gazeuses, Jupiter, Saturne, Uranus et Neptune, n'ont même pas de surface.
Ne de olsa, yüzeyindeki en ayırt edici yapılar volkanlar ve dev boyutlardaki lav havuzlarıdır.
Après tout, les structures les plus typiques à sa surface sont les volcans et les gigantesques bassins de lave.
Yüzeyi çok parlaktır ve en pürüzsüz ve en genç uydular arasındadır.
Sa surface est très lumineuse, et elle fait partie des lunes les plus lisses et les plus jeunes.
Daha çok yer bakarız.
On couvrira plus de surface.