Sweater tradutor Francês
44 parallel translation
- Bir tenis süeteri bir gömlek temiz sabahlığım ve bir pijama.
Voici un sweater, une chemise, un peignoir... un pyjama.
Bir kazak yada benzeri ister misiniz, battaniye?
Voulez-vous un sweater? Un châle?
Bu süveter Kontes için.
C'est pour un sweater pour la Comtesse.
Üzerindekileri çıkart.
Enlève ton sweater.
- Harikasın anne.
Tu aimes ce sweater? Tu es superbe!
Bak. 1,70 boylarında, kısa siyah saçlı. Pembe bir kazağı vardı.
1 m65, cheveux bruns, courts, et elle porte un sweater rose.
Geçen sene üzeri kuş desenli bir süveter yolladılar.
L'année dernière j'ai eu droit à un sweater avec un oiseau cousu dessus.
Süveterin canı cehenneme.
Et merde pour le sweater.
- Ben üst kata çıkıyorum. Kazağımı çıkar.
- Je vais monter enlever mon sweater.
Dokun bu süvetere, daha iyisi yok, gerçek İrlanda av köpeği kürkünden...
Touchez ce sweater C'est de l'authentique Setter
Bu hırka sana çok yakışıyor, Mary Sue.
Je t'adore dans ce sweater, Mary Sue.
Kimse kaniş gibi etek ve hırka giyerek mutlu olamaz.
Personne n'est heureux dans une jupe culotte et un sweater.
Şu kazaklı kadının vücuduna bak.
Visez les nibards de la pépée en sweater angora!
- Süeterinizi kim ördü?
- Qui a tricoté votre sweater?
Ama bir dakika, hırkamı giymiyorum ve seni pataklamak üzereyim.
Attends! Je ne porte pas de sweater. Et je vais te botter le cul.
- Sanki birinden kaçıyor gibiler. - Ateş eden kişinin yüzünü gördün mü?
Non mais peut importe qui il est, il avait un sweater avec une capuche.
Paris, "Gore, beni destekleme" kazağınla gelip her şeyi aldın. - Mavi süveterim hâlâ ıslak.
Paris, t'as pris toute la place avec ton t-shirt "Hey, Gore, do not endorse me", et mon sweater bleu est encore trempé.
Ceket, kazak ve bir kot pantolon.
Une veste, un sweater et un jean bleu.
Kazağımı verir misin?
Tu peux me passer mon sweater?
Arabaya gidip bir kazak alacağım. Gelmek ister misin?
Je vais aller chercher un sweater dans la voiture ;
Sen dolabına gidersin nasıl diyeyim, mesela şu topak topak olmuş süveterini seçersin çünkü tüm dünyaya anlatmaya çalıştığın şey kendini çok ciddiye almandır çünkü bütün dünyanın yükü sırtındadır.
iVous allez dans votre placard... et vous choisissez ce vilain sweater bleu par exemple. pour dire au monde que vous vous prenez trop au sérieux pour accorder de l'importance à ce que vous avez sur le dos.
Fakat bilmediğin bir şey var, o süveter sadece mavi değil.
Mais vous ne savez pas que ce sweater n'est pas simplement bleu.
Yine de, bu mavi, milyon dolarları ifade ediyor ve sayısız iş imkânını ancak giymiş olduğun süeteri bu odadaki insanlardan birinin bir yığın ıvır zıvırın içinden seçmiş olmasına rağmen seçimini yapıp kendini bu sektörden soyutluyor olman çok komik doğrusu!
Il n'empêche que ce bleu représente des millions de dollars et des milliers d'emplois et il est comique que vous croyiez avoir fait un choix qui vous exempte des obligations du monde de la mode alors qu'en fait... vous portez un sweater choisi pour vous par ceux qui sont ici dans un tas de trucs.
- Kazak?
- Sweater?
O kazağa ihtiyacım var.
j'ai besoin de ce sweater.
Sana bir gazoz ve kazak getirtirim.
Je vais dire à quelqu'un de vous amener un Pop Light et un sweater.
Siyah renkli keşmir bir kazak giydim. Earnes Swen kotlar ve Pour La Victorie ayakkabılar.
Je portais un sweater vintage en cashmere, un jean Earnest Sewn et des bottes Pour La Victoire.
Bu inanılmaz. Sizler...
Et pour ce sweater?
Sara Kominski. Açık mor eşofman giymiş.
Sara Kominski, sweater mauve.
Uzun kollu üzerine kısa kollu tişört giymiş.
Il a un sweater sous son t-shirt.
Oh, bir sweater.
Ooh, un chandail.
Ter lekelerine bakacak olursak Noel terleticisi olmuş o.
A en croire ces auréoles, tu es celui qui transpire à Noël ( en anglais jeu de mot avec "sweater" pull et "sweat" transpirer )
Hamburgerin gelmesi, o Cosby kazağının yeniden moda olmasından daha uzun sürdüğü için kusura bakmayın.
Désolée de vous faire attendre plus longtemps pour le burger que pour le retour de ce sweater Cosby.
Süveter şarkısını söylerek birbirimizi sakinleştirmeye çalışıyorduk.
On tentait de se calmer en chantant "Sweater song".
- Kazağı nereden aldın?
Tu l'as eu où ce sweater? Quoi?
Kapüşonlu falan da getirmedim.
J'ai même pas pris un sweater à capuche.
Garret'e kapüşonlu kazağımı geri getirmesini sürekli hatırlattığımı biliyorsun, değil mi?
Tu sais que je rappelle à Garrett de me rendre mon sweater?
Bu süveter hiçbir işe yaramaz.
La veste-sweater est littéralement bonne à rien. Tu sais quoi?
Aslında süvetermiş.
Tu sais quoi? C'est un sweater.
Kızlar bundan hoşlanır. Gri renkli süveterimi gördün mü?
Avez-vous vu un sweater gris?
- Tabii.
Evidemment. Hey, t'as apporté mon sweater?
- O uğurlu kazağın mı?
C'est quoi, ton sweater porte-bonheur?
Bu nasıl?
- Avez-vous ce genre de sweater?
Early McLachlan?
♪ against a woolen sweater ♪ Early McLachlan?