Sıra dışı tradutor Francês
3,154 parallel translation
Ayı sıra dışı dünyanın habercisidir.
{ \ pos ( 192,240 ) } " L'ours est un messager spirituel.
Ama yaralarla ilgili sıra dışı bir şey buldum.
Cependant, j'ai trouvé quelque chose de peu commun sur ces blessures.
Verilen süre olan saat dörde yaklaşırken, bütün ulus, bu sıra dışı durumun gerçekleşmesini izlemek için nefeslerini tutup beklemeye başladı.
Le délai approche, la nation entière retient son souffle, en suivant ce dénouement extraordinaire.
Budur! Sıra dışı Ay aramıza katılıyor.
On a la Lune, le Pérou.
Bu tip bir harekat için sıra dışı bir seçim değim mi?
Inhabituel pour une ce genre d'opération, non? Elle le fait pour elle.
Toplantı yeri biraz sıra dışı. Farkındayım.
Le lieu est un peu atypique, je sais.
İşte bu yüzden büyükannem benim için biraz sıra dışı işler yapıyor.
Moi, je laisse Nana me faire des trucs.
Peki ya bu sıra dışı doğal işlemi kullanıp onu kendi amaçlarımız doğrultusunda şekillendirebilseydik nasıl olurdu?
Mais que se passerait-il si nous pouvions exploiter ces processus naturels extraordinaires et les façonner de notre propre fin?
Bu sıra dışı video ECM'i iş başındayken gösteriyor. İyileştirici kök hücreler yara dokusu yerine sağlıklı dokuyu oluşturuyor.
Ce film extraordinaire montre ECM au travail, des cellules souches de recrutement pour construire le tissu sain plutôt que de tissu cicatriciel.
Yörüngeye oturmak sıra dışı bir deneyimdi ve dünyayı böyle ayrıcalıklı bir perspektiften görmek türümüzün başarılarının değerini bilmeme yol açtı.
"En orbite autour de la Terre était une expérience extraordinaire " Et de voir notre planète Dans une telle perspective privilégiée " M'a fait apprécier nos réalisations en tant qu'espèce.
Başlama noktaları, dost memelilerden birinin sıra dışı bir keşfi.
Et leur point de départ C'est une découverte extraordinaire sur un compagnon de mammifère.
Bu sonuçlar sıra dışı görünebilir. Ama babanın genç yaşta sigara içmesiyle obez oğullar arasındaki ilişki diğer tüm sosyal faktörler hesaba katıldığında bile doğruluğunu koruyor.
Ce résultat peut paraître extraordinaire, mais la corrélation entre le début pères fumeurs et fils obèses tenue vrai même quand ils ont pris tous d'autres facteurs sociaux en compte.
Yani yeni bir iş, yeni bebek sıra dışı yeni arkadaşlar...
Donc, un nouveau travail, un nouveau bébé, de nouveaux amis fantastiques.
Ona çekmişsin ama benim ritim duygumu almışsın kızım. Korkarım ki biraz sıra dışı.
Tu lui ressembles peut-être, mais tu vis à mon rythme, légèrement à contretemps.
- Sıra dışı bir durum var mı?
- Bien. - Rien qui sort de l'ordinaire?
Görünüşe göre sıra dışı biri.
Un peu loufoque, à l'évidence.
Uzay Yolu, Yıldız Savaşları. Çekim için sıra dışı yerler lazım.
Star Wars, Star Trek, il faut des décors exotiques.
Sıra dışı bir kimyamız var.
Entre nous, il y a une chimie très inhabituelle.
Sıra dışı bir erişim yetkin var, Marta.
Vous avez une cote de sécurité inhabituelle, Marta.
Sıra dışı hayatta kalma içgüdülerin var Elizabeth.
Remarquable instinct de survie, Elizabeth.
Çok sıra dışı.
C'est très inhabituel.
Teknisyenlerimiz telefonunuz, araba anahtarınız ve diş fırçanızda sıra dışı derecede yoğunlaştıklarını tespit etti.
Nos techniciens ont en trouvé une anormale haute concentration sur votre téléphone, les clés de votre voiture, votre brosse à dent.
- Sıra dışı.
- C'est un scandale!
Sıra dışı bir hızla büyüyor.
Elle grandit à une vitesse sans précédent.
Ben "Paylaşım" derdim. Simon asla sıra dışı yeteneklerini paylaşmaktan utanmadı.
Simon n'a jamais éprouvé de honte à partager les dons extraordinaires...
Pek çoğu gün ışığını sıra dışı yetenekleri olan biri sayesinde görüyor
"Des merveilles découvertes par un homme aux qualités exceptionnelles..." "...
Odaklanılması gereken sözcük grupları sizin hakkında konuşacağınız "sıra dışı" "yapış yapış," "Muhtemelen Sırp."
Les mots que tu inspires aux sondés sont : "étrange", "visqueux", "sûrement serbe"...
Ekip, Gregg ile Jeremy'nin sıra dışı idaresi altında maceralarını çekip bir dizi kısa filmde, hatta bir televizyon programında yayınladı.
Sous la tutelle peu orthodoxe de Gregg et Jeremy, l'équipe a filmé ses aventures sous forme de court-métrages et de série télévisée.
Kolayca ereksiyon olmaya yeteneğine sahip ama bedeninin sıra dışı eğriliği cinsel ilişki için ciddi bir engel olabilir.
S'il peut avoir facilement une érection, la courbure atypique de son corps peut empêcher les rapports sexuels.
İlk başarılı ilişkiden sonra, bu sıra dışı bir şey değil biliyoruz. Ancak bence normalden çok daha hassas.
Ce n'est pas rare après un premier rapport réussi, mais je le pense particulièrement vulnérable.
"Yanı sıra Şamandıra."
"Les Buoys d'à côté."
Sanırım sıra bende.
Huh, je pense que je suis d'accord.
Pekala sıra kimde?
Bon, qui d'autre doit y aller?
Üç sıra kesici dişleri bulunur.
Ils ont trois rangées d'incisives.
Evet, millet. Bugün epey eğelendik. Ama şimdi sıra daha fazla eğlenmeye geldi.
Ok les gars, vous vous êtes bien amusés aujourd'hui, mais maintenant c'est le moment... de s'amuser encore d'avantage!
Barney birçok kişinin annesiyle yatmıştır bugüne kadar tabii de şimdi de sıra annemize mi geldi?
Je veux dire, d'accord, Barney a couché avec tout plein de mères de plein de gens. Mais maintenant il va coucher avec la notre?
Ara sıra alkol sorunu yaşayanlar bizim Kızılderililer sanıyordum.
Je croyais que c'était nos Indiens qui avaient des problèmes d'alcool.
Normal kan testlerinin yanısıra nörolojik bozulmaları da açıklar.
D'où les troubles neuro et l'analyse sanguine normale.
Sıra bizde. Ayrıca, yarına kadar Janet orada bile olmayacak Lucy'nin hacı hip-hop resitali varmış
D'ailleurs, Janet n'arrive pas avant demain, car Lucy a son récital de hip-hop.
Nazikçe yaralarınla ilgileneyim ara sıra da dışarı çıkarız.
Laisse-moi panser tes blessures tendrement, et pelotons-nous.
Sivil çalışan olduğum için sıra da beklemeyiz.
On peut le faire demain. Et vu que je suis fonctionnaire, y aura pas d'attente.
Zanlılara göre adam seçmeyi öğrettiler ya. Ama bugün sıra sendeymiş işte.
Il faut quelqu'un d'approprié, et c'est pas moi.
Sıra bende.
C'est mon tour d'avoir...
Packer Capital'in portföyü bir gün içinde neredeyse sıfıra indiriliyor.
Le portefeuille de Packer a perdu presque toute sa valeur. en l'espace d'une journée.
İşiniz kanuni yöntemlerin dışına çıkmak olunca bu tip şeyler ara sıra kaçınılmaz olur.
Quand ton job implique de travailler en dehors de la loi. parfois, il ne peuvent pas être évité.
Bana sıra geldiği zaman sonraya bırak, eve geldiğimde hallederim.
Alors dès que je suis à la maison, je te jure de rien faire d'autre.
- Şu sıra kovulmamam gerek. - Merak etme.
- Je ne peux pas me permettre d'être viré.
Bu balıkları geleneksel yöntemlerle öldüremezsiniz. Sıra dışı şeyler düşünmek gerekiyor.
On ne tue pas ces gros poissons avec les moyens conventionnels.
Belki bir sıra bina.
Mais c'est peut-être seulement une rangée d'immeubles.
Sağır mısın? Bir zenci olmanın yanı sıra?
T'es sourd en plus d'être nègre?
bu hayatımda neden fazla hedefim olmadığını gösteriyor. Sıra sende.
mais c'est pour ça que j'ai pas d'ambition à toi
dişi 48
dışişleri 20
disiplin 65
dışişleri bakanlığı 32
sıra sende 497
sıra senin 27
sıra bende 178
sıra sizde 90
sıra kimde 40
sıra bizde 39
dışişleri 20
disiplin 65
dışişleri bakanlığı 32
sıra sende 497
sıra senin 27
sıra bende 178
sıra sizde 90
sıra kimde 40
sıra bizde 39