Sırın tradutor Francês
97,364 parallel translation
Yapabileceklerimizin sınırını kesinlikle hastalarımız belirler.
Je m'adapte aux besoins du client.
Birkaç evrak işine hazır mısın?
On se lance dans la paperasse?
- Peki. Onu iyi tanır mısın?
- Vous la connaissez bien?
Bize parti gecesi giydiğin kıyafetleri ayrıntısıyla anlatır mısın?
Pouvez-vous nous décrire ce que vous portiez à la fête?
Eve geldiğinde yaptıklarını anlatır mısın?
Qu'avez-vous fait, une fois rentrée chez vous?
Bütün gece boyunca telsizinin bozuk olduğunu iddia ediyor. Saldırı sırasında nerede olduğuna dair görgü tanığı yok, bunu araştırıyoruz.
Il prétend avoir eu une panne de radio toute la nuit, mais n'a pas d'alibi pour l'heure de l'agression, que nous cherchons à déterminer.
- Neden sordun, bizi tutacak mısın? - Hayır.
Vous voulez nous engager?
Beni rahat bırakıp dandik öğününe odaklanır mısın?
Fichez-moi la paix, mangez votre fichu Scotch egg.
Trish'in saldırı sırasında gördüğü ışığın kaynağını bulmamız gerek.
Et nous devons trouver ce qu'était cette lumière.
"İyi gibi" yi nasıl sınıflandırırdın?
Définissez "Pas mal"?
Son iki kadını da doğrularsak iki yıldır kimseden habersiz ortalıkta kadın avlayan bir seri tecavüzcümüz var.
Si c'est vrai, on a affaire à un violeur en série ayant agressé des femmes depuis deux ans sans qu'on s'en aperçoive.
Bir tanesi özel mülkte, bir tanesi açık alanda, diğeri ise kasabanın sınırında.
Une sur une propriété privée, une en plein champ, une aux abords d'un village.
Hayır hayır şaka yapıyor olmalısın.
Non, c'est une blague.
- Katie benim için görüşme odasına gidip Hardy'yi çağırır mısın?
Katie, faites-moi sortir l'inspecteur, - s'il vous plaît.
Başka bir kadının daha saldırıya uğramış olabileceği doğru mu?
C'est vrai? Que d'autres femmes ont été agressées?
Bir kızla ya da kadınla ya da her kimle olursan ol bir şey yapacağınızda iki tarafın da rızası olduğundan emin olmalısınız.
Quand tu es avec une fille, une femme, ou autre, tu dois demander et être sûr qu'elle est d'accord avec ce que vous faites ensemble.
Yasalara aykırı olmayabilir ama garip olduğu da ortada. Daha yeni tecavüze uğramış bir kadına isimsiz şekilde çiçek yollamak.
Ce n'est pas illégal, mais curieux... d'envoyer une carte non signée à une femme tout juste violée.
Elde var sıfır.
Il n'y a plus rien, là.
Yarısını alır. - Ama kostüm onayı bende.
Je lui donne la moitié, mais je gère les costumes.
Bunu Jimmy Smitts'e vermekten vazgeçtik, Klonların Saldırısı çok kötüydü.
Il était pour Jimmy Smits, mais on a détesté L'Attaque des clones.
İkizler filminin nesi komik, hiç anlamamışımdır.
Donc je n'ai pas aimé le film Jumeaux.
- Burada çalışır mısın?
Tu veux bosser ici?
Seth, biraz kalır mısın?
Seth, je peux vous voir une minute?
Başkan Yardımcısı'nın karısı tarafından öldürüldüğünü yeni duyurdunuz, bence ülke buna hazır değil.
Vous venez d'annoncer que MacLeish a été tué par sa femme, je doute que le pays soit prêt pour ça.
Artırılmış güvenlik planının bir parçası.
Ça fait partie du plan de sécurité renforcé.
Beni en azından eve bırakır mısın?
Vous me raccompagnez au moins?
Kızın kandırılmış resmen. Bu mesele tazminat davasıyla sonuçlanır ve evini elinden alırım.
Ta fille a monté un joli petit coup, mais tout ça se terminera au civil et te coûtera ta baraque.
Yani... Ayyaşın teki olduğunu biliyorduk, ama raylarda uyuya kalır mıydı?
Je veux dire, on sait tous qu'il buvait, mais s'endormir sur les rails?
Çay alır mısın?
- Du thé?
Hayır. Finansmanımızın çoğunu Seven Arts karşılayacak. - Seven Arts'mış.
La majorité de nos financements vient de Seven Arts.
Üzerine teklifler yağacağını düşünmüştü ama en büyük çıkışı en büyük hayal kırıklığına dönüştü.
Et elle croyait qu'elle croulerait sous les propositions, mais son grand retour est devenu sa plus grande déception.
- Tamam - Hazır mısın?
Prête?
İhtilâfın nasıl başladığını anlatır mısınız?
Parlez-moi de l'origine de leur querelle.
Hazır mısın?
Prêt?
Çocuklar hazır mısınız?
Vous êtes prêts?
Sırf kardeşiniz bir avukat olduğu için suçlamalar hafif olmayacaktır.
Je n'épargnerai pas votre frère parce qu'il est avocat.
Artık onlardan korkmadığımı gördüklerinde de kuyruklarını sıkıştırıp def oldular. Sınırın ötesine kaçtılar.
Et en voyant que je n'avais pas peur, ils ont fui, comme les lâches qu'ils sont, et ont quitté le pays.
Bay James McGill, acele yargılama ile zamanaşımı sınırı içinde jüri raporu ve diğer haklarından vazgeçtiğini kabul eden bir sözleşme imzalamış bulunuyor.
M. James McGill a signé un contrat le privant de son droit à un procès rapide et à une présentation de son dossier dans le cadre de la prescription.
Müvekkiliniz, bu anlaşmanın şartlarını ihlal ettiği veya herhangi bir sebeple burada itiraf ettiği gibi bir suç işlediği takdirde ek suçlamalarla birlikte tam olarak yargılanacağının farkında mıdır?
Votre client comprend que s'il enfreint ces conditions ou s'il est arrêté, les crimes qu'il confesse avoir commis feront l'objet de poursuites - auxquelles s'en ajouteront d'autres.
Uğramış olduğunuz hırsızlık ya da saldırının çok üstünde durmayacağım.
Inutile de revenir sur ce qui est arrivé chez vous.
Üzerinde oynanmış evraklar ile müvekkilin benim savunmamdan hayal kırıklığı yaşayıp davayı eski avukatları Bayan Wexler'a bırakmasını sağlamak.
- Je pense qu'il espérait que mon client soit déçu par ma représentation, et qu'il reprenne son ancienne avocate, Mlle Wexler.
Açılır tavandan dışkısını yaptı!
Il a déféqué depuis un toit ouvrant!
Ödemeyi bu karttan alır mısın?
Vous pourriez
Adım adım anlatır mısın?
Expliquez-moi.
Tam burası Texas ile New Mexico sınırı.
Ici se trouve la frontière entre le Texas et le Nouveau-Mexique.
Ama bir miktar tahliyenin ardından tuz domunun batı duvarı kırıldı ve onun açtığı havuz da ne kadar sınırın 100 metre ötesine mi kaydı?
Mais après une extraction, le mur ouest du dôme de sel a cédé et a ouvert une nappe de l'autre côté, - de quelques centaines de mètres?
Hiçbir malzeme sınırı geçmiyor mu?
Aucun équipement ne traverse la frontière?
Neredeyse üç yıldır bir davaya katılmadım, sırada o var.
Je n'ai pas plaidé depuis près de trois ans. C'est la prochaine étape.
Rahibeler de acımasızdı ama annemin bana muamele şeklinin yanında solda sıfır kalır.
Les sœurs étaient dures, mais... ce n'était rien comparé à la façon dont ma mère me traitait.
Hazır mısınız?
Attention.
- Hazır mısın? Tamam, gevşemeyin.
Tu es prête?