Taki tradutor Francês
5,583 parallel translation
Tüm avrolarımı Teksas'taki hücremizde bıraktım sanırım. Bir şeyler yemem gerek.
Je crois que j'ai laissé mes euros dans ma cellule au Texas.
Lanie'i bir anda Central Park'taki gölün ortasına sandalla götürmeye ikna etti.
Il a fait faire à Lanie un tour en barque à Central Park.
San Antonio, Teksas'taki Pete, Morrow and Mitchel'deki en kötü muhasebeciydim herhalde.
J'étais probablement le pire comptable dans l'historique du bureau Peat, Marwick, Mitchell à San Antonio au Texas.
Burbank'taki Leeside Savings.
Leeside Epargne à Burbank.
New York'taki gayrimenkullerinin dışında Atlantik City'de birkaç kumarhanesi var.
En plus de ses propriétés à New York, il possède plusieurs casinos d'Atlantic City.
New York'taki çok az kişi böyle bir şeyin altından kalkabilirdi.
Peu de gens à New York savent faire cela.
Correspondent'taki Brian'a tekrar ulaşmalıyız.
On a renvoyé Brian au correspondant.
Yukarı Bak'taki yaşlı adamla.
Le vieil homme dans Là Haut.
Balerin Kang Mi Na, New York'taki performansını başarıyla tamamladı.
" Ballerine Kim Mi Na, La performance à New York est un grand succès.
New York'taki en şanssız adam olmanı engelleyen tek şey henüz şehri terk etmemiş olmam.
La seule chose qui t'empêche d'être le plus gros loser de New York est le fait que je n'ai pas encore quitté la ville.
Eğer Sacred Oaks'taki üniversiteye gittilerse Onları asla yakalayamam.
Si je retournais je les attraperais jamais.
Robert Ellis, Mount Pleasant'taki çocuk.
Robert Ellis, le gamin de Mount Pleasant.
- Sahi mi? Dougie New York'taki kolejleri araştırıyor.
Doug ira sans doute à New York pour ses études.
1956'da Schenectady, New York'taki Dünya Fuarı.
En 1956, lors de la foire de Schenectady, New York.
Chase, Queens, New York'taki mütevazi bir aileden geliyor.
Chase vient d'un quartier modeste dans le Queens, New York,
Teksas'taki yardımcı yatırımcılarla uğraşmalıyım.
Je dois traiter avec les co-financiers au Texas.
Posterin Teksas'taki dişsiz, meth çeken ve kardeşini siken adamların pazar gecesi eğlenebileceğini anlatması gerekiyor.
Le poster à besoin de faire savoir au édentés du Texas, qui sniffent de la meth, et probablement baisent leurs soeurs, que c'est aussi sympa de sortir le samedi soir.
Sherman Oaks'taki alışveriş merkezinde çalıştığınız zamandan beri müşterinim.
J'ai été votre patient depuis que vous travaillez dans ce putain de centre sur Sherman Oaks.
Hava Los Angeles'taki gibi olsun.
Qu'il fasse le même temps qu'à Los Angeles.
59 yılı şampiyonluk serisinin en değerli oyuncusu. Los Angeles'taki ilk şampiyonaydı.
Joueur le plus utile du championnat en 1959, le premier ici à L.A.
New York'taki en iyi oyuncu sayılır.
C'est le meilleur joueur de New York.
Ascot'taki ev telefonu numarasını yazmıştı.
alors, que dites-vous de ça? Il me donnait son numéro de téléphone chez lui, à Ascot.
Yaratık'taki uzaylıları o tasarladı.
Il a créé les aliens d'Alien.
Sana güvenmeye başlamıştım ve yine güvenimi boşa çıkardın ve RHOC'taki karılar gibi kıvırmaya başladın
Je te fais confiance de nouveau, puis tu agis comme une Beauté désespérée d'Orange County.
Scotland Yard'taki en iyi dedektiftin. Ama şimdi senin için dinlenme zamanı.
Vous étiez le meilleur de Scotland Yard, mais vous devez vous reposer.
Beş sene önce Hollywood'taki en büyük film yazarı olmak istiyordun.
Il y a cinq ans tu es venu me voir, hein? Il y a 5 ans et il m'a dit qu'il voulait écrire de grands films pour Hollywood.
Bayanlar ve baylar, New York'taki PS 247 Okulu'ndaki öğrencilerden Oyuncular'a gelen bir mesaj göstermek istiyorum.
Messieurs dames, je suis fier de présenter un message adressé aux Arcadeurs par les élèves de l'école PS 427... de New York.
Los Angeles'taki tüm trompetçiler oradaydı.
Tous les trompettistes de Los Angeles étaient là.
Öyle ya da böyle, bu benim Vegas'taki son gecem.
De toute façon, c'est ma dernière nuit à Vegas.
Zach ve Sadie 24 kilometre kuzeye doğru götürülüp Waldport'taki suya bırakılıyorlar.
Ensuite, il a emmené Zach et Sadie à 25 km au sud et il les a jetés à l'eau à Waldport, là-bas.
Harwich Port'taki, Clam Shack'in yarısının sahibiyim!
Pas un petit propriétaire de resto à la noix!
Neden Los Angeles'taki herkes yabancı?
Qu'est-ce qui attire tous ces étrangers ici?
Red Hook'taki eski fabrikaları aldılar.
Ils ont racheté une vieille usine.
Hamburg ve Tunus'taki saldırılarımızın başarısından sonra Mexico'daki saldırının iptali ve kıymetli meslektaşımız Marco Sciarra'nın ölümü vazifelerinden birini yarım bıraktı.
Après le succès des attaques de Hambourg et de Tunisie, l'attaque infructueuse à Mexico, et le décès de notre regretté collègue, Marco Sciarra, laisse sa tâche inachevée.
Hepimiz New York'taki hayatın nasıl olduğunu bilmek istiyoruz.
On veut tous savoir comment est la vie à New York.
Anlamadığım şey, Fas'taki özel bir kasada kırmızı bir kutunun neden durması.
Pourquoi une boîte rouge est gardée dans un coffre fort de données au Maroc.
3 Ocak 1985'te, saat sabah iki civarında biri ya da birileri, Day ailesinin üç ferdini Kinnakee, Kansas'taki çiftlik evlerinde öldürdü.
Vers 2 h du matin, le 13 octobre 1985, un ou plusieurs individus ont tué trois membres de la famille Day, dans leur ferme de Kinnakee, au Kansas.
Tüm ülkede Shreveport'taki bir manikürcüden ayrı listelenen bir bu var.
La seule du pays, à part une onglerie à Shreveport.
Bu nedenle de New York'taki galerim için istiyorum.
Oh, oh... C'est pourquoi je le veux pour ma galerie à New York.
"Maria'nın isteği üzerine, Adele Bloch-Bauer'ın portresi New York'taki Neue galerisinde hala sergilenmektedir."
A LA DEMANDE DE MARIA, LE PORTRAIT D'ADELE BLOCH-BAUER... EST EN EXPOSITION PERMANENTE A LA GALERI E NEUE A NEW YORK.
Dallas'taki adam avukatımla çok ılımlı konuşmuş.
L'homme de Dallas a été très conciliant avec mon avocat.
Şimdi bu Teksas'taki adama... patentle ilgili sorun yaşamamak için telif ücreti ödeyeceğiz, öyle mi?
Alors, ce type au Texas, nous devons lui payer des redevances sur le brevet?
New York'taki hayatın ne olacak?
Et ta vie à New York?
Sanki adamın birinin önüne ücretsiz olarak mükemmel Vietnam yemekleri gelmiş de ona yemekleri getiren, Pussy Riot'taki seksi kız gibi görünen kadın bir yandan diğer köşede harpla kelimelere dökülemeyecek kadar güzel ezgileri çalarken kendisi bu yemeklerin tadına bakıyormuş gibi.
Comme ce gars mangeant des plats vietnamiens gratuits qu'il s'est fait livrer par le sosie d'une Pussy Riot. Assise dans un coin, elle joue d'exquises mélodies à la harpe tandis qu'il se régale.
Kısa mesafede çalışıyoruz. Ayrıca Marvin Gardens'taki Atlantic Caddesi bana ait.
Je suis propriétaire de l'avenue Atlantique et des jardins Marvin.
Cuma sabah saat 9'da New York'taki ofisinde bizimle görüşeceğini söyledi.
Mon Dieu! On a rendez-vous avec lui vendredi à 9 h dans son bureau, à New York.
Trafik ve hava durumu böyle, şimdi de son haberler. İsrail başbakanının bu ay genel kurulda konuşacağının duyurulmasının ardından New York'taki Birleşmiş Milletler binasının karşısında toplanan protestocular...
Nous avons été informés que depuis hier, la tension est montée d'un cran, alors que les opposants au Sommet ont déjà commencé à se rassembler ici, à New York, devant le siège des Nations Unies où il vient tout juste d'être annoncé
New York'taki her şeyde sana başarılar.
Bonne chance à New York.
Island Records'taki herkese teşekkür ederim.
Merci à tout le monde chez Island.
Times'taki bir sürü şeye karşı direneceğiz... çünkü onun olduğu gibi kalmasını istiyoruz
On serait pas trop souvent dans le NY Times parce qu'on voudrait rester humbles.
Grateful Dead ve Bruce Springsteen Teksas'taki ilk konserlerinden birini burada vermişti. Willie and Waylon da buraya çıktı.
Mais ils avaient aussi prévu Willie et Waylon.
takım 131
takip et 78
takip et beni 17
takip edin 87
takipteyim 20
takip ediliyorum 17
takıldım 17
takıldı 28
takip ediliyoruz 19
takip et 78
takip et beni 17
takip edin 87
takipteyim 20
takip ediliyorum 17
takıldım 17
takıldı 28
takip ediliyoruz 19