Tanklar tradutor Francês
1,021 parallel translation
Makineliler, kamyonlar, tanklar.
Des canons, des camions, et même des chars.
Bir kaç gün önce, Berlin'den bir telgraf geldi... 5 özel tank parçasının derhal durdurulması isteniyordu. Çünkü Rusya cephesi için yeni model tanklar üretilmeye başlanmış.
Récemment, un télégramme de Berlin a ordonné l'arrêt de la fabrication de 5 pièces pour lancer de nouveaux modèles, destinés au front russe.
Alman Tankları üzerinden geçti.
Encerclé par les tanks allemands.
Kuzey Afrika'da altında o tanklar yerine bir atın olsaydı vurulup eve gönderilmezdin.
Si tu avais eu un cheval au lieu d'un tank quand t'étais en Afrique... tu te serais pas fait tirer dessus et t'aurais pas été rapatrié.
Yüzdürücü tanklar zarar görmemiş.
Les caissons étanches ont l'air intacts.
- Yüzdürücü tanklar sayesinde kalırız.
- Les caissons étanches le feront flotter.
Sence Terrapin Tankları'ndaki dönüş işaretini görmemiş olabilirler mi?
Il aurait manqué le tournant à Terrapin Tanks?
Ama biz Terrapin Tankları'nın olduğu yere gideceğiz.
On va rebrousser chemin vers Terrapin Tanks.
Soldaki tanklar, Berlin'e ilk giren tanklardır.
Ces chars ont été les premiers à entrer dans Berlin.
Tanklar, uçaklar... Duyduğumuz her şey onlara aitti.
Les tanks, les avions, tout ce qu'on peut imaginer.
- Düşman tankları olduğuna emin misiniz?
Vous en êtes sûrs?
Yanan çiftlik evi çevresinde Alman tankları.
Tanks allemands à proximité de ferme en feu.
Tanklar da var.
Et des tanks.
Şurada, su tanklarının arkasında ise gemiyi istenen yüksekliğe getirmek için kullanılacak olan jiroskoplar var.
Ici des reservoirs d'eau qui pourront être utilisé pour... orienter la fusée vers une altitude programmée.
Yakıt tanklarına da neyin doldurulduğunu gördüm dersiniz?
Et qu'est-ce qu'elle utilise comme combustible? ...
Gereksiz bütün ağırlıkları atmalısınız. Ön tankların hepsi boşalmış halde.
Pouvez-vous détacher les réservoirs vides?
Geri kalan her gün için günde yarım litre suyla idare edebilirsiniz. Geri kalan içme suyunuzu reaktör soğutma tanklarınıza aktarın.
Vous garderez 1 / 2 litre d'eau chacun par jour et verserez le reste d'eau dans les réservoirs.
Şu tankların arkasına geçin.
Suivez les chars.
Tanklar, top ve makinalı tüfek birlikleri onları desteklemekte.
Elles sont équipées de tanks, d'artillerie et de mitrailleuses.
"Dünya'ya ulaşabilecek bir uzay gemisi inşa edebilir, tanklarımız ve silahlarımız bir robot tarafından yok edilebilir." "İstediğinde, başka hangi dehşetleri etrafa saçabilir?"
S'il a pu construire un vaisseau pour venir sur Terre et un robot capable de détruire nos armes et nos tanks, quelles autres menaces peut-il créer?
İlkel tanklarınız ve uçaklarınızla kendi kendinize savaşmanıza kayıtsız kaldık.
Tant que vous vous contentiez de vous battre avec des tanks et des avions primitifs, nous n'étions pas concernés.
- Evet. O zaman ona bir sürpriz yapalım. Tankları gönderelim ve piyadelerini ezelim.
Envoyons d'abord les chars et perçons un trou dans leur infanterie.
Eğer işe yararsa kendisine neyin vurduğunu anlamadan tanklarının üstünde olacağız.
Si ça marche, on aura le dessus, et notre infanterie finira le travail.
Bu konuşmaların yapıldığı anda, telafisi imkansız bir şekilde kaybettikleri... plajlardan müttefik tankları ve askerleri Fransa içlerine doğru yayılmış... ve Ren ırmağına doğru koşularını başlatmışlardı...
Pendant ce temps, avec leurs têtes de pont irrémédiablement conquises, les chars et troupes alliés se déployaient dans toute la France en direction du Rhin.
- Tanklar boşalmış olabilir mi?
- La cuve est vide?
İngilizler kaçıyor, efendim. Tankları ileri sürün.
- Les Britanniques battent en retraite.
Tanklarını gönderir, bir koridor açar... ve sonra piyadelerle yayılıp iç savunmamıza ciddi zarar verebilir.
Il déploie ses chars, remonte ce couloir, disperse son infanterie sur toute cette zone et dévaste nos positions.
Rommel'in tanklarının buraya kadar direnişle karşılaşmadan gelmesini öneriyorum.
Je propose que nous laissions les chars de Rommel entrer par ici, sans intervenir.
Siz piyade komutanları çevredeki tüm Alman piyadeleri için hazırlık yapacak ve onları durduracaksınız. Tanklar piyade desteği olmaksızın ilerlemeye devam edecek.
Vous, les commandants d'infanterie, arrêterez les fantassins allemands ici et laisserez les chars remonter cette avenue, seuls.
Rommel'in tankları bu kapana mümkün olduğu kadar derin girene dek bekleyip ateş etmeyeceğiz. Böylece onları yoketmemiz daha kolaylaşacak.
Plus on attend pour tirer, plus les chars de Rommel avanceront dans ce cul-de-sac et plus il sera facile de les détruire.
Eğer bu tanklar iç savunma hattımıza girerse tahliyeyi bile başaramayız.
Si les chars pénètrent nos défenses intérieures, c'est fini.
Tanklar fırtınayla saldıracak.
- Merci. Ça suffit. - Les panzers avanceront dans la tempête.
Tanklar 1000 yarda önümüzde... 65 derece yönünden ön hatlarımız boyunca ilerliyor.
Les chars avancent vers nous à 65 ° et environ 900 m de distance.
Tankların yayılmaya başladığı anı bilmek istiyorum.
Informez-moi de la progression des chars.
Orta boy tanklar C bataryasını geçiyor. İtalyan silahlarının menzilindeler.
Ils approchent de la batterie C et de l'artillerie italienne.
Tanklarımız ve birliklerimiz onları çöle doğru kovalıyor.
- Merci. - Les munitions arrivent?
Tanklar önlerini kesmiş ancak dün gece yarıp geçmeyi başarmışlar.
Ils ont rencontré un barrage routier.
İkinci bir Alman bölüğünün, Malmedy'nin batısından 14 kilometre uzakta tankların Bastogne'ye giden yol kesiminde olduğu bildirildi.
Une seconde percée allemande est signalée à l'ouest de Malmédy, où des colonnes de chars bloquent le passage à Bastogne.
Silahlar, tanklar, bombalar, onlara karsı hepsi oyuncak!
Nos armes ne sont que des jouets face à eux!
- Yakıt tanklarına basınç yapamam.
- Et noyer les réservoirs?
Kale üzerime doğru yıkılırken... kendimi su tanklarının hendeğine attım.
Je me cachais dans un fossé sous des plantes d'eau. Quand la tour en feu est tombée, je me suis cru perdu.
Tankları da var. Bizi bu evle birlikte havaya uçuracaklar.
S'ils ont des tanks, ils vont nous laminer.
Pekala, iyi dinle. Burada tanklar var.
Ecoute ça : il y a des tanks, ici.
Tanklar siz geri çekilirken, hareke halinde miydiler?
Les tanks étaient en mouvement quand vous êtes partis?
- Onları vuruyordu, Clyde ama lanet olası tanklar hesapta yoktu.
- J'ai repéré des tanks.
- Teğmen, büyük Alman tanklarından biri, o büyük tanklardan!
- un tank de Boche! - Oû?
- Tanklar!
- Des tanks.
Ama telefon hatları Amerikan tankları dahil destek kuvvetlerinin gelmesi Kahire'deki askeri çevrelerce savaşın günler, hatta saatler içerisinde lehimize döneceği yorumlarının yapılmasına neden oldu.
L'arrivée de renforts massifs, parmi lesquels on compte des chars américains, est considérée comme un élément décisif pouvant faire tourner le vent en notre faveur en quelques jours, voire en quelques heures.
Tanklar, vesaire, her şey var.
Les chars et tout!
Tanklar dolu, pilot ayık.
Les réservoirs sont pleins et le pilote ne l'est pas pour changer
Tanklar!
- Les chars!