Tanımıyorum tradutor Francês
8,734 parallel translation
Henüz onu o kadar tanımıyorum.
Je ne le connais pas bien.
Hayır, değil ve seni tanımıyorum ve öğrenmek de umurumda değil.
Non c'est pas ça. Je ne sais pas qui tu es et je me fiche de savoir.
Sıkıntı yok, tanımıyorum.
C'est bon. Je connais ce gars.
Onun arkadaşlarını tanımıyorum.
Je ne connais pas ses amis.
- Hiç Samoalı kız tanımıyorum ki.
- Je ne connais pas de Samoanes.
Sadece Jersey'e bir kuponum var ve orada kimseyi tanımıyorum.
J'avais un billet pour le New Jersey et je n'y connais personne.
Ben, hepinizi tanımıyorum ama "Yaşasın'ın" geldiğini hissediyorum. - Lütfen yapma.
Je sais pas pour vous autres, mais le moment est venu de pousser des hourras.
Ben onu tanımıyorum.
Je la connais pas.
O kadını tanımıyorum.
Je ne connais pas cette femme.
Tanımıyorum.
Meuf, c'est une morue blanche.
Fahişeyi tanımıyorum amına koyayım ama beyaz bir fahişeymiş.
Je sais pas qui est cette grosse salope. Mais c'est une salope blanche.
Hayır, onu tanımıyorum bile!
- C'est vrai? Non, je ne la connais pas.
Kadını tanımıyorum.
Je ne la connais pas.
Adamları tanımıyorum bile.
Je connaissais à peine cet homme.
Neyin beni ilgilendirdiğini, neyin ilgilendirmediğini dikte eden otoriteni tanımıyorum.
Je ne reconnais pas votre autorité pour décider ce qui me concerne ou non.
Fakir, suçla dolup taşmış bir mahallede dul bir anne tarafından büyütüldüm, babamı tanımıyorum vesaire vesaire.
"Je viens d'un quartier pauvre, rongé par le crime, " ma mère m'a élevé seule, je ne connais pas mon père... " C'est un cliché.
Sizi tanımıyorum Bay Bailey ama çok kaba davranıyorsunuz.
Je ne vous connais pas, M. Bailey, mais vous êtes très impoli.
Bu adamları tanımıyorum.
Je ne connais pas ces hommes!
Gerçekten, seni tanımıyorum evlat.
Honnêtement, je... Je ne te connais pas.
Tanımıyorum ben seni.
Je ne te connais pas...
Adamı gerçekte pek tanımıyorum.
Je connais à peine l'homme, vraiment.
Onu tanımıyorum.
Je ne le connais pas.
- Bak, seni tanımıyorum ama onu tanıyorum.
Je ne te connais pas, mais je la connais elle.
O adamı tanımıyorum ama tahminimce 6 yaşında bir kızı yoktur.
Je ne sais pas qui c'est, mais je doute qu'il ait une fille de six ans.
Ama bir diğer yandan, seni tanımıyorum.
D'un autre côté, je ne te connais pas.
Sizi tanımıyorum ama sanırım bu taşların nereden geldiğini biliyorum.
Je ne suis qu'un inconnu, mais je pense savoir d'où viennent ces diamants.
Ben tanımıyorum.
Je te connais pas.
Yani sizi tanımıyorum bile.
Enfin, je te connais à peine.
Jeff, onu tanımıyorum, müziğini bilmiyorum ama bana göre olmadığına oldukça eminim.
Jeff, je ne connais ni elle, ni sa musique, mais je suis presque sûr que ce n'est pas ma tasse de whisky.
Sizi pek tanımıyorum ama ama bu partinin bir parçası olmaya hazırım.
Je ne sais pas pour vous, mais je suis enfin prêt pour être de la fête.
Gus ile iki yıl nişanlı kalmadık diye onu tanımıyorum sanma. Göbek adı ne?
Tu sais c'est pas parce que Gus et moi n'avons pas eu de fiançailles de deux ans que ça veut dire que je ne le connais pas.
Ben de bunu istemediğimi söyleyemem ve belki de söylerim ama seni hiçbir yerden tanımıyorum.
Et je ne peux pas dire que je ne veux pas, et peut-être que je veux, mais je ne te connais pas du tout.
Tanımıyorum.
Je ne le connais pas.
İma etmek için Backstrom'u hiç tanımıyorum, ama o bir görgü tanığının adli tıpı her zaman gölgede bırakacağını bilir.
Je n'ai jamais vu Backstrom y faire allusion, mais il sait que le récit d'un témoin bat le labo à chaque fois.
Bu insanlardan bazılarını tanımıyorum.
Je ne pense pas connaître certaines de ses personnes.
- Onu tanımıyorum, ona güvenmiyorum.
- Je le connais pas, j'ai pas confiance.
Seni tanımıyorum. Sana güvenmiyorum.
Je ne te connais pas, je n'ai pas confiance.
Khlyen diye birini tanımıyorum.
Je ne connais aucun Khlyen!
- Onu tanımıyorum bile!
- Quarante.
Tanıştığımızdan beri aynı kitapçıda çalışıyorum ama götümü sallamazsam daha fazla devam edemeyeceğim.
- Moi? Je travaille à la librairie où tu m'as rencontrée, mais plus pour longtemps si je ne me bouge pas le cul.
- Sanırım onu tanıyorum.
- Je le connais.
Sizinle hemfikir olmadığım anlamına gelmez ama Jamie'yi tanıyorum Peder.
Je ne veux pas être en désaccord avec vous, mon Frère, mais je connais Jamie.
Tanıştığımızı sanmıyorum.
Je ne pense pas vous connaître.
Ben sizi tanımıyorum.
Je ne vous connais pas.
Kendimi kötü hissettim, kimseyi tanımıyorum.
Je suis mal à l'aise... Je ne connais personne.
Brockton'da tanıştığımız vakit benden etkilendiğine inanıyorum.
Je pense qu'il avait des vues sur moi quand je l'ai rencontré à Brockton.
Seni hayatın boyunca tanıyorum George Tucker. Ve ne zaman istediğini almak için bir kadına oynadığını anlarım.
Je te connais depuis toujours, George Tucker, et je sais quand tu essayes de travailler une femme pour avoir ce que tu veux.
dolandırıcıları tanırım ve seni de tanıyorum, ve polise olabildiğince az şey anlattığını biliyorum.
Je connais les escrocs et je te connais, et je sais que tu as donné le moins d'infos possible à la police.
- Tanımıyorum.
- Je sais pas.
Seninle ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum da Dillard's kataloğunda görünen mükemmel iş kadınları gibiydin. - Büyük yargılayıcı gözlerle.
La première fois que je t'ai vue, on aurait dit une femme d'affaire sortie d'un catalogue avec un regard qui juge.
Sanırım ben birini tanıyorum.
Je pourrais connaître un gentleman.