Tavşanlar tradutor Francês
751 parallel translation
- Üzerlerine yaylım ateşi açtık tavşanlar gibi kaçıştılar. - Ne oldu?
- Après votre départ.
Geri kalanımız korkak tavşanlar gibi kaçıyordu. O soğukkanlılıkla dikilip, bombaları fırlattı. Demek kahraman sizsiniz.
M. Denham, seul, a osé l'approcher pour lancer les bombes.
Çayırlardaki küçük tavşanlar, kulaklarını dikip bizim geçişimizi izlerler.
Mais dans les champs, les petits lapins, c'est vrai, on les voit avec leurs petites oreilles, qui pointent dans les friches. Ils nous regardent passer, ils n'ont pas peur! Ils savent très bien, qu'ont ne leur fera pas de mal!
- Ne ki bunlar? - Tavşanlar!
Qu'est-ce que c'est?
- Tavşanlarını unutmuş, evrakları unutmuş.
- Il oublie ses papiers, ses lapins...
- Tavşanları unutmak kolaydır, ne var bunda?
- C'est facile, d'oublier des lapins.
- Bay Réaux tavşanları avlıyor.
C'est chez M. des Réaux. Ils font de la destruction de lapins.
Tavşanları yok etmek için mi?
Destruction de lapins?
O'na ruhsatımı ve tavşanlarımı göstereceğim ve...
" Dans mon panier? Dix lapins de garenne,
Rüzgar kapı ya da pencereleri çarpsa... ayaklarımız titrer, korkak tavşanlar gibi saklanırız.
On se couche par terre au hurlement d'un loup. Quand le vent fait claquer une porte ou un volet... on tremble comme des feuilles et on se cache comme des lapins craintifs.
Kırsalda yaşıyoruz. Tavşanlar, geyikler, birkaç kaybolmuş yürüyüşçü.
On tue des lapins, parfois un randonneur ou deux...
Yarın karşı saldırıya geçeceğiz. Tavşanlar gibi Mısır'a kadar, yok cehenneme kadar tabanları yağlayacaklar.
On va contre-attaquer et ils vont détaler jusqu'en Egypte, jusqu'en enfer.
Keşke tavşanların kadar benim de üzerime titresen!
J'aimerais être à la place d'un de vos lapins!
Üzerlerine titriyorum çünkü tavşanlar erkekler gibi kötü niyetli değiller!
Pour ça, je les soigne bien! Ils ne sont pas coquins..
Hareketsiz mi? Korkak tavşanlar gibi mi?
Comme des lapins effrayes?
Eczaneler, manifaturacılar, ayakkabıcılar tavşanlar gibi türeyen şu korkunç ve küçük mağaza zincirleri.
Supermarchés, boutiques... Que de chaînes poussant comme des champignons.
Neden hep mutsuz tavşanlar gibi görünürler?
Pourquoi ont-ils toujours l'air malheureux?
Sadece tavşanları vuran bir adam için bu silah çok fazla.
C'est un trop bon fusil pour tuer des lapins.
Kediler ve tavşanlar
Dans mon monde... Les petits chats
Fareler, tavşanlar, kobaylar.
Souris, lapins, cochons d'Inde...
Kadın olmasa korkmuş tavşanlar gibi kaçmazdık.
Sans elle, on ne s'enfuirait pas comme du gibier.
Günümüzde, alçaklar tavşanlar gibi yavruladılar.
De nos jours, on a affaire à des drôles de types.
Tavada kızartılmayı bekleyen tavşanlarımız var buralarda.
Il y a des lapins dodus qui attendent la casserole.
Ölü tavşanlar yemek yemez.
Les lapins morts ne mangent pas.
Tavşanlar nasıl doğar?
Dites, comment les lapins viennent-ils au monde?
Mesleki tavsiyemi dinle ve tavşanlar ve eniklerden ayrılma.
Un bon conseil de médecin : Tenez-vous-en aux lapins blancs.
Orası tüm Federallerin sıraya girdiği yer değil miydi ve üzerlerine saldıran bir gri üniformalıyı ilk gördükleri yer.. tavşanlar gibi kaçışmadılar mı?
N'est-ce pas là où les fédéraux attendaient en ligne et là où, quand le premier sudiste est arrivé à la charge ils ont détalé comme des lapins?
Bay Ackerman Washington'da şapkadan hangi tavşanları çıkarabileceğini bilemez..
- M. Ackerman dit que tu l'es. Il ne sait pas quelles ficelles on peut tirer à Washington.
Bizim oralarda tavşanlar var, bundan daha büyükler.
Chez nous, il y a des lapins qui sont plus gros que ça.
Tavşanlar gibi.
C'est du lapinisme.
Kovboylar kalan gerçek erkeklerdir ve yabani tavşanlar kadar güvenilirdirler.
Les cow-boys sont les derniers hommes, et ils sont aussi fiables que des évadés.
Evet. Tavşanlar da ayrıca bundan çok memnun kaldılar.
Et les lapins en sont aussi ravis.
Tavşanlar, fareler, maymunlar üzerinde. İnsanlar değil.
Tu peux les faire sur des lapins, ou des singes mais pas sur des hommes.
Elini vicdanına koyup bana, küçük bir değişikliğin Arapahoların tek bir bufalosuna bile mal olabileceğini söyleyebilir misin? - Ya da bir tavşanlarına...
Vous n'allez pas me dire que ce petit changement de tracé va tuer un bison ou même un lièvre?
Sonraki sene son yağmur Şubatta yağdı. Haziranda ise tavşanlar bile Mesa'den kaçmak için can atıyordu.
Mais l'année suivante, la dernière pluie est tombée en février, et en juin, même les lièvres ont eu le bon sens de partir.
O yüzden, her zaman yalnızmış, karabatakların, martıların ve vahşi tavşanların arasında.
Alors elle était toujours seule parmi les cormorans, les mouettes... et les lapins de garenne.
- Çukur kazın.Tilkiler ve tavşanlar gibi.
Creuse un terrier comme font le renard et les lapins.
Tavşanlar ateş açmaz.
Y a pas de lapins ici.
Ama tavşanları keşke sihirli şapkya geri sokmasaydın, hepsi bu.
J'aurais préféré que tu n'aies pas recours à la magie, c'est tout.
Benim pamuk kuyruklu tavşanlarım. Gelin buraya.
Mes petits lapins, venez par ici.
Tavşanlar mı yoksa erkek arkadaşın seni başından mı attı?
Des propriétaires de champs de coton? Votre petit ami?
Sana bin kere söyledim ; tavşanları ben beslerim.
Je te l'ai déjà dit, c'est à moi de donner à manger aux lapins!
Tavşanları burada tutmak benim fikrimdi.
C'est moi qui ai eu l'idée.
Kendi tavşanlarını bile beslemeyi unutuyorsun.
Tu as déjà 4 lapins que tu oublies de nourrir.
Hayır, bence arkadaşının tavşanları var.
Non, son ami a des lapins.
Tavşanlar diyarının kralı,
Roi de cette terre de lapins
Tesekkürler, baylar, bu kadar isbirlikçi tavsanlar oldugunuz için.
Merci, messieurs. Vous avez été des lapins très coopératifs.
Tavşanların yanındaki kafeste.
à côté des lapins.
Sihirbazın şapkasında kalmış tavşanlar gibiyiz.
- Tels des lapins dans un chapeau.
Tilkiler tavşanları neden sever, bilir misin?
Pourquoi le renard aime-t-il le lapin?
Ve ada tavşanları.
Il y a des lapins...