Technicolor tradutor Francês
52 parallel translation
Bu parlak bir kırmızı elbise ama Technicolor çok pahalı.
Cette robe est rouge, mais le technicolor coûte cher!
İnsan yukarda renk için ölüyor.
La vie en Technicolor nous manque là-haut.
- Umarım filmi renkli çekerler.
- Il faudrait du Technicolor.
Ama son çağıltıları duyacak bir mikrofon var, yutulan dilin fotoğrafını çekecek Technicolor var.
Le micro enregistre ses derniers gargouillis et le technicolor filme sa langue enflée.
Teleskopik objektif, hem de renklisinden.
Le tout, en technicolor.
Hem de rengarenk bir biçimde!
Et en technicolor!
Parlak fikirlerinizi yansıtabilirsiniz.
Prenez des vues panoramiques de la vie, en Technicolor, si vous êtes modernes.
Bu muhteşem filmin tadı ancak büyük ekranda çıkar. Technicolor. "Deniz Piyadelerine Söyle", o muhteşem surat hovardaları çok seviyoruz.
Seul le grand écran pouvait rendre justice à ce film en Technicolor. "Les marines se battent", ces hommes adorables que nous aimons plus que jamais.
Bordo Fransız arka ışıklar, pırıl pırıl aynalar
Clignotants technicolor Enjoliveurs or
Güneşin çıkmasına izin ver, seni büyük kötü G.H. Joe.
Fais-nous un sourire, mon gros para en technicolor!
... standart ekran boyutundan sinemaskoba, 35 mm'den 70 mm'ye geçiş yaptı. Amerikan endüstrisi, teknolojik gelişmeleri kucaklamaktan hiç çekinmedi anlayacağınız.
Les films sont passés du muet au parlant, du noir et blanc au Technicolor, de l'écran standard au CinemaScope et du 35 mm au 70 mm.
Ancak görkemli set tasarımları hikâyeyi arka plana itiyordu.
Ici, DeMille utilise même un des premiers procédés Technicolor bi-chrome.
Eski çift bantlı teknikolor yöntemini sessiz "The Ten Commandments" filminde DeMille kullandığında,.. ... mavi renk ortaya çıkartılamıyordu.
Dans le vieux Technicolor bichrome, utilisé par DeMille dans les Dix Commandements muet, on ne pouvait pas reproduire la couleur bleue.
Özendirici gerçekçiliğinin yanında, teknikolor paleti işi daha da ileri götürüp melodrama ihtişam katmıştır.
Plutôt que d'encourager le réalisme, la palette du Technicolor va au-delà et ajoute de la flamboyance au mélodrame.
Evet techni-color gökkuşağı.
Ouais, l'arc-en-ciel en technicolor.
Gözleyici, the Technicolor Dreamcoat.
La Redingote Technicolor!
Joseph ve the Amazing Technicolor Dreamcoat.
Je tourne avec la troupe de Josephine.
Kesinlikle efendim.
En Technicolor.
Yani bir arabanın arka koltuğunda bir saat geçiriyorlar ve bir anda, rengarenk oluyorlar.
Je veux dire, elles passent juste une heure à l'arrière d'une voiture... et soudain, elles sont en Technicolor?
Garip, şaşırtıcı, deli bir yaşam. Ve ölüm... Teknik olarak.
Une vie étrange, étonnante, dingue... et la mort en Technicolor.
Kafamın içindeki ses sistemini onlar çalıştırdılar, hatırladın mı?
J'ai déjà eu la version en technicolor dans ma tête, tu te rappelles?
Doktor... ne doktoru? Cilt, siğil, hayvan?
Le rendu, la queue de renard en technicolor.
Adın büyük W ile yazılmalıymış. Şu en kötü bildik tiplerin biraz renkli bir örneğisin ha bire bebekler peydahlayan bir zenci.
Vous êtes le mal, avec un M majuscule, un exemple en Technicolor des pires stéréotypes.
Aynı şeyler, farklı araçlar.
Le même, en technicolor.
Renklendirilmiş büyükanne.
Une grand-mére en Technicolor.
Renkli filmler, Everest tırmanışı, karneyle yiyecek verilmesinin kalkışı.
Le Technicolor, l'ascension de l'Everest, aucun rationnement.
Sonra Jack, gerisini Technicolor'ın getirmesini istedi.
Jack a alors voulu que Technicolor prenne la suite du projet.
Onları alıp geldi ve göz attılar. " Bunu nasıl yapıyorsunuz?
Il a donc fait venir les responsables de Technicolor afin qu'ils voient mon travail.
Herşey Technicolor'da renklendi. ( Çizgi filmlerin renklendirildiği şirket )
Tout a éclaté en Technicolor.
Kusuyor.
Et le tout en Technicolor.
Bu yaşamak gibi sizin Technicolor hayat.
C'est comme de vivre votre vie en Technicolor.
İncil'deki Yusuf gibi. Hani kardeşleri ona rüya kaftanı için kızmıştı. Evet.
Vous savez, Joseph, dans la Bible, quand ses frères se sont fâchés à cause de son manteau technicolor?
"Bir Salı öğlen vakti giydiğim şu rengârenk sürtük elbisesine de bakın" der gibi.
Parce que tu portais ce ridicule costume technicolor de salope un Mardi après-midi.
Kara Prens ile Teknolojik Palyaço gibi.
Le Prince Noir et le clown Technicolor.
En abartılı şekillerde.
- Oui. En Technicolor radieux.
"Joseph Amazing Technicolor Dreamcoat" programı.
Euh... Un programme de "Joseph and the Amazing Technicolor Dreamcoat".
Renkli bir şekilde.
en technicolor.
Parlak renkleri, bütün dünyanın görmesi için mi?
Et en Technicolor, pour que tout le monde le voie.
Marilyn'nın kendini yarattığı dinamik, renkli bir fantezi ve yeni senaryomuza çok uyacak.
C'est un fantasme technicolor dynamique sur la façon dont s'est créée Marilyn, et cela va s'insérer parfaitement, dans notre livre.
Şanslıyım ki, beş yaşımda, Funny Girl'ün ilk renkli gösterimini gördüğümden beri kendimi bu seçmelere hazırlıyordum.
Heureusement, je m'étais préparée pour cette audition depuis mes cinq ans, la première fois que j'ai vu Funny Girl dans toute sa gloire Technicolor.
Tamamı muhteşem renkli bir şekilde inanılmaz bir maceraya atılıyor falan.
Elle se lance dans cette aventure merveilleuse dans un glorieux technicolor.
Hem de şimdi! - O güzelim Technicolor kalitesiyle.
En Technicolor!
Secret Cinema'da bizim yaratmaya çalıştığımız yankı... "Geleceğe Dönüş" ün 1955 yılı bölümündeki rüya benzeri renkler, romantizm hissi, tutku, istediğin her şey olabilirsin hissi.
Le passage du film qui se déroule en 1955 représente ce genre de rêve en Technicolor qui se reflète tellement dans ce que nous essayons de faire à Secret Cinema, c'est-à-dire ce côté romantique, cette volonté d'ambition,
Filmlerin o müzikal ve eşsiz dünyasına
♪ un monde Technicolor fait de musique et de machine. ♪
Güneş, Hollywood tepelerine ışığını yansıtmaya başladığında güneş ışığı genellikle Technicolor'ın doygun, ve güzel rengini alırdı.
À la tombée du jour, sur les collines d'Hollywood, la lumière se pare souvent des tons magnifiquement saturés du Technicolor.
Bu, muhteşem Technicolor'la filme alınmıştır.
Et celle-ci est filmée en superbe Technicolor.
Üç bantlı teknikolor.
Le Technicolor trichrome.
Öyle mi derim?
- le Technicolor d'un autre. - J'ai dit ça?
- Joseph ve Amazing Technicolor Dreamcoat şirketinde çalışıyor. - O bir peruk ustası.
Un perruquier.
Peruklardan sorumlu kişi o.
Il est avec la troupe de Josephine et la Redingote Technicolor. Il s'occupe des perruques.
Renkli çok daha iyi olmuş.
Tellement mieux en Technicolor.