Telling tradutor Francês
35 parallel translation
Ne dediğimi anlıyor musun? You see what I'm telling you?
Tu comprends ce que je te dis?
When it comes to exotic type mammals Has he got a zoo, I'm telling you It's a world class menagerie!
Les mammifères exotiques, il adore! Il a un zoo vraiment trop! Faut ménager sa ménagerie!
And the whole time telling me exactly what I wanna know about who's where, how many, how long ago.
Et me disent toujours ce que je veux savoir... À propos de qui est où, combien, depuis combien de temps.
/ / By telling memore thanmine / /
/ / By telling me more than mine / /
Too much information would be telling you that after they're done I take a huge dump.
Les détails... c'est qu'une fois qu'ils se sont vidés, je démoule une grosse merde.
"I'm pretending to whisper so Jake thinks I'm telling you a secret, and will confess revealing a secret and confirming everything I whispered in your ear."
"Je fais mine de te dire un secret... pour que Jake le croie, ce qui le poussera à se confesser... révélant ainsi un lourd secret. et confirmant ainsi tout ce que je t'ai murmuré."
Kafanızdaki ses ne derse desin dış düşman diye bir şey yoktur...
There is no such thing as an external enemy, no matter what that voice in your head is telling you.
Onların istediği pislik çıkartmak ve bizim hakkımızda yalan söylemek.
They want dirt and telling lies about us.
And I am telling you I'm not going
Et je te dis, que je ne m'en vais pas.
# Doğruyu söylemediğimi ben biliyorum, sen biliyorsun # # Kanıtları olmadığını ben biliyorum, sen biliyorsun #
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ That l'm not telling o / ~ o / ~ the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ They just don t have o / ~
# Doğruyu söylemediğimi ben biliyorum, sen biliyorsun # # Kanıtları olmadığını ben biliyorum, sen biliyorsun #
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ That l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ They just don t have any proof o / ~
"Et Cinayettir Ama Cinayet de Cinayettir"
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Çeviri : bloodflower İyi Seyirler... Sezon 2 Bölüm 7 "O kadar akıllıysan neden ölüsün?"
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Sezon 2 Bölüm 9 "Ödül Avcıları"
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Bana samimi bir havada geçeceğini söylediler.
They're telling me it s gonna be substantive.
* Telling me what to do
Me disant quoi faire
Çeviri : bloodflower İyi Seyirler... Sezon 2 Bölüm 11 "Ah Mira Vah Mira"
/ ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
* Ve sana söylüyorum * * gitmiyorum *
And I am telling you l'm not going
* Ve ben * * söylüyorum sana *
And I am Telling you
- Benim "And I'm telling you" parçasını söyleyeceğime anlaştık.
- D'accord pour que je chante
Ama artık mümkün değil.
And l'm Telling You, mais c'est mort.
I'm telling you the truth. I've got a family.
J'ai une famille, j'ai une fille.
* Dedikodu eden *
Of telling tales
Bildiğini biliyorum ki, ben gerçeği söylemiyorum.
♪ I know you know that l'm not telling the truth ♪
Sana söylüyorum.
l'm telling you,
♪ Yalan söyleyip duruyor ♪ O oyun oyanayan bir ♪ aşk çocuğu, kızım
He's been telling lies he s a lover boy
♪ Yalan söyleyip duruyor ♪ O oynayan bir aşk çocuğu
He's been telling lies
Ben hikayeler ama şaka telling bazı yetenek olduğunu sanıyordum?
Je croyais avoir du talent, mais c'est nul.
Bana bunu bugün bu yaşta mı söylüyorsun, You're telling me in this day and age,
Vous n'allez pas me dire aujourd'hui et à notre époque,
As much as I appreciate you sucking up or truth telling, Bence müvekkilini en kötüsüne hazırlamalısın.
J'apprécie que tu fasses de la lèche ou que tu dises la vérité, mais il va falloir que tu prépares ton client au pire.
Not 12 hours ago, you were telling me... have hope.
Il n'y a même pas 12 heures, tu me disais... d'avoir de l'espoir.
Buna karşılık Yüzbaşı Telling'in toplamış olduğu daha farklı bilgiler var.
Toutefois le capitaine Telling, ici présent, a réuni un certain nombre d'informations d'un caractère très différent.
Sezon 2 Bölüm 8 "Bebeği Pas Geç"
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ that l'm not telling the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ they just don t have any proof o / ~
Annem hasta diyorum size.
- l'm telling you, my mother is sick!
♪ Uh-oh, yalan söyleyip duruyor ♪ ♪ O oyun oynayan bir aşk çocuğu
He's been telling lies