Temelde tradutor Francês
634 parallel translation
Profesör Tanabiya bir dakika içinde daha iyi açıklayacak ama temelde, Godzilla'dan gelen bu kum sadece atom bombasının yol açtığı türde radyasyonu aşırı dozda soğurmuş.
Le Professeur Tanabiya vous expliquera cela dans un moment. Mais, globalement, ce sable venant de Godzilla, a absorbé une dose massive de radiation que seul une bombe atomique génère.
Temelde güvensizdir
Peu sûre d'elle
Ama temelde haklıydım.
Mais, en principe, j'avais raison.
İnsanlarla olan ilişkilerimizde, temelde onların karakter ve davranışlarını tartışır ve değerlendiririz.
Notre commerce avec les hommes consiste surtout à des critiques.
Temelde, zararlı ot ilacı bulmak gibi basit bir problem.
En principe c'est un problème simple, comme trouver un désherbant.
Anımsamalarınız nostaljiye batmış, sizin zararsız ve temelde duygusal çağrışımlarınız... bir suç ortaklığının ifadeleri.
Vos souvenirs baignés de nostalgie, vos évocations émotives, vos évocations innocentes sur un fond émotif sont le fait d'un complice!
Cesur ama temelde aptal. Evet, aptallar.
Ils sont courageux, mais en général idiots.
Benim büyüm temelde eğitim amaçlı kullanılır aslında, ben de tam bu yüzden buradayım.
Ma magie est surtout bénéfique. Je l'utilise à des fins éducatives. En fait, c'est pour ça que je viens ici.
Yazmak da istiyordum, ama temelde... nasıl söylesem... yaşamak istiyordum.
Oui, en partie, mais surtout... Comment dire? Pour vivre.
"İnsan, her tür mekanik aygıttan, temelde üstündür." derken duydum.
"L'homme sera toujours supérieur aux machines."
Erkek ya da kadın temelde önüne gelenle yatan bir türdür.
L'homme... enfin, la femme a des mœurs fondamentalement légères.
Temelde aynı fikirdeyiz.
Et nous le partageons.
Fakat ilişkiniz temelde gelip geçici. Bunu herkes görebilir.
Mais vos rapports sont typiquement "volages".
Program davranışsal psikolojik temellere dayanıyor, tüm insan ve hayvanların verdiği tepkiler şartlı refleksin bir sonucudur, ve biliyorsun, bu da temelde vücudun belirli bir uyarıcıya verdiği... tepkidir.
On s'inspire des principes psychologiques comportementaux, à savoir que toute réponse humaine ou animale... est le résultat d'un réflexe conditionné... qui, comme tu le sais, est une réponse corporelle déterminée... à une catégorie donnée de... stimulus.
Son olayların, vergi sistemimize getirdiği yükü sizden gizlemeyeceğim. Bu yük temelde, tüm toplumumuzun refahına binmiştir.
Je ne vous cacherai pas la gravité des récents attentas contre notre centre des impots, sur lequel, le bien être de notre société est fondé.
Bütün kadınların temelde fahişe olduğunu bilir misin? Bunu biliyor muydun?
Ce sont des putes, tu le savais?
Temelde evleniyorsun.
Donc tu te maries en quelque sorte.
Temelde aşk ve arkadaşlık aynıdır.
Au fond, c'est la même chose.
İyileştirici bir temelde, suçlular daha iyi eğitilirler.
Appliquons aux "droits communs" un traitement curatif.
Biliyor musun, temelde aynı fikirleri savunuyoruz.
Dans le fond, nous avons les mêmes idées.
Bay Jaffe, bu temelde herkesin düşkün... olabileceği zararsız sapkınlıklardan mı?
Mr Jaffe, est-ce une de ces perversions sympa... à laquelle tout homme puisse se livrer?
Temelde bu dev bir vergi indirim yöntemi.
Fondamentalement, c'est une part colossale de nos impots.
Temelde insan doğasının erdemliliğine kuşkuyla bakan bir adamın yüzüne sahip.
Le visage de quelqu'un qui ne croit pas à la bonté humaine.
Bence onun hakkında, ancak temelde pek başarıIı olmadığını söyleyebilirsiniz.
Le pire qu'on puisse dire de lui, c'est qu'il pourrait mieux faire.
Temelde, sen iyi bir çocuksun.
Tu es un bon gars, au fond.
Ama temelde, oyun aynı.
Mais c'est toujours le même principe.
Ailesiyle bir evlilik bağı kurmama temelde karşı değilmiş. Senin kızınla evlenmemi önerdi.
Il a dit qu'il n'était pas contre une alliance entre nos familles, et m'a proposé d'épouser ta fille.
Işlevsel ya da sosyal anlamda değil, temelde, aslen burada işim ne?
Pas sur le plan clinique ou social, mais fondamentalement.
Evet, daha karmaşık olduğunu düşünüyorum ama temelde söylediklerim düşüncelerimdir.
Oui, mais c'est plus complexe. En gros, je pense ce que j'ai dit.
Temelde, doğumdan itibaren dolu olan bir yakıt deposu.
En gros, un réservoir de carburant qui était plein à la naissance.
Temelde, iki inanışın karışımı. Birincisi İspanyollar tarafından buraya getirilen Katoliklik, ve ikincisi köle tacirleri tarafından buraya getirilen Afrikalıların inanışları
Il est né de la rencontre de la religion catholique arrivée ici grâce aux conquistadors et de la religion africaine des esclaves noirs.
Champollion hiyeroglif yazısının, temelde basit şifrelerden oluştuğunu keşfetti.
Champollion découvrit que les hiéroglyphes... étaient un code de substitution.
İnsanlar temelde hep aynıdırlar. "Belki farklı bir buzdolabı, tuvalet vs kullanırlar." Ya da başka bir ıvır zıvır.
Les gens seront à peu près les mêmes, peut-être avec un autre réfrigérateur ou d'autres chiottes.
Ama Maciek'le, temelde bunun bir kilise düğünü olması gerektiğini biliyordum.
Mais quand j'ai rencontré Maciek, je voulais me marier à l'église. J'ai senti que c'était nécessaire.
Vudu, temelde bir dindir.
Alors, le vaudou est un genre de religion.
Şey, tam olarak bu sözlerle değil fakat, temelde evet.
Là, tu exagères un peu. Mais au fond oui, c'est à peu près ça.
İlkel temelde, bedensel eylem.
La sensualité fonctionne sur la base d'impulsions élémentaires.
Temelde beyinsiz oldukları halde onları izlemen gerek.
Et même s'ils n'ont rien dans la cervelle, il faut faire attention à eux
Bunun onun boyuyla bir ilgisi yoktu. Temelde gösteri dünyasından biriyle asla gerçekten bir ilişkiye giremezdim.
Ça n'avait rien à voir avec sa taille, c'était juste... que je ne pouvais pas sortir avec quelqu'un du show-biz.
Temelde evet. Çoğu casusun ortak bir yönüdür bu.
La ruse la plus classique de l'espionnage :
Temelde, yarı kuru Nada'dır. Ama biraz karıştırdık.
La base, c'est un Nada demi-sec, mais on l'a un peu trafiqué.
Temelde bir bozukluk var, oğlum.
Défectueuse à la base, mon garçon!
Macon, Ethan öldüğünden beri, insanların temelde kötü olduklarını kabul ettim.
Depuis la mort d'Ethan, j'ai dû admettre que l'homme est fondamentalement méchant.
Biz ikiziz yani temelde aynıyız.
On est jumeaux, fondamentalement semblables
Temelde benzerler.
C'est pour l'essentiel la même chose.
Yani, temelde, ben mutlu bir insanım.
Oui, je suis heureuse de nature.
Telepatik olarak bağlanıp, düşüncelerinizi paylaşacak, temelde, tek bir zihin olacağız.
Nous serions liés télépathiquement, partageant nos pensées, devenant par essence un seul esprit.
Temelde evet.
En gros, oui.
Öyle sanıyorum ki, temelde ona karşı çıkmayan insanlar var.
À partir du moment où ils n'osent s'opposer à lui.
Temelde iyi bir ülkedir.
Un bon pays, au fond
Ama temelde iyi yürekli bir insanımdır.
J'ai jamais rien fait de mal.