Tobey tradutor Francês
184 parallel translation
Tobey Maguire'ın evi.
La maison de Tobey Maguire.
Yale Daily News skandalıyla ilgili bir filmde Toby Maguire'ın beni oynamasını istemem.
Je ne voudrais pas que Tobey Maguire me joue dans un film sur le scandale du Yale Daily News, merci.
Jamie! Tobey! Hey, Jeff!
Toby, Joe!
Coop, senin Tobby Maguire'ı andıran kadınlara saplantın ne alemde?
Où en est ta fixation sur les sosies de Tobey Maguire?
Tobey sana çorba yaptı.
Tobey vous a fait un peu de soupe.
Tobey.
Tobey.
Tobey, orada iki şişe su ve dört tane çikolata var.
Tobey, il y a deux bouteilles d'eau et quatre PowerBars là-dedans.
Toby'nin seni aldatacağından endişe ediyor musun hiç?
Tu as peur parfois que Tobey te trompe?
Tobey!
Tobey!
Tobey! Çok kötüsün.
Tu es épouvantable.
Tobey için, çaresizlik ön sevişme gibidir.
Pour Tobey, le désespoir est un préliminaire.
Tobey'e gelince, o da çek hesabı olan bir ergen gibidir.
Et Tobey, il est comme un adolescent avec un carnet de chèques.
Yine o konuya girmeyelim Tobey, olur mu?
Ne recommençons pas avec ça, d'accord, Tobey?
- Tobey, yapma. Kitap bitti.
Le roman est terminé.
Tobey mi meşgul?
Tobey, occupé?
Tobey, çeneni kapar mısın?
Tobey, tu veux bien te taire?
- Tatlım, Tobey'i hatırladın mı? - Hey. - Nasılsın birader?
Quoi de neuf, frérot?
- Tobey.
- Tobey.
- Merhaba Tobey.
- Bonjour, Tobey.
Tobey kalıyor.
Tobey.
Burada kimse o kelimenin anlamını bilmez Tobey.
Personne ici ne connaît la définition de ce mot, Tobey.
Olanlardan sonra, tek yapmak istediğim bunları Tobey'e anlatmaktı.
Après, tout ce que je voulais, c'était de le dire à Tobey.
- Tobey.
- Tobey. Tobey.
Tobey. - Üstündekini alayım.
- Laisse-moi prendre ton manteau.
Tobey!
Tobey! On ne peut pas faire ça.
Yani, biz Tobey ve Elaine'iz.
Je veux dire, c'est Tobey et Elaine.
Daha iyi. İşte benim tanıdığım Tobey.
Ça c'est le Tobey que je connais.
- Biliyor musun Tobey, haklısın.
- Tu sais, tu as raison, Tobey.
Okumaya yardım ettiğin için teşekkürler Tobey.
Merci d'avoir répété avec moi.
- Acaba bana mağazada uzun bir sırada beklerken... - Tobey... ödeyecekleri para söylenene kadar paralarını çıkarmayan... ve sanki bir sürprizle karşılaşmış gibi davranan insanların psikolojisini açıklayabilir misiniz?
Vous pouvez m'expliquer la psychologie... de gens qui font la queue dans un magasin... et qui sortent leur argent au dernier moment, étonnés d'avoir à payer?
- Ne bulmayı umuyordun Tobey?
Qu'espériez-vous découvrir?
Tobey, senin için de, benim için de.
Pas pour vous et pas pour moi.
Biraz güven Tobey.
Ayez confiance, Tobey.
" Dünya sana karşı değil Tobey.
Il a dit, " Le monde ne s'est pas ligué, contre vous, Tobey.
Söylemem gereken ilk şey... adımın Tobey olmadığı.
La première chose que je devrais dire est que je ne m'appelle pas Tobey.
Tobey, neden bunu bu kadar zorlaştırıyorsun?
Tobey, pourquoi est-ce que tu en fais une telle épreuve?
- Tobey. - Ne var?
Quoi?
Elaine, Tobey'de... sevgisine güvenebileceği bir adam, güçlü bir dayanak buldu.
Elaine avait découvert que Tobey... un homme dont elle savait qu'il allait l'aimer... était sa base.
Elaine'de Tobey, hayatının melodisini...
Et Tobey avait découvert qu'Elaine était la mélodie de sa vie, sa note de grâce.
Hey, Tobey... Seninle gurur duyuyorum.
Hé, Tobey... je suis fier de toi.
Bayan Tobey... Bizimle gelir misiniz, lütfen?
Mme Tobey, voulez-vous bien nous suivre, s'il vous plait?
- Bayan Tobey, sizi tutukluyorum.
Mme Tobey, je vous mets en état d'arrestation.
- Bayan Tobey'e ne olacağını bilmiyorum.
Je ne sais pas ce qui va arriver à Mlle Tobey.
Bayan Tobey hayatımda gördüğüm en iyi öğretmen.
Mlle Tobey est le meilleur prof que j'ai eu de ma vie.
Bayan Tobey bugün çekap için NTAC'te olacak.
Mlle Tobey est au NTAC aujourd'hui pour des tests physiques.
Teşekkür ederim, Tobey.
Merci, Tobey.
En iyisi senin gitmen, Tobey.
Tu ferais mieux de partir maintenant, Tobey.
Hayır, bunu yapma.
Chéri, tu te souviens de Tobey?
Tamam mı?
Tout ça n'a pas d'importance, Tobey.
Bunların hiçbirinin önemi yok Tobey.
Quoi? Qu'est-ce que ça veut dire?
- Hey. Tobey.
Tobey.