Topo tradutor Francês
668 parallel translation
Simdi, Dutch bütün plani biliyor.
Dutch connaît le topo.
- Tamam, hikaye nedir?
- Bon, quel est le topo?
İş nedir?
Quel est le topo?
Simdi beni iyi dinle.
Ecoute bien le topo...
- Uzatma Holley, hikaye bu.
Je te donne le topo.
- Pekala, pekala, hangi delik?
Quel est le topo?
- Olayımız ne?
Quel est le topo?
Yüzbaşı Harrison harekat konusunda seni bilgilendirecek.
- Oui. Le capitaine Harrison va vous faire un topo radio.
Size engel olmayalım. Nereye gideceğimizi söylerseniz bu işi hemen bitirebiliriz.
Faites-nous un topo pour qu'on sache où aller.
Nedenini biliyorsun.
Tu connais le topo.
Her izinde böyle oluyor.
A chaque perme, même topo.
Ciddiyim konuşman şahaneydi.
Ton petit topo était excellent. Si, si, je t'assure.
- Çocuklara açıklama yapalım mı?
Faites un topo à ces messieurs.
- Armbruster, anahatlar. - Emredersiniz efendim.
Armbruster, lisez le topo de l'opération.
Bu ne demek biliyor musun?
Tu vois le topo?
- Verileri okusana Gus.
- Fais-nous le topo, Gus.
- Evet, hepsi ile çalıştım, Jim.
- Oui, il m'a fait le topo.
- Kaptan tüm bilgileri istiyor.
- Le capitaine veut un topo complet.
Konuşmanızı okumuştum.
Je vois le topo.
- Bu iş nasıl yapılır gösterelim.
- Explique-lui le topo.
Daha erken kaçamazdım.
Je terminais un topo.
Beni aradıkları zaman Almanya'daydım.
J'étais en allemagne quand la revue a demandé un topo.
C 560 BAL plakalı araç için kontrol yapılmasını istiyorum.
Faites-moi un topo sur la... California 5-6-0, Boy Adam Lincoln.
İzin ver de ona işi vereyim Harry. Evet.
Laisse-moi lui faire le topo, Harry.
Durumunun ne olduğunu sorabilir miyim, acaba?
Pouvez-vous me faire un topo?
Bana bir açıklama yapsan iyi olur çünkü kafam karıştı.
Fais-moi un petit topo. Je suis embrouillée.
Önce yerin toposu için patlayıcılar, sonra bir füze...
D'abord les charges pour la topo des sols, puis une fusée...
Yine aynı şeyler.
Ce serait le même topo.
Devam et, Ona plandan bahset.
Explique-lui le topo.
Detaylar burada mevcut.
Voici le topo détaillé.
Reklam yapmıyoruz.
Toujours le même topo. Pas de pubs.
Daha çok! Daha çok!
le topo, le topo par ici!
İşte metin patron.
Voilà le topo, patron.
Ses düzenini kaybettik.
Même topo pour le lock et la sonde.
Şimdi anlamaya başladın mı?
Tu vois le topo, maintenant? Là, on tourne le dos à la légalité.
Golf sopasına ihtiyacın var mı Jer. Bilirsin işte. Metal uçlu mu olsun?
"Tu veux un putter?" Tu vois un peu le topo?
Buraya gönderildi.
Voilà le topo...
Bu akşam onu sunacağız.
On va vous faire un petit topo.
Ve şimdi, Joe şimdi sunuşa geçecek.
Alors maintenant, Joe va vous faire un topo.
Sizinle en zeki kim diye oyun oynamaya kalkmayacağım.
Je ne chercherai pas à jouer au plus fin avec vous. Je vois le topo.
Onu soruşturma işine verdik. İşte mesele bu.
Voilà le topo.
Evet, anladım.
Je vois le topo.
Tabii Sammy, hemen tüyo vereyim.
Je vais te faire un topo, Sam.
Bana durum hakkında rapor verin.
Faites-moi un petit topo.
Sonuç şu olur.
Alors, voilà le topo.
Durum nedir?
C'est quoi, le topo?
Baş hekim olduğumdan beri pek çalışamıyorum.
Voilà le topo.
Plaka kontrol için kimi arıyorsun?
Pourquoi ce topo?
- Evet, aynı sahne.
Même topo.
Durumu kavradın.
Vous avez pigé le topo.
Mesele şu : bir müşteri bir kadın hakkında araştırma yapmamızı istedi.
Voilà le topo.