Travaille tradutor Francês
39,894 parallel translation
Grant'te bu şöyle oluyor... bir şey üzerinde çalışıyor, yaratıyor... sonra da "Şimdi de tamamen farklı bir şey yapmalıyım." diyor.
Et la manière dont ça marche pour Grant est que, il travaille à quelque chose, travaille à quelque chose, travaille à quelque chose, le créé... Il va faire : "Oh, maintenant je dois faire quelque chose de radicalement différent."
Sekiz yıl boyunca farklı kişiler için çalıştım.
Au cours de huit années, je travaille pour diffrente personne.
Kara borsa güncellemeleri ve yasadışı teknolojileri gördüğümde anlayacağım kadar zamandır dağıtıyorum.
Je travaille dans les améliorations de marché noir et les technologies illégales. Assez pour en reconnaître quand j'en vois.
Onu bulsanız bile, çalıştığım insanlar tekrar geri almak için ellerinden geleni yapacaklar.
Même si tu le trouves, les gens pour qui je travaille ne reculeront devant rien pour le récupérer.
- Önce iş, sonra eğlence.
- Travaille vite.
Burada çalışıyorum.
Je travaille ici.
Bir olayı çözmek için bölge savcısıyla çalışıyorum.
Je travaille avec le procureur adjoint qui monte le dossier.
Eğer onunla çalıştığımı söyleseydim bu yardımcı olur muydu?
Ça t'aiderait si je te disais que je travaille avec lui?
Ama öte yanda, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
Mais en secret, je travaille avec ma soeur adoptive pour le DOE, pour protéger la ville des aliens ou de quiconque déterminé à lui porter atteinte.
Ama öte yandan, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
Mais je travaille en fait avec ma soeur adoptive pour DEO pour protéger ma ville de la vie extraterrestre ou de quiconque déterminé à lui porter atteinte.
Bugüne kadar çalıştığım en zor dava ve büyük ihtimalle, bütün hayatımda çalıştığım en büyük dava olacak.
C'est le cas le plus dur sur lequel j'ai jamais travaillé Et probablement le plus dur sur lequel je travaillerai jamais.
Çünkü orada çalışmıyor.
Il ne travaille pas là-bas.
Baksana, Savcılık bütün Alameda County polis merkezleriyle çalışıyor mu? Evet.
Le bureau du procureur travaille-t-il avec tous les services de police du comté d'Alameda?
Polisin nasıl çalıştığını biliyorum.
Je sais comment elle travaille.
Benden daha iyi. Zaten bu yüzden onunla evlendim. Hakettiği itibarı görmüyor.
Elle travaille, elle élève notre fille, elle est plus intelligente que moi, meilleure que moi.
Senin sosyal medya hesaplarına instagram hesabınla ilgilenmeye yardım etm...
Je travaille avec Amelia. Elle voulait que je gère tes médias sociaux, t'inscrire sur Insta...
Android tamirlerle uğraşıyor ama yavaş gidiyor.
L'androïde travaille sur les réparations, mais ça n'avance pas vite.
Dünyanın bir numaralı tarım uzmanı 24 saat çalışıyor.
Nous avons le meilleur agronome au monde qui travaille sans relâche.
Çoğunlukla çalışıyoruz.
On travaille beaucoup.
Artık bu insanlar için çalışmıyorum.
Je ne travaille plus pour ces gens.
- Uğraşıyorum.
J'y travaille.
Mutfakta iş yapıyorum.
Je travaille à la cuisine.
- Çünkü artık orada çalışmıyor.
- Pourquoi pas? Car il n'y travaille plus.
- Pearson Specter Litt'de çalışıyorum.
Je travaille chez Pearson Specter Litt.
- Aynen öyle. Çalıştığım firma senin davanı alıyor.
Le cabinet pour lequel je travaille prend votre affaire.
Seni çıkarmak için uğraşıyoruz.
On... y travaille.
Çünkü aradığın kişi William Sutter adına çalışmıyor. - Yok artık.
Car la personne que tu cherches ne travaille pas pour Sutter.
Ama eğer idamı ertelemenin bir yolunu bulamazsak 30 gün sonra hiçbir anlamı kalmayacak.
On y travaille. Mais si nous ne pouvons pas repousser l'exécution, alors dans 30 jours, tout sera fini.
Şu anda senin hastalıklı yarın beni yok etmenin yolunu arıyor.
Tout de suite, ta moitié pathétique travaille sur un moyen de me détruire.
Boş zamanlarda uğraştığım bir şeyin ilk örneği.
C'est le prototype d'un projet sur lequel je travaille pendant mon temps libre.
Bir grup bilim adamı gizli projeler üzerinde çalışıyor ve kaza oluyor.
Un groupe de réflexion qui travaille sur un projet secret, et ensuite il y a un accident.
Teknik olarak, S.H.I.E.L.D.'ın bilim ve teknoloji özel danışmanıyım ve benim için çalışıyor.
Et bien, techniquement, en tant que Conseillère Spéciale aux Sciences et Technologie du S.H.I.E.L.D., elle travaille pour moi.
- James burada mı çalışıyor?
C'est là que James travaille?
Gözcülerle beraber çalışıyor.
Il travaille avec les Watchdogs.
Bakın, yalnız çalıştığınızı ve kişisel intikamlarınızla ilgilendiğinizi biliyorum ama S.H.I.E.L.D.'da işler bu şekilde yürümüyor.
Écoutez, je sais que vous aimez travailler seuls tous les deux, régler vos comptes comme vous le souhaitez, mais c'est comme ça qu'on travaille ici au S.H.I.E.L.D.
Bir haftalığına El Bulli'ye gitmemi sağladı.
Il s'est arrangé pour que j'aille travaillé au El Bulli une semaine.
Muhteşem insanlarla çalıştım, ama bugün en iyi ekibim var.
J'ai travaillé avec des gens fantastiques, mais aujourd'hui c'est la meilleure équipe que j'ai jamais eu.
San Francisco'da bir sürü farklı restoranda ve otelde çalıştım... ve bu hayatımda... nerede olmak istediğimi sorguladığım bir zaman oldu.
J'ai travaillé pour beaucoup de restaurants différents et d'hôtels ici à San Francisco, et c'est une période dans ma vie où j'essayais de trouver où je voulais être.
Kariyeri boyunca aynı oyuncuyla ikinci kez çalışmadı.
Il n'a jamais travaillé deux fois avec le même acteur.
Bir kaç haftadır çok yoğun çalışıyorsun diye ben de ummuştum ki...
Je l'espérais, tu as déjà tellement travaillé ces dernières semaines...
Bunu yap ve uğraşıp yaptığımız her şey yok olsun.
Fais ça, et nous allons perdre tout ce pour quoi on a travaillé.
Yönetici'ye bağlı takımlar aylardır bunun için çalışıyordu.
Des équipes ont travaillé sur des éléments clés pendant des mois.
Onunla bir kaçırma vakasında çalışmıştık, Güney Utah çölündeki bir çocuk ile ilgili.
J'ai travaillé avec lui sur l'enlèvement d'un enfant dans le désert de l'Utah.
Yakuza olmuştur Nazilerle çalışmak.
les Yakuzas ont travaillé avec les nazis.
Şimdi, Theodore Kipling çalıştı Ford Tiyatrosu'nda bir yönetmen olarak Başkan'ın vurulduğu gece.
Ce Theodore Kipling avait travaillé comme souffleur au théâtre Ford le soir où le président fut abattu.
Ben gerçek suçluları içeri tıkarım.
Je ne travaille pas pour la SEC.
Bu davaların düzinelercesi üzerinde çalıştım. Hoşuna gitsin ya da gitmesin, yeniden açılmaları için stardart kitaplarda söylenilenden daha yüksek.
J'ai travaillé sur des dizaines de cas similaires, et que ça vous plaise ou non, la norme pour rouvrir un dossier est plus complexe que ce qui est écrit dans les livres.
Çünkü o şerefsiz herifin onayını almak için üzerinde sıkı çalıştığım şeyin yalan olduğunu öğrendim.
C'est parce que j'ai compris que la chose pour laquelle j'ai travaillé si dur pour obtenir son approbation n'était rien d'autre qu'un mensonge.
- Uğraşıyoruz. - Vaktin doluyor.
On y travaille.
Hayatında bir gün bile çalışmadı.
Il n'a jamais travaillé de sa vie.
Kız kardeşinize ve yeğenlerinize bakmak için çok çalıştınız yani bence düzgün bir adamsınız.
Vous avez travaillé dur pour faire vivre votre sœur et ses enfants, alors je pense que vous êtes quelqu'un de bien.