Trende tradutor Francês
1,267 parallel translation
Şüphesiz sizin bu trende olacağınızı hiç düşünmemişlerdi.
Ils ne s'attendaient pas à votre présence dans le train.
Trende bir tane polis var zaten.
Il y en a un à bord du train.
Demek oluyor ki ; diğeri halâ trende.
L'autre est toujours dans le train.
- Onlar trende değil.
- Ils ne sont pas dans le train.
Ve trende bir kadınla tanıştım.
J'ai rencontré une femme dans le train.
Birden, trende saçımı taramayı istedim.
Soudain, j'eus envie de me peigner.
Yol arkadaşlarının biletlerini trende alabilirsin.
Vous pouvez prendre les billets de vos compagnons dans le train.
Bu öğleden sonra trende bu kadını görmek bana yeterince avantür geldi.
Cet après-midi, en voyant cette femme dans l'autre train, ce spectacle à lui seul me semblait une aventure.
Dr. Molyneux, Humboldt'ı temizleyinceye Kadar biz trende kalacağız.
Nous tiendrons jusqu'à ce que le docteur déclare le fort indemne.
İyi ki trende kanun adamları var.
Heureusement que le shérif est là.
- Anlayacağınız, trende bir katil var.
- Il y a un assassin à bord.
Trende olanlara rağmen çok Rahat görünüyorsun.
Vous me semblez tous bien détendus face à ce qui s'est passé.
Hepimiz bir trende gidiyoruz.
On en a encore pour un bout de temps dans ce train.
Bakalım trende neler kalmış.
Nous fouillerons ce qui reste du train.
Trende yok, eğer beş mil Geri gidersek... belki de kendisi atlamıştır.
II a dû tomber. Si on reculait sur 8 km... Il n'a sûrement pas sauté.
Trende nereye gidebilir ki?
Où pourrait-il bien fuir, par ici?
Haklısın, gidecek yer yok. Bizde trende olduğunu düşünüyoruz.
C'est pour cela que nous croyons qu'il est encore dans le train.
Hepsi trende, erzak vagonunda.
Ils sont ici, dans le wagon de marchandises.
Sen onu trende istemedin. Bu da seni temize çıkardı.
Votre refus de le prendre à bord vous innocentait.
İlk defa bir trende böyle mışıl mışıl uyudum.
J'ai dormi comme un bébé, la première fois dans un train.
Oh, ve de marangoz, trende bir hücre kurulana kadar.
- Un charpentier, pour faire... - Jeb! ... une cellule de prison dans le train.
Bu trende son yolculuğum olması kesinlikle beni üzüyor.
Ça m'ennuie vraiment de faire mon dernier voyage en train.
Biz buraya, trende tek başına bir haydut çetesine karşı savaşan cesur dedektif için geldik. Hemen önünde öylece duran bir tüfeği almaktan aciz bir korkak için değil.
Nous sommes venus pour le courageux inspecteur qui a affronté à lui seul une bande de brigands, pas pour un lâche qui n'ose même pas ramasser une arme pour nous tirer d'affaire.
Tekrar ediyorum, tüm yolcularımızın trende kalması rica olunur.
- Passeport. Ouvrez la valise. - Tout de suite.
Trende bomba olduğunu düşünüyorlarmış.
Il dit qu'il y a une bombe dans le train.
- Evet, şu trende olacaktı.
- Oui, avec ce train.
Üçünü trende iki kızla bir arada gördüm.
Je les ai vus dans le train. Avec 2 adolescentes.
Kızlardan birinin trende bir bıçakla şiddet görerek öldürüldüğü kesinleşti.
Les vêtements, c'est certin, pprtiennent ux victimes.
Bizi yaz kampına götüren trende, hemen dikkatimi geçti.
" Mon cher cousin, ça y est, c'est arrivé! Dans le train de la colonie de vacances, je l'ai tout de suite remarqué.
Trende kalın.
Remontez dans le train.
Efendim, üzgünüm ama trende kalmanız gerek.
Je regrette, il faut rester dans le train.
Adamların trende olduğunu söyle.
Dis-leur qu'ils étaient dans ce train.
Özel bölümleri kaldırmışlardı. Kompartımanlar yoktu. Trende fazla insan yoktu.
Et... tout avait changé... il n'y avait personne... pas de wagon-restaurant... c'était minable.
Trende olanlara bak!
c'est terminé!
Hippilerin trende olmasının yeterince kötü olduğunu düşünüyordum.
Les hippies ne suffisaient pas.
Trende, kendine göre bir kadına rastlayabildin mi bari?
Est-ce que vous avez repéré de bons coups? Non.
Demek istiyorum ki, bilirsin, bu trende birlikte, uh... saplanıp kalacağız, ve atlayıp kurtulamayız da.
Au fond, nous allons... Nous sommes bloqués dans ce train, on ne peut pas sauter.
Bu sefer, trende kalmayı dene!
Et cette fois, essayez d'y rester!
Hayır, profesör onları Devereau'un trende... olduğunu görünce bir yerlere, basit bir yere gizledi. Hayır! Aman Tanrım!
Le professeur a dû leur trouver une cachette simple, au cas où Devereau aurait été du voyage.
Buraya gelip birkaç kişinin trende öldürülmesi ile ilgili bazı şeyler patırdadı, itiraf etmek istedi.
Il m'a parlé de personnes tuées, il voulait se confesser.
Hilly'nin hala trende olup olmadığını öğrenmeliyiz.
Il faut voir si Hilly est encore dans le train.
- Devereau'nun trende kaç adamı var?
- Devereau a combien d'hommes?
Trende giden insanlar var.
Il y a du monde dans le train.
Sanırım o trende biri olacak.
Il y a un homme dans le train, je suppose.
Münih'teki doktoru göreceğim... ve o trende olacağım... ama trende uyuyor olacağım.
Je verrai le médecin à Munich. Je serai dans le train. Mais je dormirai dans le train, et je ferai un voyage agréable.
Bir Amerikalı. Trende.
Un Américain.
Trende cinayet işlemek çok tehlikeli.
Un train, c'est trop dangereux.
Trende terslik mi oldu?
Ça s'est mal passé dans le train?
O ikisi trende miydi?
S'agit-il des deux passagers du train?
Pazartesi trende görüşürüz.
A lundi, au train.
Trende polis mi var?
un flic à bord du train?