English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ T ] / Trenle

Trenle tradutor Francês

832 parallel translation
Kız kardeşin bir sonraki trenle gelecek.
"Votre petite sœur arrivera au prochain train."
Fogelev hala son trenle.. Natasha'yı görebilmek için umutlu.
Fogelev espérait encore que Natasha arriverait par le dernier train.
Düşündüm, fakat sizi trenle göndermek güvenli olmazdı.
J'en ai l'intention, mais le chemin de fer n'est pas sûr.
- Son trenle gidiyorum.
Ton dernier jour ici?
Hayır, ben önce indim... Tilbury'de indim, buraya trenle geldim. - İhtiyar Turner sert kaptandır.
Non, je viens du Tillbury, je suis arrivé par le train.
Yarınki trenle.
Pour demain par le train.
Sadece bu leoparı teslim etmek, ilk trenle şehre dönmek ve son 24 saatin hiç yaşanmamış olduğunu farz etmek istiyorum.
J'ai hâte d'être de retour à New York et d'oublier ces dernières 24h.
Bir Tren! Bir trenle evliyiz.
Une locomotive nous voilà mariés avec une locomotive maintenant!
Biliyor musun, bazen seni trenle hızla geçerken az da olsa görebiliyorum.
Seulement tu es sur ta machine, tu passes si vite j'ai à peine le temps de te reconnaître. Et tes crises?
Bu trenle ayrılabilmeniz büyük şans.
Vous, bonne chance avez!
Bütün trenle savaşamayız.
Il nous faut des alliés.
Trenle buraya geldim. Bir de ne göreyim?
Je prends le premier train, et que vois-je en arrivant?
- Trenle mi?
- Par le train?
Oraya gemiyle, ya da trenle gidilmez.
Pas un endroit 0U on va en bateau ou en train.
Yani sen trenle yalnız mı geldin?
Vous êtes venu seul en train?
Bugün 4 : 00'te yataklı trenle Albany'ye gidiyoruz.
On part aujourd'hui à 16h, en train-couchettes.
Bugün trenle gidiyor, yarın evleniyor musunuz?
Vous prenez le train et vous vous mariez?
- Haberi yazıp sonraki trenle...
Je peux écrire l'article et partir...
Az önce Münih'teki karargâhtan Bomasch'ın derhal trenle oraya gönderilmesi hususunda talimat geldi.
Nous venons de recevoir des instructions du quartier général de Munich disant que Bomasch doit s'y rendre immédiatement par le premier train.
- Londra'ya giden ilk trenle.
Le premier train l'a mise ici très tôt.
Trenle Madrid'den gelirken yol boyunca, endişelendim ve düşündüm... " Belki beklemekten yorulmuştur. Belki de çoktan gitmiştir.
Sur le chemin du retour, je pensais... elle en a eu assez, elle a dû m'oublier.
10 numaralı trenle gideceksin.
Tu vas partir avec le numéro 10.
Yarın trenle Continent'a gidiyoruz. Baba lütfen.
Nous partons... pour le continent demain.
O zaman ilk trenle gitmenizi öneririm.
Je suggère que vous preniez le prochain train.
İlk trenle acilen Washington'a gitmem gerekti.
Je me doute que vous avez une raison.
Cattaras'a trenle gitmek mi daha iyi, yoksa sabaha mı daha iyi?
Vaut-il mieux aller à Cattaras, ou prendre un train demain matin?
Trenle direkt Cattaras'a gitmek mi daha iyi, yoksa gece yarısı özel trenini mi bekleyelim?
Vaut mieux prendre un train qui va jusqu'à Cattaras... ou prendre le train de nuit?
- Trenle Cattaras'a git dedim.
- Prenez le train de Cattaras.
Oradan da trenle, arabayla ya da yaya olarak Afrika kıyılarından, Fas'in Casablanca şehrine.
De là, en chemin de fer, en voiture, à pied, ils gagnaient Casablanca... au Maroc.
Söylediğinizin aksine trenle ayrılmadı.
Il n'a pas quitté Vasaria en train comme vous l'avez laissé entendre.
Sevgili Graham, o trenle ya da başka bir trenle gidersen Batum'a varmadan ölmüş olursun.
Mon cher, prenez ce train-là ou un autre, et vous serez mort avant d'arriver à Batoumi.
Trenle gideceğinizi sanıyordum bay Graham?
Je croyais que vous preniez le train?
Trenle mi? - Aynen öyle.
- Comment est-elle partie?
Veya trenle.
Ou le train.
Paralı olanlar trenle gider.
Je ne peux pas prendre le train.
Bizi trenle güneye götürüyorlardı.
Ils m'ont déportée en train.
Sen de daha sonra trenle gidersin.
Je me sacrifie. Vous partirez plus tard en train.
Şimdi şunu açıklığa kavuşturalım. Buraya trenle değil, o yol üzerinden geldin.
Dis-moi, tu es venu par la route, ou par le train?
Bu gece gidiyor, trenle.
C'est urgent. Il part ce soir, par le train.
Trenle beraber sen de çık.
Pars aussitôt que le train démarre.
Gelemezdi... çünkü babam trenle son yolculuğuna çıkıyordu.
Il n'a pas pu venir parce que mon père prenait le train.
Hangi trenle gittiniz?
Quel train avez-vous pris?
Gine de çıkacağım. Ama uyarıyorum, beni Paris'e çağırmanızın doyurucu bir sebebini alamazsam yarım milyon Frank olsa da olmasa da ilk trenle gidiyorum.
Je le ferai tout de même, mais je vous préviens, à moins d'avoir ce soir une explication satisfaisante quant à votre demande de venir à Paris, je prendrai, congé par le premier train disponible, demi-million de francs ou pas.
Buraya ne trenle gelmek zorundayız, ne de otelde kalmak.
Et sans voyager, sans nous déplacer.
- Kumandan ne zaman dönüyor? - Bu geceki son trenle.
- Quand rentre le commandant?
İlk trenle geri dönüyorum.
Je saute dans le premier train.
Yapacak işleri var. Bu gece trenle ilgileniyor.
Il est occupé ce soir...
Trenle mi gidecektin?
Quoi, vous deviez prendre le train?
Bir sonraki trenle gideriz.
Pardon.
Bismarck'a kadar trenle ondan sonra at arabasıyla.
Et puis en chariot.
Trenle geldim, ama hacılar bu eski yolu kullanıyordu.
Le train. Mais les pèlerins, eux, prenaient l'ancienne route.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]