Turuncu tradutor Francês
1,271 parallel translation
Ortada, turuncu kaynak borusu var.
Au centre, un conduit orange de soudage.
Yuvarlak, sert ve turuncu oluyorlar.
- Ils sont tout rond et dur et... - Rory. - Et ils sont orange.
İkisi de "Düzgün Yaşa ve Ayık Ol" rozetinden takıyorlardı... turuncu olanlardan.
Tous les deux avaient une broche Droite et Sobre- - de couleur orange.
Turuncu kıyafet giyip tef çalanlara mı?
Les gens avec les robes oranges et les tambourins?
Mor olacak, turuncu alevler eklenecek.
Il est pourpre avec des flammes orange.
Doksan yaşıma kadar turuncu tulum giyebilirdim.
Sinon j'aurais croupi en prison jusqu'à mes 90 ans.
Turuncu. Hadi gidelim.
Elle est orange.
Bütün bakanlar ve yetkililer "turuncu senaryosunu" uygulasın.
Tous les ministres et officiels doivent se rendre dans la zone orange.
Turuncu bir destek arabası var.
Y a un bolide orange.
Turuncu ve beyaz yeni balık.
Nouveau venu d'orange et de blanc.
- Turuncu bir şey düşünüyorum.
- Un truc orange...
Turuncu ve küçük.
C'est orange et petit.
- Pekala, Bay Ukala. Turuncu, küçük ve beyaz çizgili...
D'accord, Monsieur Je-sais-tout.
Turuncu, küçük ve beyaz çizgili...
... orange et petit avec des rayures blanches orange et petit avec des rayures blanches...
Turuncu. Yüzgeçlerinden biri kısa.
Il est orange et il a une nageoire abîmée.
Turuncu bir balık gördün mü? Ona benziyor.
Vous avez vu un poisson orange dans les parages?
Turuncu.
- Orange. - Orange?
Ne yani, hayallerimin oteline... Howard Johnson'ın otelleri gibi... parlak turuncu bir çatı mı koymalıyım?
Alors je devrait faire de mon Hôtel du Rêve un hôtel lambda parmi tant d'autres?
Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi
Rouge, orange, jaune, vert, bleu
Birkaç turuncu jelatin istiyorum.
J'ai besoin de filtres orange.
Turuncu.
Orange.
Yani, turuncu bir taksi.
Un taxi orange.
Ne demek "turuncu"?
Quoi, "orange"?
Turuncu da pek yakışmış.
Orange. Bonne couleur pour toi.
Rengi de turuncu.
Et puis c'était orange.
Bir turuncu senin için ve biri de benim için.
- Un onange poun toi. Un orange poun moi.
"Kusursuz bir turuncu ateşti."
"Les derniers rayons du soleil couchant."
"turuncu ateşti."
"du soleil couchant."
Kırmızı, turuncu, sarı ve yeşil nerede yaşayabileceğini gösteriyor. - Doğru.
Les zones en rouge, orange, jaune et vert devraient être où il habite.
- Turuncu Şanslı şekil
- Orange ] [ Icône chance
Sarı oda Yeşil, turuncu
Jaune pourpre Vert orange
Kocaman, turuncu bir büyü yaptık.
On a fait un gros sort orange.
Evine geldim. Ama oraya vardığımda turuncu bir duman bana çarptı.
Alors je suis allée chez vous, mais un nuage m'a percutée.
İnanamıyorum! Turuncu hapishane tulumunu giyince inanırsın.
- Eh bien... ça viendra, quand vous serez entouré de jolis murs orangés.
Turuncu
Orange.
Felon turuncu tam olarak renk değildir.
L'orange de prison n'est pas vraiment ta couleur.
Galiba gizemli, turuncu bir ışık bizi kurtardı.
Je pense nous avons été sauvés par un truc flou orange et mystérieux.
Sentetik mi, doğal mı bilmiyorum ama kesinlikle iplik. Donanmada turuncu ne var?
Synthétique ou naturelle, c'est une fibre, en tout cas.
Pamuklu yelken bezi yedi numaralı turuncu boyayla boyanmış.
De la toile de coton. Teinture orange no 7.
- Yüzbaşı Schilz'in üniformasındaki turuncu kumaş iplikleriyle eşleştirdim.
- de la toile orange... - Des fibres sur l'uniforme de Schilz.
Gemiye gittiğimde koridorda çekilen turuncu bir posta çuvalı görmüştüm.
J'ai vu un sac à courrier orange qui était soulevé quand j'ai visité le vaisseau.
Koridorda çekilen turuncu posta çuvalı, patron.
Les sacs à courrier, patron.
O zaman düz beyaz olanını bul, çünkü turuncu giymem.
Alors trouve-le en noir, car je porte pas d'orange.
Turuncu mumları mı kahverengi mumları mı kullanmalıyım?
Je devrais utiliser des bougies oranges ou marrons?
Bu turuncu!
Celui-là est à l'orange!
Minik turuncu haplar sayesinde mide bulantısı gitti büyük ölçüde.
Vous paraissez en forme.
- Turuncu düğmeye basın.
Pousse sur le bouton orange.
Robert'la turuncu mumu ne çok sevdiklerini,..
Que disait-elle? Elle expliquait longuement combien Robert et elle adorent la bougie orange et qu'ils la garderont toujours précieusement.
Turuncu şey ne?
- C'est quoi ce truc orange?
Turuncu posta çuvalı. Süper!
Il était orange.
süpeer, turuncu!
Super, orange!