Twinkie tradutor Francês
97 parallel translation
Yaratık kekimi çaldı.
Une créature m'a piqué mon Twinkie.
1,000 yıllık bir Twinkie'yi deniyordum.
J'essaie d'avaler un biscuit millénaire.
Şekerleme ister misin, Cengizhan?
Tu veux un'Twinkie', Genghis Khan?
Şu Twinkie'yi ağzından çıkar da, bir kalem al.
- Powell. - Avale ton bonbon et prends un stylo.
Twinkie içerisine sarmalanmış bir gizem.
Il le cache bien, alors.
Arabada bir fındıklı kekim var.
J'ai un Twinkie dans l'auto.
Çocuk gofret çaldı!
Twinkie!
Önümüzdeki ay çıkacak yeni Twinkie'leri haber verecek.
Parlant de ça, l'autre jour... elle avait le nouveau Twinkie.
Twinkie!
Une barre de chocolat?
Ben hiç "Meg" demek istemedim zaten. "Twiki" koyalım dedim. Buck Rogers'taki robot.
Je voulais l'appeler Twinkie, pas Meg.
Aslına bakarsan evet. Twinkie kekleri
Eh bien oui, ce sont des "doigts de fée".
Antonia, Twinkie'leri getir lütfen.
Antonia, apportez-nous les "doigts de fée".
Twinkie bulamadığın zaman HoHo al.
Si tu n'avais pas trouvé de "doigts de fée", on se serait contentés de "choco-choco".
Twinkie'leri kendisi mi yapıyor? Dalga geçiyorsun.
Elle fait des "doigts de fée", tu plaisantes?
İçeri gelip tatlı yemek ister misin? Twinkie'ne hiç kavuşamadın. Hayır.
Viens à la maison prendre un dessert, tu n'as pas eu tes "doigts de fée".
Twinkie?
"Doigts de fée"?
- Bu Twinkie'nin kalanını ye.
- Finis ce Twinkie.
Twinkie de kahvaltı sayılır. # # [Rap Müzik]
- Un Twinkie c'est un p tit dèj. -
Twinkie'ye gelince...
Ce qui nous amène au bretzel.
Anlamıyorsun değil mi Twinkie?
Tu ne comprends pas, poulette?
Sonra da ona ilgi gösteriyormuş gibi görünüyorum... aksi takdirde bana Twinkie diyor.
Et je dois faire semblant de m'y intéresser sinon elle me traite de citron.
Twinkie--dışı sarı, içi beyaz.
De citron... Jaune dehors mais blanc dedans.
Bak, seni Twinkie orospusu, otumuzu camdan dışarı atan sensin, tamam mı?
Écoute, face de citron, c'est toi qui as balancé l'herbe par la fenêtre, ok?
Dikkat. Buraya taşındıgımız günden bir Twinkie.
Regarde, le biscuit datant de l'emménagement!
Kimse sana "yumuşak" dedi mi?
Est-ce que quelqu'un t'as déjà appellé "Twinkie"? ( gâteau de mousseline )
Ve sana garanti ederim kimse sana yumuşak diyemeyecek.
Et je te parie que personne ne t'appellera jamais "Twinkie".
Çünkü bizim hayatımız bir dondurma gibi.
Parce qu'on a pas la même vie qu'un "Twinkie".
Buraya gel! Kekimi ver!
Donne-moi mon Twinkie.
Koca Kıç gemisinin Kaptanı, Bay Kek.
Capitaine Twinkie du navire Gros-Cul!
- Bana kek verir misin?
- Tu peux me donner un Twinkie?
Adım Twinkie.
Je m'appelle Twinkie.
Bu akşam olmaz Twinkie.
Pas ce soir, Twinkie.
Bu olay üzerine sözlükler, "Ivır Zıvır Savunma" deyimini kazandı.
On appela ça la défense twinkie.
Bir Twinkie gibi....
Comme un Twinkie....
bir Twinkie gibi.
comme un Twinkie.
Twinkie istiyorum anne.
- Maman, je veux un éclair.
Alexandra, babam bana Twinkie kek verdi.
Alexandra, mon papa m'a donné des Twinkies!
Marge, şu uzun twinkie'lerden daha var mı?
Marge, on a encore tes Twinkies super long?
Domuz etli Twinkie.
Des Twinkies au porc.
"Twinkie'lerin bir ucunu kesin."
" Découpez chaque extrémité de vos Twinkies.
"Pişmiş sucukları Twinkie'lerin içine yerleştirin."
" Mettez une saucisse à l'intérieur.
"Twinkie'leri derin olmayan bir kaba koyup..."
" Placez-les dans un plat peu profond
"... Twinkie'leri on dakika kadar fırında ısıtın. "
" et faites cuire pendant 10 minutes ou jusqu'à ce qu'ils soient chauds.
Bir Twinkie tatmak isterim.
J'ai envie d'un Twinkie.
Nerede bu koduğumun Twinkie'leri?
Putain, où sont les Twinkies?
Bu Twinkie mevzusu burada kapanmaz.
J'en ai pas fini avec les Twinkies.
Zombi öldürmekten de çok kafaya taktığı şey Twinkie bulmaktı.
Après le zombicide, seuls les Twinkies l'obsédaient.
Twinkie ona yakın bir zamanı hatırlatıyordu. Hayatın normal, zıvanadan çıkmamış olduğu bir zamanı...
Ils lui rappelaient une époque pas si lointaine où la vie était simple et moins psychotique.
- Bana Twinkie ver Mike.
File-m'en un!
- Twinkie?
- "Doigts de fée"?
Kek.
Twinkie.