Tüfek tradutor Francês
2,096 parallel translation
Ben tüfek satmıyorum burada, Tütün işindeyim.
Je ne vends pas des armes, mais du tabac.
Bir tüfek.
Qu'est-ce qu'elle a acheté?
Çoğu tüfek için... ruhsat veya bekleme süresi yoktur.
On est au Texas. Pas besoin de permis et pas de délai pour la plupart des fusils.
Onları yanında taşıyor... Üzerilerine bir çuval geçirmişti. Sanki elinde bir tüfek tutuyor gibiydi.
Il se balade avec un sac dessus, et on dirait presque qu'il a un fusil dans la main.
Hadi seni gidi eski tüfek, Buster'ın penisinin üzerinden kokain çekmesine izin ver.
Alors, allez, vieux salaud... laisse Buster se faire une ligne sur ta trique.
Tüfek kullanmak dışında her konuda izci madalyalarım var.
J'ai des médailles du mérite scout dans chaque catégorie sauf le tir.
Alt tarafı bir havalı tüfek bu.
C'est pas un vrai.
Tüfek kimde?
Fais-le! Qui a le fusil?
Tüfek kimde?
Qui a le fusil?
Bir tanesi bile öfkeyle tüfek ateşlememiştir bile. Yine de hepsi İspanya Kralının lânet olası sakalını çektiklerini iddia eder.
Aucun d'entre eux n'a jamais tiré à l'arquebuse dans la fureur d'un combat, mais tous soutiennent avoir tiré la barbe du roi d'Espagne!
Tüfek ateşlemeyi öğreniyor.
Il apprend déjà à tirer à l'arquebuse.
Tam olarak nasıl olduğunu bilmese de tüfek ateşleyebiliyor.
Il arrive à tirer à l'arquebuse, mais il ne sait pas encore très bien la manier.
- Tüfek ayaklığı olmadan. Pekâlâ. Bir kere daha deneyelim.
Sans poser le canon sur une fourchette?
Ben ve bu tablo tablonun asıl sesi olan tüfek sesinin sorumlusu olarak siz beyefendileri itham ediyoruz.
Ce tableau et moi-même, messieurs, vous accusons d'être responsables du son le plus assourdissant de cette image... un tir d'arquebuse.
Çakmaklı tüfek o şekilde doldurulmaz bir kere beni tam bir embesil gibi göstermişsin!
Et ce n'est pas ainsi que l'on charge une arquebuse à rouet. Je passe pour qui?
Milis loncasını elinde tüfek tutmayı beceremeyen beceriksizler sürüsü olarak gösterdi.
Il a fait de notre compagnie une sombre clique de bons à rien maniant l'arquebuse comme le feraient des sodomites.
Ne desem, tüfek yüzüme patladığında ve barutu gözümden yalayarak çıkardığında oldu.
Eh bien, c'est arrivé quand... une arquebuse m'a explosé au visage et qu'elle a léché mon œil pour le nettoyer.
Tüfek doldurma, emir verme, davul çalma, koşup havlama.
Ils chargent des arquebuses, donnent des ordres, battent le tambour, courent et aboient.
Rembrandt'ın, Amsterdam'ın Milis Kuvvetleri adlı ünlü grup portresinin sadece hevesli askerlerin tüfek talimi için bir araya geldiği masum bir tablo olduğuna tüm dünyayı inandırmak için.
Il s'agissait de convaincre le monde que le célèbre portrait de groupe de Rembrandt figurant la milice d'Amsterdam n'était que la représentation innocente de militaires exubérants se rassemblant pour un exercice d'artillerie.
- Tanrıya şükür iyisiniz. - Neler oluyor? Tüfek sesi duydum.
- J'ai entendu un coup de feu.
Bıktım artık! Havalı tüfek alacağım! Kıçına mermileri sıkınca o zaman havlamak için gerçek bir sebebi olacak.
Je vais m'acheter un fusil à plombs et là, il saura pourquoi il aboie quand je lui trouerai le derrière!
Daha kötüsü de olabilirdi. Havalı tüfek isteyebilirdi mesela.
Un fusil à air comprimé serait pire.
Bu bir tüfek dostum.
C'est un fusil, mon ami.
Ok ve yayla mı? Bir çok insan, tüfek ve şahin gözleriyle bile... bir geyiği zor yakalar.
La plupart des gens ont du mal avec un fusil à lunette.
.22 kalibrelik bir tüfek.
Une carabine de calibre.22.
Pompalı tüfek kullanmayı biliyor musun.
Vous savez vous servir d'un fusil? Prenez-le.
Tüfek bende çünkü kullanmayı bilen tek kişi benim.
Si je l'ai, c'est que je suis le seul à savoir m'en servir.
Eski bir kısa menzilli, geniş ağızlı tüfek.
C'est une arme à feu ancienne avec un canon évasé.
Hedef makineli tüfek, 820 metre, rüzgâr.
Vise la mitraillette. À 875 m, trois quarts.
Ama o tüfek hemen kaldıramayacağın kadar uzun.
Ce fusil est un peu long à la détente.
Yaya olarak devriye gezerken, camda bir tüfek namlusu gördüğünü söylemiş. Bakmak için yukarıya çıkmış ve Swagger'ı vurmuş.
Il dit qu'il patrouillait à pied, qu'il a vu un fusil dépasser d'une fenêtre, qu'il est monté et qu'il a tiré sur Swagger.
M-3. 50'lik makineli tüfek de dahil, pek çok silahı taşır.
Il peut même soutenir une mitrailleuse de calibre 50.
Donnie'nin çocukken avlanmayı öğrendiği tüfek.
Donnie a appris, enfant, à chasser avec.
Güzel tüfek.
Un bon fusil.
Öbür tüfek nerede?
Où ils sont, les autres fusils?
- Doğru, tüfek olmaz, ona uygun değil.
Ouais vaut mieux pas. Pas de fusil pour lui.
Kamyonetimde bir tüfek olacak.
J'ai un fusil dans ma voiture.
Ama düşündüm de, senin tüfek işe yarayabilir.
Mais je crois qu'on pourrait se servir de votre fusil.
Çünkü merak ediyorum Bir pompalı tüfek kurşunu o dar poponda... nasıl görünür acaba.
- Parce que je me demandais à quoi tu ressemblerais avec une salve de plombs dans ton derrière insolent.
Ben mutfağa gidiyorum Jaime bize bir şey getirebilecek mi yemek yada pompalı tüfek..
Je vais en cuisine voir si Jaime peut nous préparer un truc à manger,
Bir Howitzer'la havalı tüfek kadar farklı.
Vraiment différentes. Comme, la différence entre un obusier et un pistolet à billes.
Tüfek mermisi.
C'est une balle de carabine.
Bu insanların eline tüfek verirsen hepsi birer asker olur. Ekmek!
Ces soldats sont nos ennemis!
Sanırım geçmiş araştırmamı yaptığında... Ulusal Tüfek Derneği üyeliğim çıkmadı.
Mon appartenance à la NRA n'est pas ressortie dans vos recherches.
Bir tabanca, bir tüfek ve birkaç tane de bıçak.
On a le révolver, le fusil, et plusieurs couteaux.
Ruger 1022 dürbünlü tüfek.
Fusil Ruger 1022 avec viseur.
Tüfek mi?
Fusil?
Tüfek dipçiği.
La crosse d'un fusil.
Söyledim ya. Kar maskesi, pompalı tüfek...
Je te l'ai dit, cagoule, fusil à pompe.
Tüfek ayaklığı olmadan nişan alan kişi merminin gidiş yönünü kontrol edemiyor. İşte gördünüz.
Et feu!
Tüfek bende.
J'ai mon fusil.