Tüyo tradutor Francês
628 parallel translation
Demek istediğim, içine bir his doğmadı birisinden bir tüyo falan almadı, ha?
A-t-iI eu une intuition ou quelqu'un lui a-t-iI donné un índice?
Besinci kosuda tüyo ister misiniz?
Vous voulez un bon tuyau?
Para olsa. Tüyo aldim. Sun-Up kazanacak.
J'ai un tuyau : "Sun-up" gagnant!
Yariºlara tüyo satarim. Sicak bir tüyo var, garanti.
Je vends des tuyaux...
Biliyorsan bana birkaç tüyo ver.
Tu t'étais bath... tu... tu m'indiquerais!
Sana bir tüyo vereceğim.
Je vais vous donner un bon tuyau.
Tüyo için sağ ol.
Merci, pour le tuyau.
Belmont yarışları için tüyo isterim.
Je voudrais le tiercé gagnant.
200 sterlin ödeyip onları başımdan savdım. Ama sonra, bu tüyo sayesinde....
Je voulais le rembourser et puis, j'ai eu ce tuyau...
Farr'ın memurları tüyo verdi. Sorgulamaya alacakmış seni.
J'ai appris que Farr allait te convoquer.
O zaman Amthor'un yöntemlerini bilen bir çete olmalı ya da ona yakın birinden tüyo alıyorlardı.
C'est quelqu'un qui connaissait les méthodes d'Amthor ou qui avait été affranchi.
Çevik kuvvet bir firari ya da bir dolandırıcılık hakkında tüyo alabilir.
A la volante, votre indic vous rencarde sur un tricard, sur un interdit de séjour...
Bilmenizi istiyorum ki telefonla her tüyo alındığında kim olduğunuza ya da kimi tanıdığınıza bakılmaksızın ofisine polis baskını düzenlenecek.
Chaque appel que nous aurons, il y aura une rafle. Qui que vous soyez.
Onlara tüyo veriyordum.
Je leur donnais des tuyaux.
Acil tüyo, lütfen!
Bon tuyau, je vous en prie.
Sıcak bir tüyo verelim. Az önce şeriften öğrendik.
on a un tuyau, on le tient du sheriff.
Bu sabah büro şefinden şifreli bir tüyo aldım.
On a reçu un tuyau du chef de service ce matin.
Tüyo almışlar.
On leur a donné le tuyau.
Charles, bu akşamki 2. köpek yarışı için bir tüyo aldım, ilgilenir misin?
J'ai un tuyau. Un lévrier dans la seconde.
Yarından sonrası için bana verebileceğin bir tüyo var mı?
Oui, mais en attendant, pour demain, il n'y aurait pas un petit quelque chose?
Sadece tüyo garantiyse telefon açarım.
Je vous téléphone si c'est un coup sûr, dans ce cas seulement.
Duke'ün antrenörü bana Suncup'ı tüyo vermişti.
Figure toi que ce jour là l'entraîneur du duc de Kent m'avait donné Suncap comme un coup sûr.
Bana bir tüyo sözün vardı. Öldüğünü düşünmeye başlamıştım.
Mais vous m'aviez promis un tuyau pour l'Omnium de Printemps et depuis ça, pas de nouvelle, je vous croyais mort!
Ve geldiğimizin farkındaydı. O hatun telefon açmış olmalı, adam tüyo almıştı çünkü.
La fille l'avait prévenu que nous arrivions...
İşte sana bir tüyo, Senpachi.
Voici un conseil, Senpachi.
Sana bir tüyo vereyim.
Approchez.
Onlara olacaklar hakkında tüyo verirsen dert ettiğin silahı hatırlıyor musun?
Mais si tu leur dis ce qui se passe, tu sais, ce revolver qui t'inquiète?
Mungar'ın işleri hakkında tüyo verdi sana ve onu dolandırdın.
II vous informait des parties de poker de Mungar et vous rafliez le butin.
Kimseye tüyo vermedin, değil mi?
Tu n'as donné de tuyau à personne?
Yüzbaşı bir tüyo aldı.
Quelqu'un a donné un tuyau au capitaine.
Ekselansları, anneniz tüyo alınabilecek biri değil.
Ta mère est particulièrement impénétrable, Excellence.
Bu sabah Alex Shipley diye birini aramam gerektiği konusunda bir tüyo aldım. Adam Tennessee Başsavcı asistanı.
Un type m'a envoyé sur un certain Shipley, adjoint du procureur du Tennessee.
Bizim FBI kaynağından bir tüyo aldım.
J'ai un tuyau de notre FBI.
Onlara tüyo veriyor.
Il est en train de faire des signes?
Sığırlarla borsasıyla ilgili bir tüyo olmasın?
Un tuyau sur le prix de la viande à la bourse?
Bay Fawlty'nin tüyo aldığı attan.
Sur le cheval sur lequel M. Fawlty a eu un tuyau.
- Nerden biliyorsun? - Biliyorum. Bu saçma bir tüyo değil.
C'est un tuyau de première.
Karen, sana bir tüyo vereyim.
Un conseil :
Tüyo ister misin?
Tu veux un indice?
Bir tüyo daha.
Encore un indice.
Tabii Sammy, hemen tüyo vereyim.
Je vais te faire un topo, Sam.
Size vereceğim bir tüyo var!
J'ai un tuyau pour vous...
Bu yüzden polise tüyo verme fikrini kafamıza soktu.
Il nous a mis cette idée en tête, le donner aux flics.
Tüyo doğruymuş.
C'était un bon tuyau.
Kendi kendime "Sana iyi tüyo veriyor." dedim.
J'ai pense : "Ma petite, tu es sur une bonne piste."
Federal Meclis doğu Almanlara tüyo verenleri geniş capta araştırıyor.
Si le gouvernement fédéral mène l'enquête, les Allemands se méfieront, alors on s'en occupe.
Berberde at yarışı için bir at hakkında tüyo aldım.
Chez le coiffeur, j'ai eu un tuyau sur un cheval.
Acil tüyo!
Bon tuyau.
Bir tüyo verseniz.
Dites-le!
Buraya gelin! ... Altıncı koşuya büyük tüyo var!
et comment et voilà, une grosse affaire dans la sixième?
Bu çok büyük bir tüyo.
cinquante dollars, Al?