Uyanık tradutor Francês
4,262 parallel translation
Uyanık kalmalıyım.
J'ai besoin de rester éveillé.
Uyanık kalmalıyım dedim!
J'ai besoin de rester vigilant!
Söylediklerimin hepsini Matmazel Cole'a anlat, böylece onun kızkardeşinin yaptığını sen de yapmayasın her zaman seni durduracak uyanık bir Poirot bulunmayabilir.
Dites à Mlle Cole tout ce que j'ai dit, que vous auriez fait ce que sa sœur a fait... si un Poirot vigilant ne vous avait arrêté.
Şimdi çok uyanık... çok uyanık
Il est temps d'être très...
Kadınların bu iş sırasında uyanık olması gerektiğini düşünmüyor. Mükemmel Dr. Norman.
Il ne croit pas que les femmes devraient être éveillées pour ça.
Gece boyunca uyanık kalma. Hayır, hemen geliyorum.
- Ne reste pas éveillé toute la nuit.
Rahatsız ettiysem özür dilerim ama abla uyanık olduğunu söyledi.
Pardon de te déranger, mais la dame a dit que tu étais réveillé.
Uyanık mısın?
T'es réveillé?
Uyanık mısın?
Es-tu réveillé?
Uyuyor muyum, uyanık mıyım?
- Rahul, que faites-vous?
- Evet, uyanık kalmam lazımdı.
- Oui, il fallait que je reste debout.
Uyanık mısın?
T'es réveillée?
Hey bebeğim, uyanık mısın?
Bébé, tu te réveille?
Uyanık olduğunu biliyorum Danny.
Je sais que tu es réveillé, Danny.
Uyku ile uyanık kalmak arasında tuhaf bir çizgi vardır.
Il y a un drôle d'état entre dormir et être éveillé.
Tamamen uykuya dalamayıp veya tam anlamıyla uyanık kalamadığımızdan dolayı etrafımızda neler döndüğünü anlamakta güçlüç çekeriz.
Et vu qu'on n'est ni totalement endormi et ni complètement réveillé, on a du mal à rendre sensé ce qui se passe autour de nous.
EMC'nin sentetik maddesi bitince uyanık bir kimyacı gerçek adrenal sıvıları kullanmanın bir yolunu bulmuş.
Quand EMC a commencé à manquer de produit synthétique, un chimiste audacieux a inventé une formule utilisant les fluides surrénaux.
Uyanık mısın? Hıhı.
Tu es réveillé?
Uyanık ol Guerrero.
Reste fort, Guerrero.
Kalkın ve uyanık durun.
Réveillez-vous... et restez éveillés.
- Başkan uyanık mı?
- POTUS est réveillé?
Dostum, üniversitede bu dalavereyi yaparken uyanık bile kalamamıştın.
Mec, tu ne pouvais même pas rester éveillé en faisant ce truc à l'université!
Uyanık mısın?
Hé, vous êtes éveillé?
- Hâlâ uyanık mı? - Hemen hemen.
- Elle est toujours réveillée?
Kızların ikisi kafaları kesilirken tamamen uyanıktı.
Deux des fillettes étaient tout à fait réveillées quand il leur a scié le cou.
Uyuyamayacaksam, burada uyanık kalmayı tercih ederim.
Si je n'arrive pas à dormir, autant passer une nuit blanche ici.
Uyanık kalmak ruha iyi gelir.
La vigilance. C'est bon pour l'âme.
Uyanık ol.
Sois prudente.
Bu bütün gece uyanıklık demek değil.
Ok c'est pas une nuit blanche
Bu bütün gece uyanık kalıp çalışma olmuyor, tamam mı?
C'est pas comme que bosse un mec toute la nuit ok?
Uyanık kal.
Frangin? t'endors pas.
Peki ya uyanık olduğunda?
Et quand tu es réveillée?
Uyanık olduğumda bu şekilde yaşayabileceğimi biliyorum.
Quand je suis réveillée je peux vivre avec moi-même
Hasta uyanıp bana karşı tanıklık etmeseydi bu daha büyük bir suç olurdu.
Le crime aurait été qu'il ne se réveille pas pour témoigner.
Kızlar, uyanın artık!
Les filles, il est temps de se lever!
Artık uyan bu rüyalardan...
"Maintenant, cesser de voir ces rêves."
Uyanır uyanmaz, bugün artık bakire kalmayacağımı hissettim.
Dès mon réveil, j'ai senti qu'aujourd'hui, je perdrais ma virginité.
Haydi, uyan artık!
- Réveille-toi!
Tanık olarak, Uyanış'a girişinin onayı silahsız olacak.
Devant témoins, l'initié consent à rejoindre le Réveil désarmé.
Her sabah uyanıyorum ve o sandalyenin üstüne çıkıyorum.
Tous les matins, je me réveille,
Uyanın kızlar ve oğlanlar.
Debout debout, garçons et filles.
24 saatten biraz daha fazla ömrü kalan Abraham Lincoln sabah yedide uyanır ve dört tane kısa mesaj yazar.
Avec moins de 24 heures à vivre,
Daha sonra, uyanık mı?
Enfin réveillé?
Uyanık olduğunu biliyorum.
Je sais que tu es réveillé.
Bazıları çığlık sesleriyle uyanınca Jordy kaçmış.
Certaines se sont levées en entendant les cris, et Jordy s'est sauvé.
Artık uyan milkha.
Maintenant réveillez-vous Milkha
Artık uyan Milkha
Maintenant, réveillez-vous, Milkha
Yeni bir yere gittiğim zaman, kafam karışık bir şekilde uyanırım ve paniğe kapıldığımda yapılacak en iyi şeyin dışarıya çıkıp yıldızlara bakmak ve nerede olduğumu anlamak olduğunu bilirim.
C'est juste, j'ai ce truc, quand je suis dans un nouvel endroit, je me réveille désorientée, et je sais que le mieux à faire quand je panique est de sortir et... de regarder les étoiles pour découvrir où je suis.
Uyan artık! Orada değiliz.
On n'est plus là-bas.
Biliyor musun, burda kaldığım iki gecedir çığlık atarak uyanıyosun?
Tu sais que les deux dernières nuits où j'ai dormi ici, tu t'es réveillée en hurlant?
Herkes uyanık olmalı!
Soyez vigilants.