Uyarı tradutor Francês
14,234 parallel translation
Yanında bir de uyarı vardı :
Accompagné de l'avertissement :
Seni uyarıyorum, silahım var.
Je vous préviens, je suis armé!
Sayın Yargıç, Chicago mahkemeleri hakkında uyarılmıştım,... ama meselenin en fazla kimin daha yüksek bağıracağı olduğunu bilmiyordum.
On m'avait avertie sur les tribunaux de Chicago, mais je ne pensais pas que ce serait à qui crie le plus fort.
Ve onu tehlike için uyarırım.
Pour le prévenir du danger.
Onlar da üstünde Toshoki ürünü taşıyan birine yaklaştıklarında bir uyarı alırlar.
Et ils recevront un signalement quand ils se rapprochent de quelqu'un avec un produit Toshoki.
Birinin biraz yakınında da uyarı alırsınız, tepesinde olmanız da gerekebilir.
Vous devrez vous placer assez proche des gens et peut-être même juste au dessus d'eux.
Şimdi, bir Toshoki cihazının elektromanyetik alanının yakınına girersek, şunun gibi bir görsel ve işitsel uyarı alacaksınız.
Maintenant, si on s'approche du champ magnetique d'un appareil Toshoki, vous aurez une réponse visuelle et auditive comme ça.
The Big Bang Theory, 9. Sezon, 11. Bölüm "Açılış Gecesi Uyarımı"
♪ The Big Bang Theory 9x11 ♪ The Opening Night Excitation Diffusé le 17 décembre 2015
Son uyarım!
- Maintenant! Dernier avertissement!
- Son uyarım!
Dernier avertissement!
20 uyarı yap. Ondan sonra daha iflah olmaz.
20 avertissements, puis c'est une cause perdue.
Sayın Yargıç, Illinois Asılsız İddialar Yasası uyarınca dava açmak istiyoruz.
M. le juge, ma cliente souhaite alors intenter un procès conformément à la loi de l'Illinois sur les fausses réclamations.
Acil tahliye uyarısı.
Alerte. Évacuation d'urgence.
Onları kanser hakkında uyarıyorum.
Je les informe sur les cancers.
Yanıp sönen bir "Baraj çökmesi" uyarısı görüyorum.
Je vois un signe de clignoter qui dit que "l'échec du barrage."
Acil uyarı sistemini kullanırlar.
Ils gèrent le système d'alerte d'urgence.
- Hiçbir uyarı var mıydı?
- On n'a rien anticipé?
Kimse uyarı aldı mı?
Quelqu'un a-t-il eu une mise en garde?
Komiser Yardımcısının ifadesine göre Şerif Manitowoc polisinin, suçlunun Allen olabileceği uyarısını dikkate almadı.
surveillé à 23 h. À 02h30. Le shérif a ignoré la suggestion d'Allen comme suspect pour les agressions sexuelles
A Şehri'ne ve komşu şehirlere tahliye uyarısı verin.
Donnez l'ordre d'évacuation aux villes avoisinantes!
- Beni uyarıyor musun şu anda?
Tu m'avertis là? Pas encore... baisse-toi!
Eğer 3 Kasım'da bu telefon numarasını arayan biri "Mesaj kutusu dolu" uyarısı alıyorsa, 372 numaralı delilde göremediğimiz bazı mesajların silinmiş olduğu sonucuna varabilir miyiz?
Alors, si quelqu'un obtenait un message le 3 novembre disant "boîte vocale pleine", en tentant d'appeler cette personne, cela indiquerait-il que certains messages ne figurant pas sur la pièce à conviction ont été effacés?
Eğer 3 Kasım'da arayan biri mesaj kutusunun dolu olduğuna dair bir uyarı aldıysa o zaman bu belgenin en üstünde yer alan mesajın alınmasından önce en az bir ya da birden fazla mesajın silinmiş olması gerek.
Si quelqu'un a entendu un message disant que la boîte était pleine, alors un ou plusieurs messages ont dû être effacés avant que le message en haut de la liste n'ait été reçu.
Eğer bir noktada o numarayı arayanlar'mesaj kutusu dolu'uyarısı alıyorduysa demek ki o mesaj kutusundaki bazı mesajlar gitmiş.
NOUVEAUX MESSAGES REÇUS Si les gens appelaient et trouvaient sa messagerie pleine, alors certains messages se trouvant sur la messagerie ont disparu.
Disiplin uyarısı.
Je vous mets un avertissement.
Belki uyarıları büyülerden önce koymalılar.
Il faudrait imprimer l'avertissement avant le sort.
Evet, o kitabın tamamını çalmalıydın çünkü uyarılar...
Vous auriez dû voler le livre au complet, car les avertissements...
Uyarılar, büyülerden sonra geliyor.
Ils sont imprimés après les sortilèges.
Uyarıyorum, kıvamı biraz gariptir.
Je dois t'avertir ça a un gout un peu étrange.
Seni uyarıyorum, uzak dur!
Je te préviens, reste là. Non, arrête.
Spoiler uyarısı...
Grosse révélation.
Ayrılın! Psikopat sürtük. Uyarı etiketiyle gelmeliydin.
- Pétasse Psycho, tu aurais du venir avec un panneau d'avertissement.
Merkeze uyarılara başlanmasını söyleyin.
Dites au central de lancer les avis.
Bergenlar hakkında bizi uyarıyorsun.
Avertissement sur les bergens.
Pizza falan. Sana uyar mı?
Tu préfère quoi?
- Dalga mı geçiyorsun? 3 aydır, bizi süt banyosuna koyacakları konusunda uyarıyorsun ama şimdi vazgeçmek mi istiyorsun?
Depuis trois mois, que je t'entends nous dire qu'ils nous forceraient à aller dans le bain de lait.
Bana uyar.
Ça me va.
Peki o zaman. Yukarıya çıksan ve orada kalsan ve bir daha bunun konusunu açmazsak, sana uyar mı? Evet, uyar.
C'est prendre en compte des choses si insignifiantes comme permettre à ton ami d'avoir un toit ou avoir un surnom et le transformer en gros problème émotionnel d'adolescente de 13 ans.
Cooper, Keen'i nasıl uyarıyor olabilir?
Comment Cooper aurait-il pu prévénir Keen?
Pardon, bana uyar.
Désolé, je suis bon.
Bana uyar.
Cela ressemble juste ma vitesse.
Bana uyar.
Cela me va.
Bana uyar.
C'est bon pour moi.
Bana uyar, tamam.
Ça me va.
- Tamam. - Bize uyar.
Pas de souci.
İstediğiniz buysa bana uyar.
Si c'est ce que vous voulez, ça me convient tout à fait
- Bana uyar. - Harika.
- Oh oui, ça me va très bien.
O yüzden benimle anlaşma yapacaksın, uyar mı?
C'est avec moi qu'il faudra traiter.
- Bana uyar.
Ça me va.
Sana uyar mı?
Tu prends ça cool?
Bana tabii ki uyar.
Je prends ça carrément cool.