Uygulanır tradutor Francês
119 parallel translation
- Burada hukuk uygulanır olmuş.
- Vous êtes bien mieux gardés qu'avant.
Vatandaşlıktan Çıkarma Yasası diye bir şey varsa savaşta uygulanır.
Le crime de haute trahison n'est reconnu... qu'en temps de guerre.
Doku uyumuna direnç gösteren antikorları yok etmek için yoğun röntgen ışınımı içeren bir yöntem uygulanır.
Une de nos méthodes consiste à détruire, au moyen de fortes radiations de rayons X, les anticorps qui font obstacle à l'hétéro-greffe.
- Katı uygulanır.
- Strictement appliquée.
Bilimsel ve yavaş olarak uygulanır.
Appliqué scientifiquement et lentement.
Böyle hastalıklarda sadece hızlı tedavi yöntemi uygulanır.
Une cure rapide est le seul traitement dans ce cas.
# Bu deney farenin üzerinde... #... arka arkaya 7 gün, her gün 10 dakika uygulanır. # Bu 7 günden sonra... #... sağlığı kusursuzdur.
Cet animal, qui subit cette expérience pendant... une dizaine de minutes par jour pendant 7 jours consécutifs, au bout de ces 7 jours va être en parfait état.
Prensiplerim insanoğluna da uygulanır.
Mes principes s'appliquent aussi aux êtres humains.
Burada... çeşitli tedaviler uygulanır da.
Il y a différents modes de traitement.
Hangi durumlarda Kızıl Kod uygulanır?
Pour quels motifs un Marine pourrait subir un Code rouge?
Baskı, kadının bebeğini yetimhaneye yerleştirmek isteyen devletin yetimhane yetkilileri tarafından uygulanır.
Dans l'Amérique moderne, on juge qu'une jeune femme est une mère indigne parce que son mari est en prison. Le pouvoir oppressif est représenté par ces dames de charité.
Sıkça öğretilir ve nadiren uygulanır.
C'est une règle du journalisme. Elle est souvent enseignée et rarement mise en pratique.
Bu kurallar titizlikle uygulanır.
Ce règlement est appliqué à la lettre.
Ama keyfi olarak uygulanır ve benim yetkimi baltalarsa gücüme gider.
Mais quand elle est arbitraire et qu'elle me sape, je le vis mal.
Ama keyfi olarak uygulanır ve benim yetkimi baltalarsa gücüme gider.
Plaie au bras. Vas-y quand tu auras fini.
Bazı şeyler cennette planlanıp, uygulanır.
Beaucoup de choses sont planifiées par les cieux.
Mucizeler avlusunda adalet çabuk uygulanır.
Ici, la justice est rapide, ma foi!
Yaşlılara hep indirim uygulanır sanırdım?
Les vieux n'ont pas de ristourne?
Bakirelerin kızlığını bozmak için de aynı prensip uygulanır.
Mëme principe que Ie dépuceIage.
Gemiyi açık denizde ele geçirdikleri için, ve denizler, ne İspanya, ne de Amerika'nın olduğu için antlaşma hükümleri nasıl uygulanır?
Puisqu'ils se sont emparés du navire loin sur l'océan, et puisque ni l'Espagne ni l'Amérique ne possède l'océan, pourquoi le traité s'applique-t-il?
- Kâfirlere uygulanır o.
- C'est pour les hérétiques.
Kanserse eğer, erbezin alınması kemoterapi ve ışın tedavisi uygulanır.
Si c'est un cancer, le traitement est l'ablation du testicule, plus chimiothérapie, sans doute des rayons aussi.
İç alan uçan top kuralı, birinci ve ikinci kale dolu, ya da birinci, ikinci ve üçüncü kale dolu olduğunda uygulanır. "
"La règle de la chandelle intérieure s'applique " lorsque la 1ère et la 2ème base sont occupées, "ou que les 1ère, 2ème et 3ème bases sont occupées..."
Sadece bir çocuk üzerinde nasıl uygulanır, bilmiyorum, ya da bu durumda bir jaffa üzerinde.
Je ne sais pas s'il est bon de traiter un enfant, ou même un Jaffa.
Çok kolay uygulanır ve size çok güzel görünen bir saç bırakır. - G.L.H. saç ürünleri pahalı değildir. - İlginç.
Son pouvoir reconstituant vous donne une chevelure magnifique... lntéressant...
740 Mars'ta birçok bulguda uygulanır.
Le 740s'appliqueà tout ce qu'on découvresur Mars.
Eğer doğru uygulanırsa süpürge gücü durdurulamazdır.
S'il est correctement exécuté... le coup de balai en force est imparable.
Doğru yapana kadar oynayacağız çünkü, eğer doğru uygulanırsa süpürge gücü durdurulamazdır!
Hé bien on va le refaire jusqu'à ce qu'on y arrive... parce que s'il est correctement exécuté... le coup de balai en force est imparable!
Tüm hizmet alışveriş yoluyla uygulanır.
Regarde Raj. Nous ne parlons pas pendant des mois à la fin.
O zaman mühimmat subayının tavsiyesini şef mühendis,....... riskin uygulanır düzeyde buluyor.
Alors, selon les recommandations de l'officier d'artillerie, l'ingénieur en chef estime que le risque est acceptable.
Rasgele atışlar özellikle burada İngiltere'de şok yaratıyor... sıkı silah kontrolleri silah sahiplerini kısıtlıyor... bu, toplumun küçük bir azınlık gurubuna ; genellikle çiftçilere uygulanır.
Ces attaques au hasard sont surtout choquantes en Angleterre... où le contrôle strict des armes limite la possession d'armes... à une petite minorité de la population, surtout des fermiers.
Hastaya hipotermik arest uygulanır.
Le patient est mis en arrêt hypothermique :
Böyle durumlarda genelde serklaj denen yöntem uygulanır.
En général, dans ce cas, on fait un cerclage.
Kraliyet İzin Yasası aşağıda yazıldığı şekilde uygulanır.
Une loi royale, qui, en des termes irrévocables, énonce ce qui suit :
hayvanlara oluktayken ayrıca vurulur, sataşılır, elektrik çubukları uygulanır, veya çeşitli şekilde isşkence edilir ki oluktan taşkın bir şekilde çıksınlar.
On les excite en les frappant, en les énervant, en utilisant des aiguillons électriques, entre autres, pour qu'ils paniquent et se ruent dans l'arène en bondissant.
Lupus'a normalde ilaç tedavisi uygulanır ama Keith'in hastalığı çok ilerlemiş.
Le lupus est habituellement traité par médicaments. Mais dans le cas de Keith, la maladie est trop avancée.
Herkes farklıdır, bu yüzden farklı tedaviler uygulanır.
Tout le monde est différent et est traité différemment.
Zimmete para geçirmede de aynı yöntem uygulanır.
Ce principe s'applique aux détournements de fonds.
Noktalar, mor ötesi ışıkta parlayan sıvı yapıştırıcıyla uygulanır.
On applique un liquide adhésif sur les points qui détecte les UV.
Peki bu insan hayatında nasıl uygulanır?
Comment ça s'applique à la nature humaine? Quelqu'un?
Teknik olarak 23.40 sadece Federal davalarda uygulanır.
Techniquement, le 23.40 est pour les affaires fédérales.
Bu da Moskova kuralları uygulanır demek.
On applique les règles de Moscou.
Dövme, sol başparmakla cilde şöyle sıkıca bastırılarak ve sonrasında boya maddesi uygulanıp şekil çizilerek yapılır.
Le tatouage est réalisé... en pressant fermement la peau avec le pouce, comme cela... il faut alors appliquer les couleurs et dessiner les motifs.
Zazen ; bağdaş kurarak dik bir şekilde oturma biçimidir. Zen sanatının uygulanışıdır.
Le zazen est la posture assise, les jambes croisées et le dos droit, des gens qui pratiquent le zen.
Renklerin daha da yatay uygulanışı, perspektif yoksunluğu yüzey alanındaki gerginlik ona ün kazandırır.
Elle pousse encore plus loin la mise à plat des zones colorées, l'absence de perspective, la tension entre l'espace et la surface.
yemeğin hepsini bitirmeme,... hücrede ekstra bir çift çorabı olma, hücreyi dağınık tutma,... yemek salonundan yemek kaçırma, ekmek kırıntısı dökme, kertenkele besleme gibi suçlara uygulanıyor.
Tout ça pour n'avoir pas fini son assiette... pour avoir trop de chaussettes, une cellule peu soignée... pour avoir fauché à manger au réfectoire. Des miettes pour son lézard.
" Dört yıl önce tıptaki kariyerime son verip, F.B.I. adına çalışmaya başladım çünkü bu ülkeye inanıyordum, çünkü yasaların uygulanıp, suçluların cezalandırılmasını ve masumların korunmasını istiyordum.
"Il y a quatre ans, j'ai abandonné ma carrière médicale pour devenir agent du FBI car je croyais en ce pays." "Je voulais en défendre les lois, punir les coupables et protéger les innocents."
Bir gece için normal bir gence aşırı baskı uygulanıyor. Taftaya korse iğneleme gibi. boş romantik hareketler.
La pression que cette seule nuit exerce sur l'adolescente moyenne pour qu'elle se montre romantique, mette un bouquet à son corsage et fasse l'amour à un gars dont elle oubliera le nom, pour finir en vomissant à l'arrière d'une limo.
Kaptan, priaxate tedavisi,....... en ağır hastalar için en azından rahatlatmak için uygulanıyor.
Un traitement au Priaxège, devrait calmer les symptômes. Du moins temporairement.
20 yıldır uygulanıyor.
On le pratique depuis vingt ans.
Ancak, cevapların nerede olduğunu bilmek isterseniz bilimsel yöntemlerin uygulanışındadır. İnsanı ve çevreyi de gözeterek.
Si vous voulez savoir où résident les solutions aux problèmes auxquels le monde est confronté, je puis vous dire que c'est dans l'application des méthodes de la science à des fins humanistes et environnementales.