Uykuya daldı tradutor Francês
445 parallel translation
Nöbet bittiğinde ağır ve derin bir uykuya daldılar.
Pénible et sombre est le sommeil des matelots.
- Sonunda uykuya daldı.
Elle s'est endormie
Evet, uykuya daldı.
Oui, il dort.
Doktorun yasakladığı tüm şeylerden yemiştim ve sonra şey, uzun lafın kısası şöyle diyeyim, farkına varmadan uykuya daldım.
Bref... je m'endormis sans m'en apercevoir.
Eğer tam olarak uykuya daldığın dakikayı, uyandığın dakikayı, ve arada uyandıysan ne kadar süre uyanık kaldığını söylersen tam olarak söyleyebilirim.
Si tu me disais exactement quand tu t'es endormie... et quand tu t'es réveillée... et aussi si tu t'es réveillée quelques fois entre temps... et pour combien de temps, je pourrais te dire exactement...
Bir kabus gördüm. Bir sürü uçuk şey. Uykuya daldım.
J'ai eu un cauchemar, à mon réveil, la pièce était pleine de fumée.
Sekiz kaşık dolusu, sonra da uykuya daldı.
Huit cuillerées. Elle dort.
Dokuz küçük kızılderili oğlan geç vakte kadar oturdu, biri aşırı uykuya daldı ve geriye sekiz kaldı.
"Neuf petits Indiens se couchèrent tard. " L'un ne se réveilla pas, il n'en resta que huit.
Odamda, o kahrolası gazlı ısıtıcının önünde uykuya daldım.
Je me suis endormi à côté de mon radiateur à gaz.
- Sonu basit olsa bile mi? Diyelim ki uykuya daldınız, ve ani bir duraksama oldu.
Par exemple, vous vous endormez et il se produit un arrêt soudain.
Uykuya daldım ve bir anlık uyandığımda pencereden baktım.
Je me suis endormi et à mon réveil, j'ai regardé par la fenêtre.
Karınları doyunca teşekkürü esirgeyerek uykuya daldılar.
Ils ont bien mangé, ils dormiront bien.
Yorgunluktan uykuya daldı.
Elle en a pour 3 jours dans le nez!
Durumu iyi, hemen uykuya daldı.
Il s'est rendormi.
Limonata beni de derin mi derin, harika bir uykuya daldırır mı, anne?
La limonade me fera-t-elle dormir d'un profond et merveilleux sommeil?
Gece biz uykuya daldıktan sonra onun yanına gitmesi benim için sürpriz olmaz.
Ça ne m'étonnerait pas qu'elle se glisse vers lui la nuit, quand nous serons tous endormis.
Sağa sola yalpalayarak, tıpış tıpış yürümeye çalışıyordun. Eve dönerken, uykuya daldın ve babamın seni taşıması gerekti.
Tu trottinais de-ci de-là, et sur le chemin du retour, tu t'es endormie.
Çarçabuk uykuya daldı ve çocukluğuna dönerek Afrika'yı hayal etti.
Il s'endormit vite, et il rêva de quand il était jeune en Afrique.
Birden uykuya daldığını sandım.
Je pensais que tu t'étais endormie.
Sen uykuya daldığında, şu tünelden geçip gitti.
Dès que vous vous êtes endormi, il est parti dans cette direction.
İki saniyeye kalmadan uykuya daldı.
Deux secondes après, il dormait.
Uykuya daldı.
Endormi.
Kötü bir rüya görüp uyandım fakat sonra yeniden uykuya daldım.
J'ai eu un cauchemar et je me suis réveillé, puis je me suis rendormi.
Bu sabah uyandım, Bernard beni izliyordu. Bir bardak süt almaya gittim ve içecek gibi yapıp uykuya daldım.
Ce matin, quand je me suis réveillée, Bernard était là à me regarder il m'a apporté un verre de lait et j'ai fait semblant de boire et de dormir.
Hepsi uykuya daldığında sana haber vereceğim,... tabii gerçekten uyumaya karar verirlerse.
Tu verras quand ils dormiront. S'ils se décident.
Uykuya daldı.
Il est tombé d'épuisement.
Uykuya daldı.
Il est endormi.
Bebek uykuya daldı.
Le bébé dort.
Tekrar ediyorum, bebek uykuya daldı.
Je répète, le bébé dort.
Bütün dünya uykuya daldı
Tout s'endort Et vient le calme
Sonu gelmeyen gezintilerimde, 10.000 kişi uykuya daldı.
Cette éternité à errer... 10 000 dorment où je suis passé.
Sadece derin bir uykuya daldı.
Elle s'est simplement endormie.
Gidin artık. Yeni uykuya daldı.
Allez, allez... il vient de s'endormir.
Güzelce yulaf lapasını yedi ve hemen uykuya daldı.
Elle a bien mangé sa bouillie et dort paisiblement.
Yorgunduk ve hemen uykuya daldık.
Epuisés, nous nous endormîmes bien vite.
Uykuya daldı.
Le voilà qui dort.
Daha başını koyar koymaz, hemen uykuya daldı.
Elle dormait comme un loir, c'était parfait.
Uykuya daldı.
Il s'est endormi.
Mesela bütün hazırlıklarımızın o derece gizli tutulması. Sonra, dört ay boyunca bu iş için çalışan Dr. Hunter, Kimball ve Kaminsky'yi melodramatik bir şekilde uykuya daldırmak.
Par exemple, la façon dont les préparatifs ont été gardés secrets... la note mélodramatique d'embarquer les docteurs Hunter, Kimball et Kaminsky déjà en hibernation après quatre mois d'entraînement à part.
Akabinde hemen uykuya daldı.
Il s'est endormi.
Onun için endişe etme. Uzun bir uykuya daldı.
Ne vous inquiétez pas pour lui, il fait un gros dodo.
Gelir gelmez uykuya daldın.
Tu t'es écroulé avant de me faire jouir.
Müziği... müziği kestiler... org... çünkü... müzisyen uykuya daldı... uy... uy... uykuya... daldı... uykuya... müzisyen...
Ils ont détraqué la musique... de l'orgue. Parce que... le musicien s'est endormi. Il...
- Hızlıca uykuya daldı.
Elle dort à poings fermés!
Daha yeni uykuya daldı.
Il dort.
- Sorun nedir? Uykuya mı daldın?
- Tu dormais?
Sadece dua ettiler, daldılar yine uykuya.
Mais ils ont dit leurs prières et se sont rendormis.
Bacaklarım uykuya daldı.
Si tu permets, je reste debout.
- Uykuya daldı.
Elle dort.
Uykuya mı daldın?
Tu t'es endormie?
Hemen daldı uykuya.
- Il dort lui.