Uzundu tradutor Francês
458 parallel translation
Gördüğüm şey hoşuma gitmedi, ben de askerden kaçtım. Lanet yok çok uzundu. İnternete bazı şeyler yükledim.
j'ai pas aimé là-bas alors j'ai déserté j'ai dû marcher une éternité posté certaines choses sur le web des choses que je voulais que les gens voient des secrets?
- O zamanlar saçım uzundu.
- Mes cheveux étaient longs.
Senin taşıyacağın zincir, bundan yedi Noel önce bunun kadar ağır, bunun kadar uzundu.
La vôtre était déjà aussi lourde et longue que celle-ci il y a sept ans.
- Ne demek istiyorsunuz? Mineola'ya yolculuk uzundu ve trenler arasında dinlenmeyi severim.
Je me reposerais bien avant de repartir.
Geldiğimiz yol daha uzundu, dinamit için daha emniyetli.
Nous avions pris un chemin plus long, pour protéger la dynamite.
Araç öyle uzundu ki, şoförle konuşmak için telefonu kaldırdığımda şehirler arası yazıyordu.
Tellement longue que pour téléphoner au chauffeur, j'appelais longue distance.
Önü açık ve uzundu.
Un front large et haut.
İlk başta mektupları uzundu ama hep ciddiydi. Ciddi mektuplar istemiyordum..... ama hiç mektup almamaya yeğdir.
Ses premières lettres étaient sérieuses... trop sérieuses... mais c'était mieux que rien.
Albuquerque'den buraya yol uzundu.
La route est longue, d'Albuquerque.
Saçım o zamanlar daha uzundu. Fark ettin mi?
J'avais les cheveux plus longs, vous avez remarqué?
Daha önce gelmek istedim ama yolum çok uzundu.
Je serais bien venu plus tôt, mais j'avais un long chemin à faire.
Saçların o zaman daha uzundu.
Et tes cheveux étaient longs.
Kolunu uzattı. Kolu mızrak kadar uzundu.
Il a étendu le bras, qui paraissait aussi long qu'une lance.
Kule gibi uzundu.
Grand comme une tour.
Küçük bir kız için fazla uzundu, ama gerçekten çok sevimliydi. Ben de öyle güzel, uzun, sevimli küçük bir kızım olsun isterdim.
Je voudrais bien avoir une jolie grande petite comme ça.
- Daha uzundu.
Il a ete plus long.
İstediğinden daha da uzundu.
Et vous avez attendu deux boutons de trop.
Biri uzundu, biri kısa ve birinin bacağı sakattı.
Il y avait un grand, un petit et un boiteux.
İsa'dan daha uzundu.
Plus grand que le Christ.
Girişten buraya yol çok uzundu.
Ça a été une longue marche.
Bir ara sakalım çok uzundu, uzatmak gerçekten büyük mesele.
- J'en avais une grande, mais ça demandait trop d'entretien.
- Uzundu, 1.80 boyunda falan.
- II était grand, environ 1, 80 m.
altı uzun ay... kadınsız bu süre çok uzundu onun için. çıkması için davet gönderdim..
sans femme il m'a envoyée chercher pour faire un mariage militaire.
- Uzundu.
- Elle était grande...
- Çok iyi, bayağı uzundu ama.
- Trop long.
- Bayağı uzundu. - Konuştukça konuştu, fark ettin mi?
C'était trop long.
Ne kadar uzundu?
Grand comment?
Kahverengi saçları vardı... ve uzundu farklı bir model.
Elle avait les cheveux châtain... elle était coiffée différemment, elle avait les cheveux longs.
Biraz uzundu.
Un peu long.
Çalışma saatleri beklediğimden uzundu ama seninle, Jimmy Olsen'le ve Bay White ile tanışmak bence fevkaladeydi.
Le temps m'a semblé un peu long mais... au total avec vous et Jimmy et monsieur White... C'était chic.
- Ne? - Boyu 2 metreden uzundu.
Mon boulot passe avant tout.
Çok uzundu.
- Très longue.
Ya öğleden sonraları iklim güzel değildi... ya da gün fazladan yarım saat uzundu ya da denizin rengi, pembenin yanlış tonundaydı.
soit que le climat n'allait pas tout à fait sur la fin de l'après-midi, soit que le jour fût d'une demi-heure trop long, soit que la mer fût exactement d'un rose qui n'allait pas.
Yemek sırası aşırı uzundu.
Il y avait la queue aux distributeurs
- Bu çok uzundu.
- Tous les quarts d'heure. - C'est trop long.
Annem... çok uzundu.
Ma mère est... très grande.
Ufak bir detay, ama şu an anımsadım ki Lord Farrow oldukça uzun boyluydu, genç Ploppy'den neredeyse 90 santim daha uzundu.
C'est juste un détail, mais je me souviens que Lord Farrow était beaucoup plus grand, un bon mètre au moins de plus que le jeune Ploppy.
Onunki kadar değil, ve aslında, sizden bile uzundu Lordum.
- J'ai une voix de basse. - Pas assez. Et en réalité... il était encore plus grand que vous.
Bunun kuyruğu çok uzundu.
Sacrée queue!
1910 yılının meşeleri artık 10 yaşındaydılar ve boyları her ikimizden de uzundu.
Les chênes de 1910 avaient alors dix ans et étaient plus hauts que moi et que lui. Le spectacle était impressionnant. J'étais littéralement privé de paroles!
Bilmiyorum ama çok uzundu.
Je ne sais pas, mais il était impressionnant.
Tanrıların yetişkin bir fili yapışı insan ömründen daha uzundu, ve bu kadarının ölmüş olduğunu görmek onları korkuttu.
II y avait beaucoup de défenses. Les dieux mettent très longtemps... à fabriquer un éléphant. La mort de tant d'entre eux était horrible.
Sudanlı bir herifinki, kırk santim uzundu.
Un type au Soudan en avait un de 45 centimètres.
"Fazla uzundu, sıkıcıydı" diyorlar. Balolar her zaman uzun sürer, ama asla sıkıcı değildi.
Bon, les bals ont toujours eté trop longs mais jamais ennuyeux.
- Biraz uzundu.
- Un peu long.
Onun da burnu aynı seninki gibi uzundu.
Il avait un long nez aussi, comme le tien.
Şüphelendiğim gibi sol taraftaki sağdakinden üç milimetre uzundu.
Comme je le pensais, celui de gauche était plus long de 3 mm.
Evet, saçı uzundu.
Oui, il avait des cheveux longs.
Çincesi çok daha uzundu. Yoksa evimiz gürültülü olur.
"... ou notre maison sera bruyante ".
- Daha uzundu.
- Plus.
Evet, saçı uzundu.
Il avait les cheveux longs.