English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ U ] / Uçucu

Uçucu tradutor Francês

91 parallel translation
Hayat zaten uçucu bir nefes. Hadi seni götüreyim.
Ma chère, la vie est un clin d'œil fugace.
Pamuk kadar hafif, bir yaz havası kadar uçucu ve bir anda, kar kadar pırıltılıdır.
"aussi légère qu'un duvet de chardon, " aussi impalpable qu'une brise d'été, et soudain scintillante " comme un flocon.
Bilinenin ötesinde, her zaman başka, uzak bir yerde, asla ele geçirilemeyen uçucu bir hayalet!
C'est une étrangère, toujours ailleurs. Un fantôme flottant et insaisissable!
Alkol, şekerlerin mayalanmasından yapılmış renksiz, uçucu bir sıvıdır. Ayrıca, belirli karbon tabanlı yaşam formları için keyif verici etkisinden bahseder.
Elle dit que l'alcool est un liquide incolore volatile formé à partir de la fermentation du sucre, et signale aussi ses effets envivrants sur certaines formes de vie à base de carbone.
Daha önce hiç bu kadar uçucu olmamıştı.
Ça n'a jamais été aussi volatile.
Şey, bilirsiniz Kontrol sürecinde uçucu kimyasallar kullanıyoruz, çok tehlikelidirler.
L'inspection qualitative utilise des produits chimiques explosifs.
Uçucu bir sıvı eklediğiniz de her yerde kullanılan bir bomba elde ederseniz.
Ajoutez un liquide volatile, et vous avez une bombe que vous pouvez avoir partout.
Trilithiumun ne kadar uçucu olduğunu biliyor musun?
C'est trop volatile!
Şirketimiz çelik, Petrol ürünleri ve uçucu kimyasallar üretiyor.
Nous produisons de l'acier, des produits pétroliers et chimiques.
Müsaadenle. Çok uçucu bir bileşiktir.
Excuse-moi, c'est dangereux.
Şimdi, potasyum Dünya'daki en uçucu alkali metal olabilir.
Le potassium est l'un des alcalis les plus volatils sur terre.
Süper uçucu.
Super canari!
Dünyevi, ama... uçucu. 1992 Dasani.
Dasani 92.
Kokusuz, renksiz, uçucu bir gaz. Sinir sistemini etkileyip, ishale ve yüzde tiklerin oluşmasına neden oluyor!
C'est un gaz mortel sans odeur, sans couleur, sans "liquide"... qui attaque le système nerveux et entraîne diarrhées... et tics faciaux.!
Bu bidonlarda herhangi bir uçucu madde var mı?
Du matériel précieux dans ces containers?
Bu şeyin 30 ° C üzerinde uçucu olduğunun farkında mısın?
Vous devrez le conserver à environ 30 ° C.
Diğeri de uçucu.
L'un est volatil.
Güvercin Valiant, Korkusuz Uçucu.
Pigeon vaillant. Pilote sans peur.
Evet. Uçucu ve yanıcı bir malzeme.
Un produit volatile, inflammable.
Masumiyet kadar uçucu olan yeni ve cesur bir girişime içiyorum.
Elles sont fugaces comme l'innocence, levons nos verres aux nouvelles aventures courageuses.
Beni duyuyor musun Al? İşte burnuna bir doz... uçucu toz!
Voilà, une dose de sels dans le nez!
Bir kutu dolusu uçucu öteberi ve yasadışı malzemelere el koydum.
J'ai confisqué des briquets, des substances illégales...
Bir kutu dolusu uçucu öteberi ve yasadışı malzemelere el koydum.
J'ai confisqué des briquets, des bidules et des substances illégales.
Adının bugünlerde unutulmuş olmasının nedeni hayatındaki tek hırsının, tarihin asla iz bırakmayan bir alanında kısıtlı olmasıydı kokuların uçucu krallığında!
Si son nom est tombé dans l'oubli aujourd'hui... c'est parce que son unique ambition se bornait à un domaine qui... ne laisse point de trace dans l'histoire. Le royaume évanescent des senteurs.
Kalıcı ama yine de uçucu bir esans gibi.
Une essence entêtante mais volatile.
bozuşma, böcek aktivitesi... çürümeden kaynaklanan, topraktaki uçucu yağ asidi sevieleri yaklaşık altı aydır gömülü olduğunu ön görüyor.
La décomposition, l'activité d'insectes... les niveaux d'acide gras volatils dans le sol dûs à la putréfaction... suggèrent qu'elle a été enterrée approximativement il y a six mois.
- O bir uçucu... - Izzie, haydi ama.
- C'est une annonce...
Uçucu organik bileşikleri yakalayıp imzalarını analiz ediyor.
Il capture et analyse les signatures - d'un composant organique volatile.
Bay Palmer, uçucu yağ asidinin kromatografik incelemesi bitti mi?
M. Palmer? Avez-vous terminé l'analyse chromatographique de ses acides gras volatiles?
Organik uçucu madde analizinde, bu yaramaz çocukla kısa süre önce ateş edildiği anlaşıldı.
Et l'analyse organiques volatiles est confirmée. Ce vilain garçon a fait feu récemment.
Ununseptium. Çok uçucu bir halojendir.
C'est de l'ununseptium, un gaz fortement volatile.
Görünüşe göre, o uçucu birşeyle iyice temizlenmiş, belki de alkol.
On a dû la nettoyer avec un produit qui s'est évaporé, de l'alcool peut-être.
Toksikolojiyi arayıp, uçucu ve sedatif hipnotikleri de araştırmalarını söylemeliyiz.
On devrait étendre l'analyse aux hypnotiques volatiles et sédatifs.
Uçucu maddelerle ilgili yapılan yeni bir kanun düzenlemesine göre yağ bazlı boyalar sadece izin verilen kişilerce kullanılabilir. Aynı kişi muhtemelen alçıpanı da kullanıyordur.
Suivant les nouvelles lois d'émissions de composés chimiques organiques, la peinture d'extérieur à base d'huile ne peut être vendue qu'à des entrepreneurs.
Henry kloroform için kapsamlı bir ilaç testi yanında... uçucu ve çözücü madde testlerini de yaptı.
Henry a fait un test complet pour le chloroforme, combiné avec une analyse Head Space pour les volatils et solvants.
Çünkü Caesofine uçucu bir gaz. Bu yüzden, nükleer saldırıyı durdurmak için seni kullanmak zorunda kaldılar.
La césafine est un gaz volatil, ils avaient besoin d'empêcher les frappes.
Zack, kendi yaptığı monomeri eklediğini sanıyordu ama gerçekte uçucu bir patlayıcıymış.
Zack pensait avoir ajouté le monomère qu'il avait fabriqué, mais c'était un explosif volatil.
5 C-vektör uçucu mikrobunu taşıyor.
Elle porte un virus en suspension de type 5 C-vecteur.
Kurutarak dondurucu. Bu Şarbon'u kurutarak ölümcül uçucu bir hale getirir.
Il transforme l'anthrax en vapeur mortelle.
Bak, içinde patlamaya hazır, uçucu bileşiklerden olabilir.
Y a peut-être des composés volatiles autour, vous savez?
Scab.. uçucu madde mi kullanıyorsun?
Skab, tu sniffes de l'essence?
Kanda uçucu madde varsa ısıyla buharlaşıp gaz hâlini alır.
S'il reste des traces dans le sang, la chaleur les vaporisera
Gazyağı ve kömür tozu uçucu bir karışım oluşturur ve millet bu patlamayı on iki kilometre öteden hissetti.
Le kérosène et la poussière de charbon sont un mélange volatil... et on a ressenti l'explosion à des kilomètres.
Bu son derece uçucu olan kara madde birazcık da mısır.
C'est de la matière noire très volatile. Et du maïs.
Fakat birşey kesindi. Trioxi nin deneysel kullanımda bile çok tehlikeli ve ucucu bir gaz olduğu dikkate alınmıştı.
Mais une chose est sûre, Le Trioxin fut rapidement considéré trop dangereux et versatile, même pour les expérimentations.
Uçucu mürekkep. Darılmamışsın umarım.
- Sans rancune?
Uçuçu sana doğru atacağım!
je vais te passer le Hoverboard!
Sadece sıvı formunda uçucu.
Ca n'est volatile que sous sa forme liquide.
Uçucu organik bileşenler ile test ettim.
Je l'ai testée pour les éléments organique volatils.
İyi haberse, skandiyum uçucu bir maddedir.
Mais le scandium est volatile,
Uçucu-taban ilişkisi.
Voltigeuse-base.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]