Uçundan tradutor Francês
1,358 parallel translation
Ucundan bana da bulaşmıştır.
Tes méthodes ont dû déteindre sur moi.
Ucundan birazcık bakamaz mıyım?
Je peux pas y jeter un petit coup d'œil?
- Ucundan göstermediğin sürece.
- Tant qu'on ne voit pas les bretelles.
- Ucundan geçirmeyi öneririm.
Je suggère la moyenne. Quoi d'autre?
Superman beni şehrin öbür ucundan fırlattı. Acısını senden çıkaracağım.
Superman m'a jeté de l'autre côté de la ville, alors je vais me défouler sur toi.
Delinin tekinin kocanızın ofisine gireceği ve kocanızın aniden öleceği aklınızın ucundan geçmiyor.
C'est que... On ne peut pas s'imaginer... qu'un fou va entrer dans le bureau de votre mari et que la seconde d'après, il sera mort.
Hadi Kelso, tut kanepenin ucundan.
Attrape ce canapé.
Ucundan bir baksan mi?
Tu ne regardes pas?
Evrenin öbür ucundan beni koruduğunu mu?
Que tu protègerais mes arrières du fin fond de l'univers?
Ve şeyinin ucundan deldirip kafatası ve kemikler geçirdiğinden... bana bahsetme nezaketine bile sahip değil.
Je suis sa putain de femme. Et il n'a même pas eu la courtoisie de me dire qu'il avait une tête de mort en piercing au bout de son...
Tabii. Fraziers Bottom Diner'da yemek için ülkenin diğer ucundan geldin.
C'est sûr, traverser les USA pour venir au bar de Fraziers Bottom.
Lalowe bir ara yine gelip, ucundan azıcık almanı isteyebilir.
Faudra que je revienne pour un petit coup.
- Ucundan almak mı?
- Petit coup?
- ÜIkenin bir ucundan diğerine.
- Transcontinental.
En sonunda B ucundan çıkarken tek bir sayı kadar ileri ve geri hareket etmiştir.
Et s'il sort à B, il a fait le trajet un nombre impair de fois.
B ucundan girer. B ucundan çıkar.
Il entre à B et sort à B.
Ama eğer akıllı olsaydı... Geriye takla atmadan önce B ucundan girip A ucundan çıkabilirdi.
Mais si c'était intelligent, ça pourrait ressortir à A, avant de basculer à B.
Bir sabah erkenden gecenin sihirli karanlığı kaybolurken onun yastığından - tepenin ucundan, güneş yükseldi ve... ovayı aşk mevsimiyle örtülü gördü hatıraların içerisinden geçmişi hatırlatan sayısız çiçek yetişti.
Un matin, Dissipant le voile sombre de la nuit, le soleil se leva de son oreiller montagneux, et vit... la vallée du coeur baignée par la saison de l'amour. Sur les branches de la mémoire... d'innombrables fleurs du passé parfument l'air.
İtina edilen, gittiği her yere eşlik edilen bireyler. Buna rağmen, bu yoğun sisin altında onları ailelerin burunları ucundan almayı başarıyor.
on prends soin d'elles, chaperonnées où qu'elles aillent... et pourtant sous le couvert du brouillard il les a prises sous le nez de leurs familles.
Burnumuzun ucundan. - Leydi Roberta değil sanırım.
juste sous notre nez... est ce lady Roberta?
Aklınızın ucundan bile geçmediğine eminim.
Vous ne comprendrez jamais ça.
Aklımın ucundan bile geçirmem bunu, Mavi.
Oh, je me le permettrais pas, mon bleuet! Mais quand-même!
Ucundan döndüğün terfin için tebrik ederim.
Hé, hé, Nick, félicitations pour ta presque promotion.
Ucundan tutabileceğimiz hiçbir şey yok. Olay yerindeki kanın DNA sonuçlarından ne haber?
Et le sang trouvé sur la scène du crime? On attend les résultats ADN.
Grace bunun zararlı olacağını aklının ucundan geçirmedi.
Grace n'a jamais imaginé que ça pourrait être néfaste.
Çıkması imkânsız olan her mahkûm tünelden kaçma hayali kurar ama Hank'in tünel kazacağı aklımın ucundan geçmezdi.
Tous les 36 du mois, il y en avait un qui décidait de se faire la malle... mais je ne croyais pas Hank capable de creuser.
Açıkça konuşarak beni tahrik etmeyi aklının ucundan bile geçirme.
N'essaie pas de te rattraper en disant des cochonneries.
- Bir ucundan tutarsın, Danny.
Il faut satisfaire ces faiblesses, Danny.
Buna serbest flep nakli deniyor. Ayak parmağınızın ucundan alıp... klitorel bölgeye ekleyeceğiz.
- Il existe une procédure expérimentale, on appelle ça un "freeflap transfer", on sectionne le bout d'un de vos orteils et on le greffe à la place du clitoris.
Christina ve Madonna'nınki gibi ucundan mıydı? Yoksa Britney ve Madonna'nınki gibi ateşli bir öpücük müydü? Yoksa Al ve Tipper Gore'unki gibi dudaklarınız birbirine mi kilitlendi?
C'était comme un bisou à la Christina et Madonna, un baiser à la Madonna et Britney, ou bien la totale style un baiser crade à la Al et Tipper?
Keşke ben de bir ucundan tutabilseydim.
J'aimerai juste pouvoir faire ma part.
Sana rüşvet vereceği aklımın ucundan geçmezdi.
Je n'ai seulement jamais pensé qu'il te corromprait.
Aklımın ucundan bile geçmedi.
Non, je m'en voudrais de te faire ça.
Bu arada kuzenin Tina'nın, masamızda oturacağı gibi bir fikir aklının ucundan bile geçmesin.
Au fait, n'espère pas une seconde que "ta cousine" Tina pourra s'asseoir à notre table.
"Dirsek ucundan" başlamalıydım.
Je savais que j'aurais dû faire l'os rigolo.
Arthur'dan işin ucundan tutmasını isteyebiliriz sanırım. Odada bizden biri olduğu sürece kimyasal madde sürme işlemini yapabilir.
Je devrais pouvoir donner un peu de surplus à Arthur, il peut embaumer à condition que l'un de nous soit dans la pièce.
Öyle bir şey aklımın ucundan bile geçmedi!
L'idée ne m'a jamais traversée l'esprit!
Bu adamlar eyaletin bir ucundan yalaya yalaya ve yardıra yardıra buraya geldiler ve şu anda zaman sınırında ülke çapında dikkatleri çekmeye çalışıyorlar.
Ces hommes se sont apparemment sucés et baisés à travers tout l'état, et se trouvent maintenant sur le site de la frontière temporelle afin d'essayer de capter l'attention de la Nation.
Sınıfın diğer ucundan söylenenleri de duyabiliyorum!
Et entend au fond de la classe!
Ucundan bir parça da yetmez, tamamını isterim.
Et avec la chantilly, la sauce et tout.
Ülkenin bir ucundan, yerkürenin etrafından Güvercinler, özgürlük savaşı için havalanıyor.
Partout les pigeons se battent pour la liberté.
Şimdi bir çikolatayı, odanın bir ucundan öbür ucuna televizyon üzerinden göndereceğim.
Je vais envoyer une tablette de chocolat d'un bout de la pièce à l'autre, à travers la télévision.
Çocuklar, Katil Melekler bir ucundan diğerine tüm Amerika'yı kasıp kavuracak!
Croyez-moi, les gars, les Exterminating Angels vont faire un carton d'un bout à l'autre de l'Amérique.
Hem de dünyanın öbür ucundan... bana telefon ediyorsun.
Et tu m'appelles de l'autre bout du monde.
Bir odanın öbür ucundan kalkıp durduk yere bir ilişki başlatmak için... gereken cesaretin farkındayım.
Il faut du courage pour traverser une pièce et créer un contact à partir de rien.
Böyle bir şeyi ucundan bucağından da olsa yaşamadım hiç.
Je n'ai jamais rien vécu de la sorte.
Durumu anlamak çok zordur ve bütün zaman boyunca sadece merak edersin, "Kendimizi fazla kaptırıp yanlış kararlar alacak mıyız?" Ve belki de "Azıcık ucundan" oyununu oynarız.
Tout en se demandant si on risque pas de s'emballer. Ou alors, jouer à touche pipi, histoire de voir.
Eski dostunun atını dünyanın ucundan aşağı sürdüğünü mü sandın?
T'as cru que ton cow-boy avait quitté cette terre?
Affedersin, şu ucundan kaldırmaya yardım edebilir misin, lütfen?
Excusez-moi, pourriez-vous m'aider à tenir ce bout?
Ben zaten dünyanın bir ucundan geldim.
Je viens du bout du monde.
- Aşağı kıtadanım. Dünyanın diğer ucundan.
De l'autre côté du monde.