English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ V ] / Vague

Vague tradutor Francês

3,083 parallel translation
Program dayansa bile dayanacağının da garantisi yok ya ilk dalga sayıca çok azaldı.
Même si le programme tient le coup, ce qu'on ignore, la première vague est peu nombreuse.
Kafam biraz tuhaf.
La tête un peu dans le vague.
Ve bütün zamanını Tommy'nin marketinin arkasındaki bu boş arazide top oynayarak geçiriyormuş.
Et il a passé... tout son temps à jouer au base-ball sur ce terrain vague derrière Tommy's Market.
Polis, Steve Jenks'i marketin yanındaki boş arazide -bunu sana niye açıklıyorum ki?
La police a ramassé Steve Jenks sur un terrain vague.
Peki, Monroe, şu an gayet muallakta.
Monroe, elle devient vague.
Dürüst olmam gerekirse hâlâ bir parça...
Mais si je dois être vraiment franc, je trouve que... Je trouve que le profil de la revue est peut-être un peu vague.
Direk olarak söylemedi.
Il l'a pas dit directement, il est resté vague.
Sonraki dalga ne zaman gelir?
Combien de temps avant la prochaine vague?
Bak, plan sadece üç sayfa uzunluğunda, tamamen anlaşılır.
Écoutez, le plan fait trois pages, il est très vague.
"Lidice katliamı, dünya çapında bir dayanışma dalgasına neden olmuştur."
La destruction de Lidice a suscité une grande vague de solidarité.
Evet, boktan boş bir arazi de olmamalı.
Pas un terrain vague.
"Arkadaş Canlısı" Biraz anlaşılmaz.
Euh, "personnalité sympathique" est un peu trop vague.
Ayrıntısız bir benzerlik?
Une vague ressemblance?
Psikoz bataklığında debelenmeyi bitirelim de bir.
Dès qu'on en aura terminé avec cette vague de psychose.
Altıncı cadde ile Kittridge arasında boş bir arsa var.
Il ya un terrain vague sur la 6eme et Kittridge.
Serbest Piyasa / Kapitalist / Parasal Piyasa Sistemi - artık her ne demek isterseniz - çarpık bir teşvik sistemi ile ortaya çıkan dalgaların hüküm sürmesi ve gelişigüzel, kabaca, eşit olmayan bir yararlanma metodu ve bunların dağıtılması dışında hiçbir şey yapmadı.
Le marché-libre / capitaliste / système monétaire marchand - peu importe comment vous l'appelez - n'a fait rien de plus que surfer sur la vague de ces avènements, avec un système d'incitation biaisé et une hasardeuse méthode grossièrement inégale de l'utilisation et de la distribution de ses fruits.
Benzerlik çok fazla değil ama belki bir şeyler canlandırabilir.
La ressemblance est vague, mais ça peut aider à susciter un souvenir.
Heyecanın bir dalga gibi yaklaştığını hissediyorum.
Je sens l'extase approcher, telle une vague.
Adi olduğunu biliyordum ama arkadan bıçaklayan bir hurdalık itinden başka bir şey değilmişsin.
J'ai toujours su que tu étais faible, mais tu n'es rien de plus qu'un sale chien qui te poignarde dans le dos dans un terrain vague
Bugün pek bir suç vakası olacak gibi durmuyor.
On n'attend aucune vague de crime.
Sadece kendi haline bırak.
Surfe sur ces vague, laisse lui juste de l'espace
O geceden beri, her ne olduysa çok farklı biri oldun.
Tu as été vague sur cette nuit sur ce qui s'est passé.
- Tamam, git kendine bir dalga seç birader.
Va te prendre une vague, mec.
Tsunami uyarı şamandıraları dalgayı Wake Adası'nın yüz mil kuzeydoğusunda fark etmiş.
D'après les bouées d'alerte, la vague est à 160 km au nord-est de Wake.
Dalga boyu, su basıncı, barometrik kayım. Hepsi dalganın büyüklüğü ve şiddeti gibi hesaplamalara etki ediyor ve karman çorman hâldeler.
Hauteur des vagues, pression, variations barométriques... tout ça affecte les calculs de taille et de magnitude de la vague.
Bir önceki veri setinde dalga bunun yaklaşık yarısı kadardı.
Selon les précédentes données, la vague est moins grande.
Ama üç katlı bina yüksekliğinde ve jet uçağı hızında bir dalgadan söz ediyoruz.
Mais on parle peut-être d'une vague haute comme 3 étages, avançant à la vitesse d'un avion.
Şamandıralar dalgayla ilgili bilgiyi kaydedip veriyi GOES 11 uydusuna gönderiyor.
Elles enregistrent l'information sur la vague, l'envoient à un satellite GOES-11.
Orası dalga yolunun hemen üzerinde.
C'est en plein sur la route de la vague.
Öldürücü gama ışınlarının ilk dalgası gezegenimize iki hafta sonra ulaşacak.
La première vague de rayons gamma létale atteindrons notre système solaire dans les deux prochaines semaines.
Genellikle ani soğuk ya da sıcak hava dönemlerinde.
Pendant un coup de froid ou une vague de chaleur.
Dalga, dalga, dalga!
La vague, la vague.
İlk deney grubunun işi bitti. Şimdi sıradaki grubu tedavi etmeye hazırlanabiliriz.
La première vague est finie, on va prendre un autre groupe.
Hani şu bir yaz ayında büyük bir dalgaya kapıldığımdan beri, 16 senedir okyanusta yüzmüyorum.
Comme la fois à l'océan cet été-là, quand la grosse vague m'a emportée et que j'ai mis 16 ans à retourner à la mer.
-... burada olmak istedin.
- dans une jolie vague de chagrin.
Baştan savma oldu sanki.
Ça m'a l'air vague.
Sanatın çok geniş bir tanımı bu Louise. Ayrıca "berbat" deme.
C'est une vague définition de l'art. Et ne dis pas "pourrie".
Belki bu biraz ucu belirsiz bırakılmış teklif olmuş.
Alors peut-être que c'était un peu trop vague.
Yeni bir akım, yeni serseri.
Il est nouvelle vague, "new punk".
Bir suç dalgasının içindeyiz!
On est au milieu d'une vague de crime.
Bu çok çok küçük bir ihtimal.
C'est très vague.
Bunun altını çizmek istiyorum. Bana, Bay Olson'ın ölümünün bir trendin ya da bir dalganın parçası olduğunu gösteren herhangi bir durum yoktur.
Je tiens à souligner que nous n'avons relevé aucune hausse dans nos statistiques laissant entendre que la mort de M. Olson s'inscrit dans une tendance, une vague, ou quel que soit le terme que vous choisirez d'employer.
- Dalga büyük müydü?
- La vague était grosse?
Karışık bir gündemleri oluyorlar.
- Des avocats de l'agence. Au mieux, ils ont un vague plan.
Yani tek yapacağın şey, oltayı taşa vurmamak.
Alors la seule chose que tu dois faire c'est ne fais pas de vague
Beni kaldırmanızı istiyorum. Elimde bir şapka olacak. Benimle dalga figürü yapacaksınız.
Vous allez me soulever, ça va vous paraître vague, je porterai un chapeau et Quincy devra le faire flotter.
Bu sefer "belirsiz" olarak mı gidiyorsun?
Tu y vas avec "Vague"?
Parti tabanında zaten başlamış olan harekete katılmanı söylüyorum.
Je veux que tu rejoignes la vague déjà en mouvement.
Başbakan sosyal yardımın malî kaynağı konusunu geçiştirip durdu.
Ta ministre a été vague sur le système de redistribution qui, d'ailleurs, a l'air pas mal.
"Sudan Daha Katı." Dağılmış aileleri birleştireceğim.
Ça s'appelle : "Plus fort que la vague". En prime time, je vais aider des familles à se retrouver.
Sudan Daha Katı programını sunacakmışsın diye duydum.
On m'a dit dans les couloirs de la rédaction que tu avais accepté ce "Plus fort que la vague".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]