Vaillant tradutor Francês
299 parallel translation
Bir sürü yemek. Bir de sake. Elbette, hemen.
Il n'a plus le moindre sou vaillant... il ne peut que l'entraîner dans la dèche.
Cesur şövalye Hubertus.
Vaillant chevalier Hubertus!
Şanlı şövalye, Dietlieb. Sen Novgorod'un prensi olmalısın.
Vaillant chevalier Ditlieb, je vous nomme prince de Novgorod.
Her adam, cesur bir savaş atına biniyor... ve guru'su için öldürmeye hazır.
Tous les hommes montent un cheval vaillant et sont prêts à tuer pour leur gourou.
- Kahramanlığınızdan, cesaretinizden dolayı size bu teklifi yapmaktan onur duyuyorum.
En compensation de votre héroi'sme, de votre courage intrépide et vaillant... j'ai l'honneur de vous offrir cette position. - Oh, merci.
Sana, arkadaşları tarafından Birleşik Devletler Süvarisi John Smith olarak bilinen Konfedere Devletler Ordusu Tugay Komutanı
Je recommande aussi à votre miséricorde l'âme de Rome Clay... ex-brigadier dans l'armée confédérée... que ses camarades connaissent... sous le nom de John Smith, de la Cavalerie des États-Unis... un vaillant soldat et un gentleman!
Brutus soyludur, akıllıdır, yiğittir, dürüsttür.
" Brutus est noble, sage, vaillant et intègre.
Efendin akıllı ve yiğit bir Romalıdır. Değerini küçümsemiş değilim hiç.
Ton maître est un sage et vaillant Romain, je le sais.
Ve sen, yiğit Casca.
Et mon vaillant Casca.
Hadi, kalk bakalım!
Levez-vous, le vaillant.
1943'de beriberiden ölmüş, Kings Own veya Queens Own ya da her neyse onun cesur üyesi ve şerefiyle ölen...
Vaillant membre du régiment de Sa Majesté ou un truc de ce genre... mort du béribéri en l'an de grâce 1 943... pour la plus grande gloire de...
Prens Valiant.
Le vaillant prince.
Ace intihar ettikten sonra, annesi ailesinin yanına gitti.
Elle a retrouvé sa famille là-bas après le suicide de son mari. On dit qu'elle n'a plus un sou vaillant.
- Onlar iyi bir mürettebat.
- C'est un vaillant équipage.
"Halifax'te gözüpek bir yüzbaşı varmış"
Il était un vaillant capitaine
Beş kuruşunuz yok. Onunla serveti yüzünden evlenmek istediğinizi düşünecek.
Vous n'avez pas un sou vaillant, elle croira que vous l'épousez pour sa fortune.
Tom, sen bu ülkedeki en yürekli adamlardan birisin.
Tu es le coq le plus vaillant du royaume.
Crane kolunu kaybetmeden önce tam bir erkek miydi?
Crane était vaillant avant de perdre son bras?
- Yüzbaşı nasıl? - Her zamanki kadar güçlü!
- Il est vaillant.
4 Yıldızlı General, Kongre Onur Madalyası sahibi... iki tane Olağanüstü Cesaret Madalyası sahibi, bir savaş kahramanı... barışın yiğit koruyucusu...
Un général à quatre étoiles... titulaire de la Médaille d'Honneur... un héros de guerre... Un vaillant défenseur de la paix!
Borazanın sesini duyur musun? Muharbeye hazırla, yooldaşlar.
Écoute l'appel du clairon aux armes, peuple vaillant, en marche!
# Zincirlenmiş yaşamak... #... aşağılanmaya ve alçaklığa boyun eğmektir. # Borazan sesine kulak verin.
Écoute l'appel du clairon aux armes, peuple vaillant, en marche!
Alayın yarısı öldü, ama cesur Başçavuş Joe Roberts yaşıyor.
La moitié d'un régiment décimé, mais pas le vaillant adjudant Joe Roberts.
Çaliskan serifimizin burada ne isi var?
Mais que fait notre vaillant shérif en ce lieu?
Kahraman kaptan ve doktor,... sağlığımız için uzayı aşıp buralara gelmişler.
Voici... Le vaillant capitaine et l'intrépide docteur ont traversé l'espace pour nous.
Çünkü tüm işi bu güçlü adam yapacak.
Ce grand type fort et vaillant va faire notre boulot!
- Küçük arabaya, cesur bir rakibe.
À la coccinelle, un vaillant adversaire.
Uslanmaz, iyimser, cesur ve nüktedan.
Plein d'entrain, optimiste. Vaillant et drôle.
Cesur kuzenim!
Ah, mon vaillant cousin!
Macduff oraya ulu kraldan yardım dilenmeye gitti Northumberland ve yiğit Seyward'daki adamları için. Onların yardımıyla, eskisi gibi soframıza et çıkarır geceleri rahat uyur, bıçakları şölenlerimizden uzak tutarız.
Macduff est allé demander l'aide du pieux roi... pour éveiller Northumberland et le vaillant Seyward... afin que par leur secours nos tables retrouvent appétit... et nos nuits sommeil.
Değerli Macduff, genç Seyward'la ilk saldırıyı yönetin.
Vaillant Macduff, tu mèneras l'assaut, avec Seyward.
İspanya Kraliyet Evi, yürekli asilzade, Don Fernando de Guzman tarafından temsil edilecek.
La Maison Royale sera représentée par le vaillant
Aranızda yardıma ihtiyacı olan varsa söylemeniz yeterli. Sağ kolum emrinizdedir.
Si l'un de vous a besoin d'assistance, il lui suffit de parler, et mon bras vaillant est à votre service.
Yiğit şövalye
Chevalier vaillant
Bu şehirde sizden başka kimseyi tanımıyorum. Ve hiç param yok. Cebimde kuruş bile yok.
Et je n'ai pas d'argent... pas un sou vaillant.
"'Yiğit ve kalbi temiz olanlar...
" Celui qui est vaillant et qui a le cœur pur
Ama Yüzbaşı Quin yiğit bir asker olarak biliniyor.
Le Capitaine Quin passe pour un vaillant soldat.
Kızıl canavarlar dağlara kaçtı. Ah! cesur kralım.
Et la bête rouge s'est enfuie dans la montagne, ô vaillant Roi!
Bu günü çok uzun zamandır hayal ediyordum ama bu kadar cesur, yiğit ve akıllısını beklemiyordum. Benim için yedi denizi aşıp gelen. Yanımda olabilmek için çölleri ve kanyonları dörtnala geçen.
Je rêve de ce jour depuis longtemps... mais je ne m'attendais pas à ce qu'un brave... et vaillant chevalier qui a traversé les sept mers pour moi... et galopé à travers les déserts et les canyons obscurs... vienne me rejoindre.
Bir kuruş paran yok.
Vous n'avez pas un sou vaillant.
İnsanlariçin...
Pour les Mortels, le vaillant
Yani ortaçağ aptalları gibi İspanyol paça pantolonlar giyip Prens Vailant saç modelimle etrafta dolaşıp "ciao" deme arzum falan yok.
- Je n'ai aucun désir... de ressembler à ces idiots d'un certain âge au pantalon pattes d'éléphant... avec une coupe de cheveux à la Prince Vaillant qui disent "Ciao."
Bak, Cesur Mavi ne yakalamış!
Voyez ce que Cœur Vaillant vous rapporte.
Majestelerinin Roma ordusunun kumandanını selamlayın, cesur ve asil Marcus İntikamus, Sparta'da, Giritlileri bozguna uğrattıktan sonra Roma'ya döndü.
Saluez le commandant des légions romaines de sa majesté, le noble et vaillant Marcus Vindictus, de retour à Rome après avoir remporté une grande victoire sur les Crétins de Sparte.
İnşa etmemiz gereken kiliseler okullar, manastırlar ve hastaneler vardı ama bizim bu iş için bir bakır kuruşumuz bile yoktu.
Il fallait bâtir églises, écoles, couvents et hôpitaux, et nous n'avions pas un sou vaillant.
Özellikle yapılı ve güçlü olan York Dükü Richard'a karşı.
Surtout Richard, Duc de York, qui devint un vaillant jeune homme.
Destansı hukuk savaşı boyunca... avukatı Charles Koslow ile sık sık biraraya gelirler.
Tout au cours de son vaillant combat légal... elle est souvent en compagnie de son avocat Charles Koslow.
Bize yardımcı olacak cesur bir kalp ve saf bir ruh bulmalıyız.
On doit trouver un héros... au coeur vaillant et à l'esprit pur.
Evet, biliyorum.
Il n'a pas un sou vaillant.
SOS 9999 44 Ave Edouard Vaillant'a gelebilir misiniz?
... S.O.S. 99-99? ...
TV düzgün çalışmıyor.
Est-ce que vous pouvez venir tout de suite, 44, avenue Édouard-Vaillant, s'il vous plaît? La télévision ne marche pas du tout...