Valve tradutor Francês
617 parallel translation
" Basınç supabı.
" Valve de pression.
Dalïsa geçtiginde supabï açarsïn, ve siser.
Au moment de la chute... on ouvre la valve, ce qui le gonfle.
Yeni bir vana icat edecek birini bulmalïyïz.
Il faudrait inventer un nouveau type de valve.
Bu vana aleti çalïstïrïrsa, yarïsa hazïrïz.
La valve s'insère comme ça, et nous y sommes.
İğne valfini getirdim.
J'ai amené la valve avec.
Bir adet basınç düşürücü valf 250 dolar.
Une valve principale de réduction... 250 dollars.
Dalma vanası açık.
Valve à induction ouverte.
Kalp kapakçığına girdiğimizde tam güç.
Énergie maximum dès qu'on entre dans la valve!
Yarımay kapakçık ( semilunar valf ) her an solumuzda belirebilir.
La valve semi-Iunaire devrait apparaître sur notre gauche.
- Vanalarda yok.
- Rien à la valve.
Şimdi, vana.
Bon, la valve.
- Vana.
- Valve.
Vana.
Valve.
Şimdi, ana buharı kesme vanası.
Valve d'arrêt de la vapeur.
- Ana buharı kesme vanası.
- Valve d'arrêt de la vapeur.
- Açık kalp ameliyatı ile plastik bir kapak takarak.
- En l'opérant à cœur ouvert pour insérer une valve en plastique.
Ana vanayı kapat.
Ferme la valve principale.
Vanayı bir kez daha deneyelim.
Essayons encore de fermer la valve.
Sol kapakçığın kanı geri püskürttüğünü duyabiliyorum.
J'entends la valve gauche qui renvoie du sang.
Bu tarz yetersizliklerde kapakçığın büyümesi gerekir.
Une insuffisance mitrale implique une grosseur de la valve.
Şişmemişler bile.
Aucune valve n'est distendue.
- Söyleyebildiğim kadarıyla, kalp kapakçıklarından biri görevini yapamıyor.
- D'après mes examens, notre suspect souffre d'un problème de valve cardiaque.
Bir nevi güvenlik supabı, sonsuzluğu yok olmaktan koruyor.
Une sorte de valve de sécurité qui empêche l'éternité de sauter.
Karşıt madde giriş valfında ayarsızlık var.
Déficit dans la valve d'entrée d'antimatière.
Valf de sıkışmıştı. Kapatamadım.
La valve était coincée, je ne pouvais la dévisser.
İngiliz anahtarıyla valfı kapatmaya çalıştım.
J'ai essayé de décoincer la valve avec ma clé.
Şimdi tatlı suyu şu çizgi boyunca bu kapağa kadar takip ediyoruz.
Maintenant, nous suivons l'eau fraîche le long de cette ligne jusqu'à la valve.
Dış kapak vanasını kapa.
Il faut fermer la valve extérieure.
Bir sübap ile içindeki çıkar.
On le fait sortir en appuyant sur cette valve.
Yukarıdaki kırmızı vanayı görüyor musunuz?
Vous voyez cette valve rouge, là-haut?
Sübabına, çivisine ya da her neyse dikkat edelim.
La valve, le clou ou ce qui a causé ça.
- Serseriler lastik patlatmayı havalı bir şey sanır...
Un voyou dégonfle un pneu... Le bouchon de la valve était bien serré.
12 numaralı havalandırma fanı, şaft 17B.
Valve d'arrivée d'air, numéro 12. Sas 17 B.
Valf nerede, Robbie?
Où est la valve, Robbie?
Devlet serseri, kayış tiz, dikit yasa, statü manevra oğlan enik küçük çocuk, bebek, yavru şerit, çatlak, hassas, cezalı yırtıcı, vahşi, öfkeli evcil bukolik, idilik arkadyen, pastoral otlak pastörizasyon sınırdışı, ayırma yok etme masturbasyon özlem, abartılı ruhsuz, donuk baba babalık, büyük baba babadan kalma, aile reisi himaye elektron, nötron, sigorta lamba, radyo lambası... çeşitli elektronik parçaların içine vakumlanarak yerleştirildiği camdan yapılmış bir tüptür.
Etat... plombier... fouet... balance... stalagmite... éternuement... statut... enclos... jeune homme... garçon... enfant... bambin... bébé... livide... contracté... craquelé... rapace... sauvage... agreste... alpestre... bucolique... idyllique... arcadien... pastoral... élevage... pasteurisation... déportation... séparation... exclusion... masturbation... libido... mamelles gonflées... languide... obscène... père... patriarche... parrain... patron... père éternel... saint patron... électron... nucléus... fusible... valves... La valve est constituée par une enveloppe de verre... à l'intérieur de laquelle est fait le vide... et sont placées les composantes essentielles d'une valve :
Aort kapakçığı değişimini yapmak istiyor musun?
Tu veux te préparer pour une valve aortique?
- Valfi çevirmek için telsizleri var.
- La valve est radiocommandée.
- Dur da yardım edeyim.
Où est la valve? - Là, laissez-moi vous aider.
- Emniyet vanasından olmalı.
- La valve de sécurité, sans doute.
Bu bir su kaçağı olmalı ama hangi vanadan olduğunu bilemiyoruz.
C'est peut-être une fuite d'eau. On ne sait pas quelle valve.
8 Numaralı boşaltma vanası otomatik olarak açıldı.
La valve de secours 8 s'est ouverte.
Vananın kapandığı an.
La valve de secours 14.
- Bir de sıkışmış vana var.
- Et une valve bloquée.
- Bir vana arızası.
- Une valve bloquée.
Bu vana arızası onları reaktörün su seviyesine yönlendiriyor.
Cette valve les confronte au niveau d'eau du réacteur.
47. İstasyondaki vana temiz.
O.K. Pour la valve de la station 47.
- Gerçekten sıkışık bir vanaydı.
- La valve était bloquée.
Platformun üstüne çıkacaksınız... ve ağırlığınız, sonunda kapağı açacak olan... bir su vanasını devreye sokacak.
En montant sur la plate-forme, votre poids actionnera une valve à eau qui ouvrira la trappe.
Vana açık.
Valve ouverte.
- Lastik patladı.
- Ou il a mal revissé... sa valve.
Sistem çalışıyor.
Malgré le relais, la valve, le système marche. Le système marche.