English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ V ] / Varmı

Varmı tradutor Francês

27,028 parallel translation
Hey, gerçekten güzel bir eviniz varmış.
C'est une belle maison que vous avez là.
Burada yazana göre 1084 yılından beri varmış. Büyük ihtimal öncesinde de Romalılara dayanıyor.
Apparemment, cela remonte à 1084 et va probablement aussi loin que les Romains.
Pekâlâ dördüncü seferde savaşan hepsi şövalye olan yedi Grimm varmış.
D'accord, il y avait sept Grimms, tous des chevaliers, des combattants dans la quatrième croisade.
Belki hiç duymadığımız başka emirler de varmış.
Peut-être qu'il y a d'autres commandements dont on ignore tout.
O bölgede ne varmış öğrenelim.
Trouvons ce qui se passe là-bas.
Bu işte benden de kötü olan birileri varmış.
Quelqu'un est pire que moi.
Neler varmış burada?
Qu'avons nous ici?
Normal bir işi, düzenli bir geliri varmış.
Un emploi et un salaire ordinaire.
Bunun Phoebe'yi bulmakla bir ilgisi varmış gibi davranma.
Ne prétends pas que c'est pour Phoebe.
Demek ki tanrılar varmış!
Oh, il y a un Dieu!
Bahsettiğim 20 okulun sonuncusundan az önce cevap aldım. Görünüşe göre Harvard'la aralarında çok daha fazla ortak yön varmış çünkü hiçbiri bizimle işlerinin olmasını istemiyor çünkü yöneticimiz berbat!
Je viens de l'entendre de la dernière des 20 écoles et il s'avère qu'ils ont plus en commun avec Harvard qu'on ne le pensait car aucune d'entre elles ne veut avoir à faire avec nous car notre direction craint.
M.E. otopsiyi tamamladı olay yerinde üç Vhen'li varmış.
Le légiste a fini les autopsies sur les trois Vehms trouvés sur place.
Takım elbisesinin ütüsünde sorun varmış.
Que ça déformait les poches de son costume.
Yüzlerce parmak izi varmış.
Ils ont ressorti des centaines d'empreintes dormantes.
Duyduğuma göre o grupta eski kız arkadaşı Gina Zanetakos da varmış.
Une équipe avec son ex-petite amie Gina Zanetakos.
Reddington'ın bu kuruluşun New York'ta olduğuna dair sağlam sebepleri varmış. Bakıyorum.
Reddington a des raisons de croire qu'il agit en dehors de New York.
Sadece East Village'de tek bir ilgi odağı olan sergisi varmış ve incelemeler pek hoş değil.
- Du moins était. De ce que je puis dire, il n'a fait qu'un seul spectacle, une galerie animé dans East Village, Et les critiques ne l'ont pas épargné.
Yani gerçekmiş. Gerçekten varmış. Evet.
Alors, il existe vraiment.
Burada bir hain mi varmış?
Un traitre, ici?
- Sandstorm'un NSA'de adamı varmış.
Sandstorm avait quelqu'un dans la NSA.
Yalnız kalmaya ihtiyacım varmış gibi geliyordu.
J'avais besoin d'un peu de solitude.
Turner'ın panik odası varmış.
Turner à une chambre de sécurité.
Buraya monte edilmiş büyük bir şey varmış.
Quelque chose d'énorme était boulonné ici.
Öyle bir anım mı varmış?
J'ai ce souvenir?
McGuire'nin nedenleri varmış gibi.
On dirait que McGuire avait un mobile.
Böyle bir şey mi varmış?
Est-ce que ça existe?
Northlake'in süre boyunca cesetlere erişme imkanı varmış.
Northlake a dû avoir accès aux corps.
Ronnie'nin davasının olduğu gün onun masumiyetini kanıtlayacak bir tanık varmış ama son anda geri çekilmiş.
( Reade ) il y avait un témoin dans le procès de l'original de Ronnie qui a réclamé il pourrait enlever Ronnie, mais a reculé la minute dernière.
Ama çok geç öğrendik ki Cade çoktan sana varmıştı bile.
Mais, comme nous l'avons appris trop tard, Cade y est arrivé en premier.
Ya FBI dosyalarına erişimi ya da Jane bize gelmeden önce onunla bağlantısı varmış.
Il a soit eu accès au dossier FBI de Jane soit accès à elle avant qu'elle soit venue à nous.
Kamyonda üç kişi varmış.
Donc il y avait trois hommes.
Görünüşe göre Milli Gelirler İdaresi ile sorunlarınız varmış.
On dirait que vous aviez des soucis avec le centre des impôts.
Jane'e o kamyonun logosunu kim yaptıysa çalıştığımız diğer tüm dövme olaylarında olduğu gibi içeriden çok net bilgisi varmış.
Celui qui a mis ce tatouage de logo sur Jane avait des connaissances très précises en interne, comme pour tous les autres tatouages sur lesquels on a travaillé.
Kurban ve katilin bir ilişkisi mi varmış?
La victime et le tueur avaient une liaison?
İlişkileri varmış.
Ils avaient une liaison.
Nina'nın söylediğine göre Sadie geçmişte erkeklerle ilişkisi varmış.
Nina a dit que Sadie avait eu des relations avec des hommes.
Lise aşkıyla mutlu bir evliliği varmış ve yerel ilkokulda ders veriyormuş.
Elle était heureuse en ménage à son amour de lycée et enseignait à l'école primaire du coin.
Artık dolap endüstrisindeki önemli isimlerden biri değil. Öyle bir şey de varmış ya.
Il ne fait pas parti des "grands" de l'industrie du placard, ce qui est apparemment très sérieux.
Bugün sahte tabancalı birkaç sahnen varmış.
Vous aviez quelques scènes avec l'arme factice.
Kardeş Jupiter'in, kardeş Frank'le bir sıkıntısı varmış.
Frère Jupiter est venu exposer un grief contre frère Frank.
- Ne? Okulun alkol kuralı mı varmış?
Pardon, la fac a un règlement sur l'alcool?
Bakalım zulanızda ne güzellikler varmış.
On va voir ce que vous avez de bon.
Ne varmış burada bakalım?
Qu'est-ce qu'on a là?
Zaten çok az bir şeyiniz varmış.
Faut dire que c'est pas Byzance.
Manyak bir yeriniz varmış burada Rick.
Ton patelin, c'est quelque chose.
Yemeği, malzemeleri ve cephanesi varmış.
Il a des vivres et des munitions.
Sanki psişik, ruhani bir bağımız varmış gibi.
Comme si on avait une connexion psychique, spirituelle.
Bak kim varmış burada.
Regardez qui arrive. Regardez qui c'est.
Güvenlik kamerası görüntülerine göre çoktan oraya varmış.
Il semble qu'il soit arrivé.
Neyim varmış ki?
Quoi?
Dahası da varmış.
C'est pas fini.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]