Varsayım tradutor Francês
1,411 parallel translation
Bu tür şeyler varsayımı ile birlikte gider, değil mi?
Ca va avec la supposition, n'est-ce pas?
Bu tür şeyler varsayımı ile birlikte gider.
Ca va avec la supposition.
Bir Vulcan varsayımı vardır :
Il y a un axiome Vulcain qui dit :
Bu onun baygın bir şekilde ele geçirilmediği varsayımı üzerine kurulu.
À moins qu'ils ne soient pris par surprise.
Bana nasıl bir iş teklif ettiğiniz konusunda bir varsayımım yok, fakat artık önemsemiyorum.
Je ne peux pas imaginer le genre de boulot que vous me proposez Monsieur, mais maintenant, cela ne me concerne plus.
Binlerce insanın hayatını o varsayıma dayanarak riske atacak mısın, çünkü ben atmam.
Êtes-vous disposés à risquer des milliers de vies en vous basant sur ces suppositions, parce que moi pas!
Varsayımımıza göre sürücü podlarından biri sebep oldu.
On suppose que ça vient d'un ou des deux propulseurs.
- Bir varsayımım var.
J'ai une nouvelle théorie... toute récente.
- Sadece varsayım.
- Hypothèse.
- Hala varsayım. Gerçeklere dayanmak şart.
- Ça reste des hypothèses, pas des faits.
Bu mantıklı bir varsayım, ama...
C'est une supposition bien fondée, mais...
- Bu asılsız bir varsayım.
- C'est très grave, de dire ça.
Hipotez ve varsayım içinde birçok keyifli saatler geçirdik.
Nous échangions longuement hypothèses et spéculations.
Efendim, bunun anlamı yok sadece bir varsayım.
Monsieur, ce n'est qu'une hypothèse.
Sadece bir varsayım. Gelecek ayın ödemesini bu ay vermezsiniz bana, değil mi?
Je me demandais juste si... vous pourriez m'avancer le salaire du mois prochain?
Şu an için bu varsayımı yapmalıyız.
- On est obligés de le supposer.
Bu sadece bir varsayım. Doğrulanmamış bir kaynağın verdiği bir bilgi.
C'est de la pure supposition.
Şu an sadece, Sydney'nin sağ olması ve Tomazaki'nin ondan bir şey istemesi varsayımına göre hareket edebiliriz.
Pour travailler, partons du principe qu'elle est en vie. Tamazaki a besoin d'elle.
Varsayımımız doğruysa Vlachko Elena'yla iletişim halindedir.
Si ta supposition est correcte, Vlachko communique avec Yelena.
- Varsayım olarak konuşuyordum.
Bien. C'était juste un hypothétique...
Elimizde 2 Cylon alıcı vericisi olduğu varsayımı doğru mu?
Ai-je raison de penser qu'il me reste deux transpondeurs Cylons?
Evet benim varsayımım buydu ancak başka bir açıklama daha var.
Et bien, ça c'était ma supposition, mais il y a une autre explication.
Varsayımımdan dolayı özür dilerim.
Je m'excuse pour ma présomption..
Özür dilerim, ama bu saldırgan bir varsayım.
Je suis désolée, mais c'est une supposition choquante.
Senin kanıt dediğin şey ise resmen varsayım.
Ce que vous considérez comme une preuve est simplement une conjecture.
Kanıtlaradayanmıyor, tamamen varsayım.
Ça n'est pas basé sur des preuves. C'est de la conjecture.
Bu sadece bir varsayım, ama... kız sarhoştu, muhtemelen de benden daha uysaldı.
Ce n'est qu'une théorie mais... elle était ivre, probablement plus conciliante que je ne l'étais.
Varsayım ürete, ürete kafayı üşüteceksin.
Tu vas devenir dingue avec tant d'hypothèses.
İpucu hakkında varsayımın var mı?
Des suggestions sur une piste?
Albert'ı öldürenle Angelina'yı öldürenin aynı olduğu varsayımı da senden çıktı. Kadının ölümünden veletler fayda görecekti, ben değil.
Vous avez bien dit que vous supposiez que celui qui avait tué albert avait tué Angelina, et il n'y a que les enfants qui pouvaient tirer profit de sa mort, pas moi.
Halkaların birer imza olduğu varsayımından hareket etmek...
En supposant que ces cercles sont une signature...
Bu sadece varsayım ama, Spencer gibi onu sevecek annesi ve babası olmayan bir çocuğun Bayan Mulberry'e ihtiyacı olabilir.
Ce ne sont que des conjectures, mais il est possible que quelqu'un comme le petit Spencer ait plus besoin de Mme Mulberry Parce qu'il n'a pas de papa et de maman qui l'aiment.
Bay Hartley, size yasal ve varsayımlı bir soru soracağım.
Mr Hartley, j'ai une hypothèse légale à vous soumettre.
- Sadece varsayım olarak!
- Seulement par défaut.
Sanırım bu varsayımınızın cevabını biliyorsunuzdur Komutan.
Vous connaissez la réponse à cette théorie.
- İlk varsayımımız kesinlikle yanlıştı.
Notre hypothèse initiale était loin d'être correcte.
Mantıklı bir varsayım gibi görünüyor.
- Oh, je pense qu'on peut l'affirmer.
Bu hesaplamalara göre birçok varsayım olur, ama yardımı dokunmaz.
Seulement il y a beaucoup d'hypothèses entrant dans ces calculs mais je suppose qu'on ne peut rien y faire.
Varsayımda bulunalım ve oradan yola çıkalım.
Très bien, faisons comme s'il y avait quelque chose et organisons-nous.
O zaman bunun sadece dikkatsizlik sonucu olduğunu varsayıyorum.
Dites que c'est arrivé par inadvertance et que ce n'est pas un acte délibéré juste pour m'ennuyer.
Birinci inandığım varsayım şu :
D'une :
Beni görmediğinizi varsayın.
Faites comme si vous m'aviez pas vu.
Varsay bakalım.
Te gêne pas. Pour produire votre dernier spectacle, Funny Boy, vous avez réuni 2 000 $ de trop. Bien.
Yardım çağırdımızı varsayıyor olmalılardı.
Ils doivent bien se douter qu'on va appeler des renforts!
Varsay, Bay Burns. Seni ve küçük kardeşin Mikey'i, bırakacağımı varsay. Bir bağışlanma.
Supposons, Mr Burns, que je sois disposé à vous donner à vous et à votre jeune frère, Mikey le pardon.
Noel'e kadar seni bırakacağımı varsay.
Supposons que je vous donne jusqu'à Noël.
Uyuyamadığım zaman, bir filmde ekstra bir iş almışım... ve ölü rolü yapmam için para ödeyeceklerini varsayıyorum... ve kamera bana yaklaşıyor... yüzümdeki tüm kasları serbest bırakmam gerekiyor... ve sonunda uyuyakalıyorum.
Quand je n'arrive pas à dormir, je fais semblant d'être figurante dans un film et qu'on me paie pour jouer les mortes et il y a une caméra qui me filme en gros plan. Je dois donc relâcher tous les muscles de mon visage.
Tabii, çığlıklarının arasından o sesi duyabileceğimi varsayıyorum. Böylece tıkanıklığın nedenini belirlemiş olacağım.
En supposant que je puisse entende malgré ses cris, j'aurai identifié la cause de l'obstruction.
Malum, kafana sıkamayacağımı varsayıyorum.
Tu vois, J'imagine que je ne peux pas te mettre un flingue sur la tête.
Bir kız ortaya çıkıyor ve sen onunla takıldığını mı varsayıyorsun?
Une fille sonne et tu penses que tu as couché avec elle.
Bir partide bu kızla tanışıyorum, biraz içkili olduğumdan ve onun da Kedi Kız maskesi giydiğinden dolayı onun güzel olduğunu varsayıyorum.
- Je rencontre une fille à une fête, et comme je suis soûl et qu'elle a un masque de Catwoman, je m'imagine qu'elle est mignonne.