Venait tradutor Francês
8,724 parallel translation
Bulaşık makinesinden geliyor gibi.
On aurait vraiment dit que ça venait du lave-vaisselle.
Hiç parası yoktu çünkü tüm parasını yeni motoruna harcamıştı.
Il était fauché, il venait d'investir dans sa caisse.
Sıcak su kaloriferi ısıtan aynı kazandan geliyordu.
L'eau venait de la chaudière qui chauffait le radiateur.
Seni her özlediğinde yaptığını söyledi.
Il venait à chaque fois que tu lui manquais.
- Gelmeyeceğini sanıyordum.
- Je croyais qu'elle ne venait pas.
- Geleceğini bilmiyordum.
- Je ne savais pas qu'elle venait.
Tanrım, müziği bulamadığın o geceyi hatırlıyor musun?
Tu te rappelles cette nuit quand tu ne trouvais pas d'où venait la musique?
Daha sonra, olanlardan çok Daniel'le ilgili endişelenmeye başladı.
Mais ensuite, elle était plus préoccupée par Daniel que par ce qui venait d'arriver.
Bunun nereden geldiğiniz öğrenmemiz lazım.
Nous avons besoin de savoir d'où cela venait.
Lahani yok olursa, toprakları, ve Şirketteki koltuğu, DOkuzlardan birine geçer.
Si la lignée des Lahani venait à disparaître, leurs terres et leur place dans la Compagnie, pourrait être annexées par n'importe lequel des Neuf.
- Nereden geldi o?
D'où ça venait?
Bir askerin telsizinden duydum.
Ca venait du talkie walkie d'un soldat.
Babam çocuğunu yeni kaybetmişti.
Papa venait de perdre un enfant.
Tom daha yeni ölmüştü.
Tom venait de mourir.
Ben ve arkadaşlar, cuma akşamları gelirdik.
Les garçons et moi, on venait le vendredi soir.
Birini öldürdüm de, biri gelip beni alsın buradan.
J'ai tué un mec alors si quelqu'un venait me chercher.
Hope'a olan tehdit Finn'den kaynaklanıyordu. Benden değil.
La menace sur Hope venait de Finn, pas de moi.
Küçük kızı nereden bulduğunu, ya da onu neden getirdiğini hiç kimseye söylememişti.
Bipin ne révéla jamais d'où venait la fille ou pourquoi il l'avait amenée.
Kız kardeşin veya kuzenin eve zenci bir erkekle gelse ne düşünürsün? - İkisi aynı şey değil.
Si tu avais une sœur ou une cousine qui venait à la maison avec un black, ça te poserait aucun problème?
Dedesi yeni öldü.
Son grand-père venait de mourir.
Ama Kiki benim en derin duygusal Doygunluğumun işten geldiğini anlamama yardımcı oldu.
Mais Kiki m'a aidé à comprendre que mon épanouissement affectif venait du travail.
Gece geldi... ağaçları yapmak için.
Il venait la nuit pour faire les arbres.
Babanla ben her hafta sonu burada böyle otururduk.
Quand la semaine était finie, on venait toujours s'asseoir ici.
- ama nereden geldiğini görmemiş.
- d'où il venait.
Resepsiyondan çiftin sık sık burada kaldıklarını söylediler.
L'accueil m'a dit que le couple venait ici souvent.
Buraya ne zaman gelse, büyük miktarda para çekermiş.
A chaque fois qu'il venait ici, il avait des grosses sommes d'argent.
- Fulgurit'in nereden geldiğinin
- D'où la fulgurite venait.
Çocuklardan biri buraya yemek için geldiğini söyledi.
Un des enfants a dit qu'il venait ici pour chercher à manger.
Bu para nerden gelmiş biliyor musun?
Sait-on d'où venait cet argent?
Köpek bana doğru geliyordu.
Le putain de chien venait droit sur moi.
- Bana kalırsa son gelenlerden başlayalım.
Je recommande avec ceux qui venait d'arriver. Cours complet!
- Ne zamandır size geliyordu?
Il venait depuis quand?
Annemi ziyaret ederdi.
Il venait voir ma mère.
Parmak izi lekelenmiş.
Elle venait de l'œil de Mme Leeds.
Pekâlâ. Sorunum şu, Sol : Eve geliyor oluşunu bana söylememen.
Ce qui me pose problème, c'est que tu ne m'aies pas dit qu'elle venait.
Paranın geldiğini bildiren bir mesaj alıyorum.
Je reçu un message me l'argent venait dire, et...
Paranın geldiğini bildiren mesajı aldıktan sonra ne oluyor?
Tout droit, tout droit, donc vous reçu le message que l'argent venait.
Müvekkilim o gün bir iş anlaşması imzaladı.
Le jour de l'agression, mon client venait de signer un CDI.
Gerçekten görmek istediği siz miydiniz yoksa çocuk mu?
Il venait pour vous voir... ou pour le petit?
Evet, dostum. Bob daha yeni Calabash'da ev almıştı.
Oui, Bob venait d'acheter une maison à Calabasas.
Philly'den iyi bir çocuktu.
Un mec bien qui venait de Philly.
Liz Taylor. Buraya gelirdi.
Liz Taylor venait souvent.
Öylece olduysa "vurulma" demezsin.
Ne dis pas "tués" comme si ça venait de se produire.
Aysh, davet Mehralar'dan geliyor.
Aysh... L'invitation venait des Mehra.
- Şampanyanın buraya geldiğini sanmıştım.
Je pensais que le champagne venait aussi par ici.
Bu cinsel taciz değil ama olay sırasında işler yoldan çıkabilir. - İş ortamında bu olmaz.
Ce n'est pas vraiment du harcèlement sexuel, mais si on en venait aux mains, ça ne serait pas approprié au boulot.
Ama o zamanlar daha yeni burada çalışmaya başlamıştı.
Mais elle venait juste de commencer quand c'est arrivé.
Adam maviydi. Sanki "Willy Wonka'nın sakızını" deneyip mavi olmuş da derisini pembeye çevirecek cihaz için nitrojene ihtiyaç duyuyormuş gibi.
Le gars était bleu, comme s'il venait de tester le chewing-gum de Willy Wonka, et il avait besoin d'azote pour que son appareil change sa peau en rose.
Daha şimdi annesi vuruldu.
Sa mère venait de recevoir des balles.
Geldi ve etrafı fazla süzmeden gitti.
Il allait et venait sans même jeter un coup d'oeil.
Simmons'ın Central Şehri'nden olduğunu söylemiştin, değil mi?
Tu as dit que Simmons venait de Central City, c'est ça?