English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ V ] / Vermiyorum

Vermiyorum tradutor Francês

1,743 parallel translation
Onu öylece vermiyorum.
Je ne les donne pas.
Robin, sen cipsleri ve kraker işlerini hallet, ve Barney, sana hiç bir görev vermiyorum böylece kumar problemini kontrol altına almaya odaklanabilirsin.
Robin, tu t'occupes des chips et des bretzels, et Barney, je ne te donne rien à faire alors tu peux te concentrer sur le contrôle de tes problèmes de jeu.
- Telefon numaramı vermiyorum. O biraz özel bir bilgi.
- Je le distribue pas, je suis plutôt secrète.
Kararı ben vermiyorum Karen, ama işlerin nasıl yürüdüğünü bilirsin.
Vous savez comment cela fonctionne.
Audrey'i tekrar revire götürmesine izin vermiyorum.
Je ne le laisserai pas ramener Audrey à l'infirmerie.
Ödünç vermiyorum.
Ce n'est pas un prêt.
Evet, isteyebilirsiniz ama size ifade vermiyorum.
Vous pouvez toujours demander, je ne ferai pas de déposition.
Senin gibi her defasında balıklı pizza siparişi vermiyorum.
Venons-en à la sentence. Pourquoi me regarde-t-elle si méchamment?
Önemli değil... zaten telefonuma asla cevap vermiyorum.
Pas grave... je réponds jamais à mon téléphone.
Sana söyledim, kişisel duygularımın işimi etkilemesine izin vermiyorum.
Je te l'ai déjà dit, je ne laisse pas mes sentiments personnels interférer avec mon travail.
- İşte, taviz falan vermiyorum sana. Tanrı şahidim, 25 yıldır böylesin.
Dieu sait que tu fais ça depuis 25 ans, pourquoi arrêter maintenant?
Ziyaret saati sona erdi. Ama duvarların içinde cirit atarken bunun sorun olacağına ihtimal vermiyorum.
L'heure des visites est passée, mais ça doit pas gêner les passe-murailles.
Mesaj falan vermiyorum.
J'élucide un meurtre.
Oradaki adama da söylediğim gibi, size parmak izi örneği vermiyorum.
Comme je l'ai dis à ce type dehors, je ne vous donnerais pas mes empreintes les gars.
Herhangi bir şey için söz vermiyorum. Ama bir şeyler ayarlayabilirim.
- Je ne promets rien, Mais je peux peut-être t'avoir quelque chose.
Bunu sürekli yapmasına izin vermiyorum.
- Je la laisse pas faire.
Lena olmadan onları vermiyorum.
Je ne vous les laisse pas sans Lena.
Artık nafaka vermiyorum.
Je ne paye plus de pension.
Evet, aşırı tepki vermiyorum, değil mi?
Ce n'est pas moi qui exagère.
Orada her şeyi berbat etsem de kimseye maddi zarar vermiyorum ve kahrolası görevimin bu lanet kasanın arkasında şu siktiğimin herifine kapuçino yapmak olduğunu biliyorum.
Je dois reprendre mon existence d'avant où je suis un trou de cul ordinaire qui ne coûte d'argent à personne et qui reste bien à sa place, planté dans ce café de trou de cul pour vendre des cappuccinos à d'autres foutus trous de cul!
Sana hakkımda casusluk yapasın diye maaş vermiyorum.
Je ne vous paie pas pour m'espionner.
Ancak suçu ve günahı sabit olmasa Kral'ın işi bu noktaya kadar getireceğine de ihtimal vermiyorum.
Mais je ne peux croire que le roi soit allé aussi loin si elle ne l'était pas.
Bay Conover, askeri görevi nedeniyle çocuğuna bakamayacağı için velayeti tek bir ebeveyne vermiyorum.
M. Conover, je n'octroierai pas la garde exclusive à un parent qui, en vertu de ses obligations militaires, ne peut s'occuper de son enfant.
Sana su vermiyorum.
Je vous en donnerai pas.
Hayır, oğlum. Beleş mal vermiyorum artık.
Non, fini les échantillons gratuits.
Herhangi bir söz vermiyorum, ama önereceğim radyasyon ve kemoterapi sürecinin başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Sans rien vous garantir, je peux vous dire que les rayons et la chimiothérapie que je vais vous suggérer ont déjà fonctionné.
Sana ağzını kullanman için para vermiyorum küçük fahişe.
Je ne te paie pas pour utiliser ta bouche, petite pute.
Bu tür şeylerde 90'ın altında olanlara kulak vermiyorum.
Ça me dérange pas, mais chez les moins de 90 ans.
Sonraki filmimi yapmana izin vermiyorum!
Tu ne joueras pas dans mon prochain film.
Geçmene izin vermiyorum!
Je n'avance pas!
Bak Roger, sana sürekli oyunlar oynayacağımıza ve her anımızın çok güzel geçeceğine dair söz vermiyorum.
- Je ne peux pas croire qu'il ait fait ça. - Quel choix avait-il? Julie le rendait fou avec toute cette idée de partage.
Hayır! vermiyorum!
Vous ne pouvez pas partir!
Mola odasında ağlanmasına bu yüzden izin vermiyorum.
J'interdis les pleurs là-bas.
Kanalı değiştirmelerine izin vermiyorum çünkü haberleri izlemek beni hasta ediyor, ve onların da görmesini istemiyorum.
Je ne les laisse pas changer de chaine, les infos me rendent malade et ils le voient.
İsmini vermiyorum.Sadece sana "adam." diyorum.
Je ne vous désigne pas nominativement. Je vous appelle juste : "L'homme".
İsim vermiyorum.
Je ne suis pas en train de l'insulter.
Daha cümlesini bile bitirmesine izin vermiyorum, diyor ki, "Philippe, bir yay ve oka ne...?"
Il n'a même pas terminé sa phrase. "Pourquoi pas un arc et une flèche?"
Söz vermiyorum ama onları yakalamayı deneyeceğim.
Je vais faire de mon mieux. Je sais pas si j'y arriverai.
Sana onun görünüşüne yorum yapman için para vermiyorum.
Je ne vous paie pas pour faire des commentaires sur son apparence.
Vermiyorum, dostum...
C'est pas donné, mec.
Ben aramaya son vermiyorum!
J'arrête pas!
Bitti mi şarkın, ben size tembel tembel oturasınız diye para vermiyorum.
Fini de chanter. Je ne te paie pas pour que tu perdes ton temps.
Beni bırakmana izin vermiyorum.
Tu ne peux pas me quitter.
Ona seçme şansı vermiyorum.
Je ne lui laisserai pas le choix.
Kapa gözlerini! Bakmana izin vermiyorum!
Fermez les yeux!
Beni dikizlemene izin vermiyorum.
Ne lorgnez pas.
- İmza vermiyorum.
- Pas d'autographes.
İmza vermiyorum.
Pas d'autographes.
O zaman söylemem gerekirdi, fakat şimdi izin vermiyorum.
Alors pourquoi m'arrêter maintenant?
Vermiyorum. Neyse, o zaten güzel.
Pas question.
Sana elimi vermiyorum.
Je ne vous donne pas ma main.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]