Vintage tradutor Francês
338 parallel translation
Bana bir şişe Ferrier Vintage Port, 1945 getirin.
Apportez-moi un Porto Ferrier, millésime 1945.
Ben bu özel vintage porta aşinayım ve mahzeninde bulunmadığına bahse girmek için sabırsızlanıyorum.
Je connais bien ce millésime et je parie qu'ils n'en ont pas en cave.
Ferrier Vintage Port, 1945.
Le Ferrier millésimé 1945.
Neden aynısını pantalonumla da yapmak isteyeyim ki? Vintage iç çamaşırı yok, tabii ki. Ama iç çamaşırı satamayacağından değil.
Donc c'est chaque homme, è è chaque femme, chaque enfant, chaque invalide pour soi?
Yani, onlara vintage diyorlar bilirsiniz, aslında ne olduklarını gizlemek için, pis-elbise.
On dit que ce sont des vêtements d'époque, mais en fait, ils sont sales.
Vintage iç çamaşırı yok, tabii ki.
Il n'existe pas de slips d'occasion.
- Bluzlar bu sezon moda.
Les pulls de saison et les vintage.
Ben eskilerden hoşlanırım.
Je suis totalement vintage.
Vintage Clothes, Pulse'tan önceydi.
Une friperie - des habits pré-Impulsion.
Veuve CIicquot Ponsardin Vintage Reserve.
Veuve Clicquot Ponsardin, Réserve spéciale.
Kaliteli çizgi roman seçkisi benimkiyle örtüşmüyor ama neyse.
J'aime pas trop sa politique de bédés vintage.
- Turkuaz elbiseni giy. Hem güzel hem de cübbene çok yakışır. Üzerine de turkuaz hırkanı giy.
Elle est élégante, et sera parfaite sans la robe dessus et mets ton sweat vintage turquoise par dessus parce qu'il va super avec la robe et qu'il te tiendra chaud s'il fait froid
Şarap rengi Dior'unla içeri girdin.
Tu portais cette robe rouge "vintage" de chez Dior.
Morarmış gözünü kapatıcı kremle düzeltebiliriz, ve ceketini, pantalonunu da değiştirip parlak asitle temizlendiğinde harika eğlenceli görüneceksin. Gah!
Avec de l'anti-cerne, pour ton coquard et de la javel pour donner un look vintage à tes fringues.
Vintage portobello yolu. Sadece on paund.
Une Portobello Road vintage, seulement 10 livres.
- Bir klasik. "Working Girl", 1988.
- Du vintage. Working Girl, 1988.
Ya da eski duygusu vermesini takdir ediyordu.
Ou elle admirait son côté vintage
Eski model.
C'est vintage.
Elimde 72 yapımı eski bir gösteri takımı var.
J'ai ce costume vintage de 1972.
Vintage Press ve Eternal Spring yılların eskitemediği ve gelişiyle bizi onurlandıran... Bayan Eve Walton'u takdim eder.
Vintage Press, en collaboration avec Eternal Spring, la crème exfoliante qui vous rend une délicate peau de bébé, est ravie d'accueillir Mlle Eve Walton.
Hey, eskiler şimdi çok moda.
C'est très à la mode tout ce qui est vintage maintenant.
Hey şu tişörtü Hudson, 12. Sokak'ta bulunan bir mağazadan mı aldın?
Hé, ce T-shirt Sonic Youth vient de la boutique vintage entre Hudson et la 12ème?
Klasik eşyalar satan bir dükkandan aldığım öyle bir ceketim vardı. Ama bir gece herifin birinin evinde unuttum.
J'en avais trouvé un dans une boutique vintage, mais je l'ai laissé chez un type une nuit.
Eski tarz giyim belki?
Des vêtements vintage?
Sana siyah klasik ayakkabı aldım.
Je t'ai pris des escarpins vintage noirs.
Antika, değil mi?
Vintage, c'est ça?
Yani, herşeyin iyi olacağını düşünüyorum sürekli, sonra özel yapım kahve masasında su bardağımı unutuyorum, bir hafta konuşmuyoruz.
Et je ne peux pas m'empêcher de penser que ça va s'améliorer... et puis je laisse une marque d'eau sur sa table de salon vintage en bois et on ne se parle plus pendant une semaine.
Şirin, tatlı bir bağcık
Doux, vintage.
Maple'daki Vanguard Eski Araba Tamirhanesinde çalışıyor.
Il bosse chez Vanguard Vintage Auto dans Maple. Wow!
- Oh, gözleri çok iyi.
- Oh, elle a l'œil pour le vintage.
Eski dönem Bowie. Orijinal kayıt. Basta Herbie Flowers, davulda Aynsley Dunbar.
Ouais, j'ai réfléchi... un vintage Bowie, enregistré à l'origine avec Herbie Flowers à la basse, Aynsley Dunbar à la batterie?
Lacroix ve Ungaro ve Vintage Gaultier var.
Voilà Lacroix, et Ungaro et le classique Gaultier.
Bu kıyafetlere vintage deyip etiketlerine üç sıfır ekleyebilseydik, bunları cidden giyebilirdim.
Si c'était un magasin vintage et qu'on rajoutait des zéros au prix, ce serait un magasin où j'irais.
Eski Ralph Lauren, 9.
Ralph Lauren Vintage, 9.
Elizabeth'de küçük bir alışveriş merkezinde.
Un super magasin vintage : L'Elizabeth.
- Sence koleksiyoncu muydu?
Vintage. Je pense que c'était un collectionneur.
Vintage Stüdyoları'na hoş geldiniz.
Bienvenue aux Studios Vintage.
Eski modaya yeterince doydu.
Elle adore tout ce qui est vintage.
Seçkin bir giyecek tüccarıydım.
Je vendais des vêtements vintage.
8 yaşındayken Serena'yle beraber annemin kıyafetlerini giyer, süslenirdik. Sonunda 18. yaş günüm geldi.
Même s'il semble comme si c'était hier que Serena et moi avions 8 ans et jouions à nous habiller avec les Manolos vintage de ma mère, mon 18ème anniversaire est enfin arrivé.
Klasik mi, eski mi, yoksa kareli mi
Plutôt classique, vintage ou écossais
Bir klasik ve % 1 geri ödeme yaptılar.
C'est du vintage. Et j'ai eu 1 % de remboursement sur ma carte.
Siyah renkli keşmir bir kazak giydim. Earnes Swen kotlar ve Pour La Victorie ayakkabılar.
Je portais un sweater vintage en cashmere, un jean Earnest Sewn et des bottes Pour La Victoire.
Ama kaliteli.
C'est vintage.
Bu, aşırı derecedeki obez birisinin bana dostum dediği klasik bir oyuncakçıdan $ 7,000 ödeyerek yeni aldığı bir apollo yönetim ve ay modülü.
Ceci est un module Apollo, de commande et lunaire, qui m'a coûté 7 000 $ dans une boutique de jouets vintage où un obèse m'a appelé "mon pote".
Çeviren : rohatc
LDL Vintage. titrages © Smooth Synchro. BluRay
Yani, onlara vintage diyorlar bilirsiniz, aslında ne olduklarını gizlemek için, pis-elbise. Tamam, temiz olabilirler. Ama insanlara iç çamaşırları giyiyorlar.
Donc, selon toi, "les femmeset les enfants d'abèrd", è è de nos jours?
- Muhteşem
C'est vintage!
Modası geçmiş. Ve iyi bir göze sahip olduğun için, o sende kalmalı. Ohh!
C'est'vintage et à cause de ce charmant regard tu dois le garder! Bon, je crois qu'il faut que je retourne au boulot
Ben Emma Pagent, Vintage Press'den.
Emma Pagent, Vintage Press.
Bir klasik.
C'est vintage.