Violette tradutor Francês
598 parallel translation
Şu menekşeyi ver!
"Donne-moi cette violette!"
Aklıma gelmişken... Kapat gözlerini Violet. Haydi, kapat.
Au fait... ferme les yeux, Violette.
Lütfen Violet, artık onunla tartışma.
Ne te dispute plus avec lui, Violette.
- Violet'ın mutlu olacağını biliyorum.
- Violette sera très heureuse.
- Violet'la nişanlandılar.
Violette et lui vont se marier.
İlki Violet'ti.
Il y a eu Violette.
Ve bir masaya iki kişilik çatal bıçak koyun.
Ça sent la violette! Et puis autre chose... Tu mettras une table avec deux couverts.
Menekşe kokan bir tanıdığımız var mı?
Connaissons-nous quelqu'un qui sent la violette?
Violet.
Violette.
Menekşe esansı. Özel günler için saklarım.
C'est de la violette, je le garde pour les grandes occasions.
Violet.
Violette?
Bir saniye bekleyin.
Violette? - Monsieur?
- Hayır, o kadar eskisi olmaz.
Que diriez vous de La timide violette?
Her renkte menekşe dizileri Pars zambaklar seviyor karahindibayı
La violette a moins de modestie
- Bayan Violette?
- mlle. Violette?
Affet beni Violette.
Pardonnes moi, Violette.
Bayan Violette.
Srta. Violette.
Ona delicesine aşıksın ve onun utangaçlığını yenmek zorundasın.
Vous l'adorez. Mais c'est une timide violette.
Çünkü Oxytone diş macunu menekşe nefesi kazandırır.
Oxytone a l'arôme de la violette.
Bana derdi ki, " Violet, anne, sen benden uzun yaşayacaksın.
Il me disait : " Violette... Mère...
Sebastian ile Violet derlerdi. Violet ile Sebastian Lido'da kalıyor.
On disait " Violette et Sébastien... séjournent au Lido...
Dedi ki, " Bak Violet.
Il reprit : " Regarde, Violette, regarde...
Violet Yenge ailesine karşı çok cömerttir Bay... İsminizi alamadım.
Violette est si généreuse pour sa famille, monsieur... je n'ai pas saisi votre nom.
Violet Yenge.
Tante Violette.
Violet Yenge'nin vestiyerdeki eski gümüş tilki kürkünü almadım.
Je n'ai pas repris le manteau de tante Violette au vestiaire.
- Seni görmeyi çok istedik ama Violet, St. Mary's'deyken olmaz dedi.
Nous avions tant envie de te voir mais Violette s'y opposait.
Vi Yenge'nin, Sebastian'ın giysilerini George'a vermesi ne incelik değil mi?
Violette lui a donné la garde-robe de Sébastien.
Yakınlarda Vi Yenge ile görüştünüz mü?
As-tu vu Tante Violette, récemment?
Vi Yenge dün gece ne dedi?
Qu'a dit tante Violette, hier soir?
Bu olay Violet'i neredeyse öldürüyordu.
Violette a failli en mourir.
- Neden ki? - Vi Yenge yüzünden.
Tante Violette s'y oppose.
- Dün gece yemekte bile senin saçmalamandan başka tek kelime etmedi.
Violette refuse d'en dire un mot. Elle prétend que tu divagues.
Fakat, Cathy, Vi Yenge'nin olaya yaklaşımı başka hiç bir seçenek bırakmadı.
Mais, Cathy, Tante Violette est catégorique :
- Onun için yapılması gereken bu. - Haydi.
Ce que Violette et vous avez décidé...
Violet Yenge, sana anlatmamı ister misin?
Tante Violette, voulez-vous que je vous raconte?
Annem ile George paralarını alır. Siz binanızı alırsınız. Vi Yenge...
Maman et George hériteraient... vous auriez votre hôpital... tante Violette...
Sebastian ile Violet.
Sébastien et Violette...
Violet ile Sebastian.
Violette et Sébastien.
İki kişilik oda, menekşe tuzu ve dört havlu rica edeceğim.
Je voudrais une cabine double, des sels à la violette et quatre serviettes.
Ben onlan hiçkonuşmadım ki, sadece bi çiçek almasını söyledim.
J'y ai offert ma violette... rien d'autre. - Qu'est-ce qu'il y a?
Bana gönderdiğin Noel kartı için teşekkürler, Violet.
C'est trop gentil d'avoir pensé â m'envoyer une carte, Violette.
Mor olsun.
Une violette...
İşte karşınızda Violet Beauregarde, 3 numaralı Altın Bilet'in sahibi.
La voici... Violette Beauregarde, détentrice du 3ème Billet d'Or.
- Violet!
- Violette!
- Violet Beauregarde.
- Violette Beauregarde.
Violet, önce sen.
Violette, signez la première.
Acele et, Violet!
Vite, Violette!
Violet, sakın aptalca birşey yapma.
Violette, ne fais pas de bêtises.
- Değişiyorsun Violet, Violet!
- Tu deviens violette, Violette!
Açmış ama sürmez, tatlıdır ama solar gider.
Tel le parfum d'une violette éphémère.
- Doğru.
Violette prend toujours...