Vizen tradutor Francês
53 parallel translation
Kendi vizen için kime rüşvet vereceksin?
Et le pot-de-vin pour le visa?
- O da hemen, "Vizen bitmiş." dedi.
- Il dit : "Votre visa a expiré."
Senin pasaportun. Vizen var mı?
Votre passeport est prêt, vous avez le visa?
Ne fark eder ki? Göçmen kartın yok, Vizen de yok.
Vous aviez dit que ce bateau allait à Los Angeles.
- Bu ne için peki? Peki, Apu öğrenci vizen bittiğinde neden Hindistan'a geri dönmedin?
Deux cent mille cartes perforées classées dans un ordre précis, comprenant le tout premier programme au monde du jeu de morpion.
Büyükbaba, büyükbaba bentinde olduğu gibi. - Apu, vizen kaç yıl önce doldu?
C'est vraiment sans espoir, pauvre Apu.
Ali Waziri adına bir öğrenci vizen varmış.
- Tu as donné un visa à Ali Waziri. - J'vous dis.
Senin vizen geçerli.
Votre visa est valable.
Vizen için pasaportunu göndermemiz gerekiyor.
Reste le passeport et le visa.
- Vizen var mı bakalım!
- Montre ton ticket pour le ghetto.
Sadece 24 saatlik vizen vardı.
Tu n'avais des papiers que pour 24 h, alors bagages a mano.
Yedek vizen var mı?
- Je n'ai des papiers que pour moi. - Vous en avez d'autres?
- Vizen süresi dolmadı mı?
Vos papiers n'ont pas expiré?
Yeni hükümetse sınırlarını kapattı, vizen geçerli değil.
Les frontières sont fermées, passeport et visa, périmés.
Senin vizen var.
Tu as un visa.
Pasaportun ve vizen.
Ton passeport. Avec un visa.
Vizen de bu sabah onaylandı.
Ton visa à été délivré ce matin.
Vizen var mı?
Un visa?
Bu senin çıkış vizen.
C'est ton visa de sortie.
Yakında vizen çıkacak.
Tu vas avoir ton visa.
Vizen çıktı mı?
Tu as obtenu ton visa?
Çünkü ben bir polisim. Seninse vizen dolmuş.
Parce que je suis flic et tu es ici avec un visa expiré.
Altı aylık vizen var.
Vous avez un visa de 6 mois.
Sonra geri dönersin ve yeni bir vizen olur.
Ensuite vous revenez, et vous avez un nouveau visa.
Vizen bitti.
Ton visa a expire.
Adın, pasaportun ve vizen hepsi şu an onun elinde.
Il avait votre nom, votre passeport et votre demande de visa.
Vizen onaylandı.
Ton voyage est accepté.
Vizen sona eriyor.
Ton visa a expiré.
- Vizen gelecek ay sona eriyor.
- Ton visa expire dans un mois.
Vizen yok muydu bugün?
Tu n'as pas un examen aujourd'hui?
- Peki ya vizen?
Et ton visa?
Ve öğrenci vizen için de uğraşıyorum.
Vous aurez bientôt un visa d'étudiante.
Gitmeni istemiyorum. Vizen için üç haftan daha var, ve bence bunun bir çaresine bakabiliriz.
Il te reste trois semaines de visa et on doit se battre.
sınır alanında vizen olmadan duruyorsun.
Tu es dans une zone frontalière sans visa.
vizen olmadan burada olma hakkın yok.
Tu n'as pas le droit d'être ici sans visa.
Bir çalışma vizen var mı?
T'as un permis de séjour, Rami?
- Yasal olarak çalışmıyorsun ve vizen yok, bu yüzden burada kalamazsın.
- Que me voulez-vous? - Ni travail, ni permis de séjour... Donc, t'as pas le droit de rester ici!
Amerika'daki vizen Lehane ailesi tarafından ödenmiş.
Ton visa pour les Etats-Unis.. est financé par la famille Lehane
Vizen var değil mi?
- Tu as un visa? - Hum.
Dinesh... Bankayla görüşüyorum da maaş bordron için ekstra form doldurman gerekiyormuş, vizen yüzünden?
Je suis avec la banque et ils veulent un papier pour ton salaire, à cause de ton visa?
Öğrenci vizen var.
Tu as un visa étudiant.
Ve senin süresi dolmuş vizen var.
Et votre visa a expiré.
Vizen dolmadan seni Westerley'e götürmek için Warrant aldım.
J'ai un mandat pour te ramener à Westerley avant que ton visa n'expire.
Ne yazık ki, vizen Westerley hava sahasına girmeden bir saat önce doldu.
Malheureusement, ton permis outre-monde a expiré une heure avant d'entrer dans l'espace de Westerlyn.
- Selam Alexis, bu sabah senin vizen yok muydu?
Salut Alexis, tu n'as pas un partiel, ce matin?
Vizen işleme koyulurken başkentte tercüman olarak çalışacaksın.
Vous devez travailler comme traducteur à Washington, pendant le traitement de votre visa.
Pasaportun, vizen burada. Rutin bir işlem olacak.
Passeport, visa...
Ayrıca sen de öğrenci vizen iptal edilerek evine gönderileceksin.
Tu rentreras par le premier vol.
- Vizen.
- À cause de ton visa.
Malik, vizen dolmuş, değil mi? Bu mu seni rahatsız ediyordu?
C'est ça qui vous inquiète?
Vizen.
Ton visa.