Vizon tradutor Francês
104 parallel translation
- Vizon. - Öyle mi?
Le vrai prix était 2700 dollars.
Bu gerçek vizon. Nereden biliyorsun?
Du vrai vison.
Kontrolüm de yok, vizon kürküm de.
Je ne vois pas de raisons de nous quereller.
Ne kadar güzelmiş. - Gerçek vizon kürk mü?
Quel abri précieux, c'est du vison authentique?
Çok hoş. Vizon kürkleri oldum olası beğenmişimdir.
Il est merveilleux, le vison m'a toujours enchantée.
- Hristiyanlığa hiç yakışmayan bir şekilde... o planları alıp onun o... vizon kürküne çarpmak istedim.
Je suis fière de toi. J'ai eu une envie fort peu chrétienne De lui flanquer mon pied dans le... Vison.
Düğün hediyesi olarak daha bugün bir vizon kürk aldım.
Je lui ai offert un vison.
# Vizon kürk ve mikroskop, karşılığında ciğerli sosis ve sabun.
Vison et microscope contre saucisse et savon
Geçen sefer, biri beni vizon mantoyla susturmak istemişti ama o gemi şirketinin başkanı hapse tıkılana dek asla vazgeçmemiştim hatta o kış zatürreeye bile yakalandım, bu yüzden.
La dernière fois qu'on a essayé, c'était avec un vison. Mais mon obstination a valu la prison au président de la société en question, même si j'ai eu une pneumonie cet hiver-là.
Bir vizon kürk içinde güzel dururdum, tatlım.
Ça m'irait bien, un vison!
Aritmetikleri o kadar da güçlü değildir ama bir de bir kürk için kaç vizon gerekir diye sorun.
Elles connaissent mal les chiffres, sauf le prix du vison.
Zengin boksörle evlendiğini sanan kadın kendini vizon kürklerin, elmasların, hiçbir şeyin olmadığı yokluğun içinde buldu.
De ma femme... qui croyait avoir épousé un champion et s'est retrouvé avec un tocard. Sans manteau de vison sans diamants, sans rien!
Vizon kürklü kadınlar.
Toutes deux couvertes de fourrures.
Hatırlaman gereken şey, et reyonunda tanıştığın biri vizon bölümünde tanıştığın biri kadar çekici değildir.
le monsieur de la charcuterie... ne vaut pas celui du rayon des visons.
- Nasılsınız? Bergdorf'un vizon bölümünde tanıştık.
J'ai rencontré M. Hanley au rayon des visons, chez Bergdof.
Mavi vizon muydu, yoksa beyaz vizon mu?
Un vison bleu, un vison blanc?
Bilin ki bunu bir kadın için yapıyordur vizon kürk bekleyen
Vous pouvez parier qu'y a du vison dans l'air pour une poupée
Söylermisin, vizon kürke alerjin yok, değil mi?
Vous n'êtes pas allergique au vison?
Vizon kürk?
- Au vison?
Ben bir kızla hava - 4 iken vizon kürksüz daha görülmedim.
On ne m'a pas vu avec une femme sans vison depuis 1939.
Hakiki vizon olduğunu söylediğim zaman, bana hiç inanmadı.
Elle ne me croyait pas quand je disais que c'était du vison.
Ağustosta vizon ve Noelde bikini.
Vison en août et bikini à Noël!
Vizon örtülü ve birinci sınıf servisli.
- Une prison dorée, service princier.
Söylesene, o vizon mantoya ne kadar ödemiştin?
Aller, tu peux bien me le dire maintenant! Combien avais-tu payé ce vison?
Kış kapıda. Havada vizon ve su samuru kokusu var. Fahişeler hayvanlara bayılırlar.
Y a du vison et de l'ocelot dans l'air... les putes ont toujours adoré les animaux.
Kaç kadın ev masraflarından kısıp vizon kürk alabilir?
Comment as-tu pu t'acheter un vison en économisant sur l'argent du ménage?
Eşinize 10,000 dolara vizon kürk almaya yetecek kadar mı?
Assez pour acheter à son épouse un manteau de vison à 10 000 $?
Onun gibi binlerce kadın gördüm. Para neredeyse oradadır. Üstündeki vizon kürkü kim alıyorsa...
J'en ai connu des filles comme ça, prêtes à tout faire pour le fric!
O gerçek bir vizon. Şuna bak!
C'est du vrai vison.
Bu sıçan kuyrukları vizon diyordu.
Elle jurait que ces queues de rat étaient du vison.
Sherman, Emily Jenkins'i gördün mü? Rüküş hatun vizon kürke sarınmış.
Tu as vu cette poseuse d'Emily, enfouie dans sa fourrure?
Sahte Vizon
IMITATION DE VISON
Vizon.
Du vison.
Tabii ki eğer... senin şu vizon eldivenlerin olmasa.
À moins bien sûr, que ce ne soit votre gant de vison.
Nefis bir vizon kürk, değil mi Bay Helm?
Quel adorable vison, M. Helm!
Agnelli sana vizon bir kürk dikecekmiş.
Agnelli te paiera ton vison.
O vizon montun içinde çok hoş görünüyorsun!
Ce manteau de vison vous va à ravir!
- Vizon...
Lé vison. Lé vison, le vison.
Üstelik vizon.
C'est di vison!
Bir vizon'u beslemenin ne kadara mâl olduğunu biliyor musun?
Tu sais à combien ça revient un vison?
Hiç böyle bir vizon gördün mü?
Tu as vu cette fourrure?
Elton John'un annesinin altı tane vizon kürkü varmış.
La maman d'Elton John a six manteaux de vison.
- Ve vizon bir kürk.
Et un vison, un!
- Vizon! Zümrütler!
- Un vison, des émeraudes...
- Ne? - Vizon şalım.
- Mon étole en vison.
Vizon Kürküm kalıyor.
Je garde le vison.
Gerçek vizon.
- De la fauche?
Vizon kaplı kafanı kaçırmışsın!
Vous êtes mal tombée.
Bugün ne var üstünde? Vizon?
Que portes-tu?
Ve ben vizon kürkü seviyorum, bir gün ona sahip olacağım.
J'aime le vison!
Ay vizon bir kürk!
Un manteau de vison!