Vıcı tradutor Francês
3,753 parallel translation
Tüm parmaklarım vıcık vıcık.
Et mes orteilles sont tout écrasés.
Yani gelmiş geçmiş en vıcık vıcık günümdü.
J'avais jamais passé une journée comme ça.
Ne zaman böyle vıcık vıcık bir romantik oldum?
Quand suis-je devenu si romantique?
Yoğun bakımı ara sıvıları hazırlasınlar- - 500 cc dextrose, 39 ° C.
Appelle les soins intensifs, dis-leur de commencer à réchauffer les liquides... 500 ccs, 5 % dextrose, 39 ° celsius.
B. O. C. A. L. A. M. A. K. Bocalamak.
V-a-c-i-l-l-a-t-e. Vacillate.
K. A. R. A. R. S. I. Z. L. I. K.
V-i-c-i-s-s-i-t-u-d-e.
Gözdeki sıvıyı zehir taramasından geçirdim. Sonuç negatif. Yani ölüm nedeni zehirlenme değil.
J'ai lancé un test toxicologique sur le fluide oculaire, c'est négatif, ça élimine le poison comme cause de décès.
Victor-Zulu-Zulu-Charlie, Mike-Yankee-X-Ray-Whiskey -
Code d'authentification : V, Z, Z, C, M,
Sol atriumla başlayacağım, V.C.I., V.C.S., pulmoner arter ve son olarak da aortu bu sırayla yerleştireceğim.
Je vais commencer avec l'atrium gauche. I.V.C., S.V.C., artère pulmonaire, et puis l'aorte, dans cet ordre.
Bir V.I.P. müşterim istediği için hayır diyemedim.
C'est un bon client qui me l'envoie.
- İkiniz de cıvık cıvık olmak için fazla tatlısınız.
- Vous êtes trop mignon pour être visqueux.
Sonra ortaya çıktı ki, meğer şu kursa gelen kız, oyun kurucu ile çıkan şu kıvırcık saçlı kızmış.
Donc il s'avère que Bridget cette fille aux cheveux frisés qui sort avec le quaterback.
Bir inanan olarak en kutsal yeminim budur.
C'est mon vœux le plus solennel comme croyant.
... bülbüller cıvıldaşır.
"Sa voix est celle du rossignol"
Herhâlde arka çıkıştan sıvışmıştır.
Je suppose qu'il s'est échappé par la sortie située à l'arrière.
Kalbi tamamen durdu mu? - Hala ventriküler fibrilasyonda. - Tamam...
c'est le code complet oui, oui toujours en V.F très bien, choquons le.
En azından bu salağın aptalca bir konuşmayla Jenna'nın düğününü mahvetmesini engelleyelim.
Le moins que l'on puisse faire, c'est de s'assurer que ses vœux à la con ne ruinent pas le mariage de Jenna. Alors, voilà ce que je pense :
Diyorum ki, şu konuşmalar üzerinde çalışmaya başlayalım.
OK, ce que je suis en train de dire c'est qu'on doit commencer à travailler sur ces vœux.
Taco'yu anlarım, adam tebrik kartlarına falan çıktı.
Enfin, Tucker je peux comprendre, Il a figuré sur une carte de vœux astucieuse,
Tüm B vitamini kıvırcık yapraklılarda oluyor ama bir günden bebeğin omurgası bozulmaz.
Le frisé est celui avec toutes les vitamines B, mais... c'est bon... un jour sans ne vrillera pas la colonne vertébrale du bébé.
V.C.S.'ye bası uygulanıyor.
Mm. Eh bien, il y a une compression sur le SVC.
Pekâlâ, tahmin ettiğimizden fazla sıvı var.
Oh! D'accord, c'est plus liquide que ce que l'on pensait.
- Biriken sıvı kan değil, irin.
- Le fluide n'est pas du sang c'est du pus
Mitral kapak üzeri abdominal kapama yapıp yeni gelenlerle ilgileneceğiz.
Euh, la fermeture abdominale sur une M.V.C. Et nous attendrons de voir ce qu'il se passe
Demek istediğim, seni ve Darcy'i gönülden tebrik ederim.
Ce que je voulais dire, c'est... Mes meilleurs vœux à Darcy et vous.
Problem şu ki, ben sıvı tedavisini uyguladıktan sonra da görmeye devam ediyor.
Le problème c'est qu'elle la voit toujours, bien que je l'ai réhydratée.
Bazen kutulardan ıvır zıvırdan başka şey çıkmıyor.
Parfois c'est juste des babioles dans une boîte.
Bu doğru olsaydı anlaşmadan sıvışmaya çalışmazdın.
Maintenant si c'était vrai, tu ne te serais pas fait voler le marché.
Bu benim en büyük dileğim.
C'est mon vœu le plus cher.
Affedersin, haklısın. Cıvıtıyorum ve bu hiç hoş değil.
Oh, je suis désolé, tu as raison, je... je suis vautré et c'est pas mignon.
"Ateşten çıkan kıvılcımlar gibi alev alevdirler oldum olası."
Ils flambent comme des éclairs du feu et jusqu'à la fin des temps. "
Devrilen bir beherglas ya da aniden çıkan bir kıvılcım, meslek hayatınızdan fazlasını alıp götürebilir. Bu yüzden güvenli ve sarsıntıdan uzak bir ortamda çalışmak için her önlemi alırsınız.
Lorsqu'une étincelle égarée ou un gobelet abandonné ça pourrait se terminer avec plus que juste votre carrière, tu prends toutes les précautions pour opérer dans un environnement sécurise et stable.
Ve bu konuşma senin anlayışlı Bono tarafın sayesinde o Ç.Ö.İ odasındaki adamı hiç bir şekilde etkilemez.
Et maintenant j'aimerais aborder ton côté "pro Bono", qui comprendra que rien de ce que j'ai dit ne devra affecter l'homme qui est dans la chambre V.I.P.
440 V-8 motorlu, altı hız düzeyinde manuel şanzımanı.. ve 185'e çıkabilen hızıyla.
Équipée d'un moteur 440 V-8, transmission manuelle à six vitesses et vitesse maximum de 295 km / h.
Fazla spinal sıvı beyine baskı yapıyor ama sen bunu nasıl biliyorsun?
C'est Provoqué par un excès de liquide céphalo-rachidien qui fait pression sur le cerveau, mais comment savez-vous ça?
Sizin izninizle 45 dakikalık bir operasyonla koyulacak bir şant fazla sıvıyı boşaltacaktır.
Eh bien, avec votre permission, c'est traitable avec une procédure de 45 minutes pour drainer l'excès de liquide.
Mürekkep değil, sıvı ekstazi!
C'est de l'ecstasy liquide.
Ayrıca, bu şikâyetin siciline işlemesini istemezsin eğer özgeçmişini birilerine göndermeyi düşünüyorsan.
De plus, tu ne veux pas de cette plainte dans ton dossier, juste au cas où tu réfléchirais à faire circuler ton C.V.
Öyleyse hatırlayın, B-O-K.
T.V.L.C.
Arayan Wilshire yolundaymış ve gümüş renkli bir S.U.V.'un sürücüsü yüzünden neredeyse yoldan çıkıyordum demiş.
L'interlocuteur était sur Wilshire. Il a dit qu'il a presque été éjecté de la route par un S.U.V. argent...
Beni çok sevmen ve bana uzak mesafeden bakman, ve pantolonunun içinin cıvık olması çok üzücü bir şey.
C'est trop triste de voir combien tu m'aimes et tu me regardes de loin et tu mouilles ta petite culotte.
- Kanepede bulduğumuz vajinal sıvılara bakarsak çok meşgul bir adam.
D'après les contributions vaginales sur le canapé, c'était un homme occupé.
Yatak odamızın penceresinden sıvışıp, çatıya çıkıp yıldızlara bakardık, hatırlıyor musun?
Tu te souviens qu'on escaladait la fenêtre de ta chambre pour s'allonger sur le toit et regarder le ciel?
Fi, bir kıvılcım çıkarsa maytap gibi tutuşuruz.
Fi, on est à une étincelle de se transformer en chandelle romaine.
Çünkü sıvı çıkışının yeterli olduğundan ve bölgenin kapatıldığından emin olurum. - Doktor Kepner.
Parce que je m'assurerais que l'aire a été convenablement draînée et fermée.
Turistlerin ıvır zıvırını K-2'ye çıkaran çocuklarla ilgili bir projeyi tamamlamam gerekiyordu.
J'avais un truc à finir avec le gars qui transportait toute la merde des touristes sur K-2.
Gelseler bile, Vikont Trencavel halkını korumak için ant içmiştir. İnançları ne olursa olsun.
Même si c'est le cas, le vicomte Trencavel a fait le vœu de protéger ses gens, quelle que soit leur foi.
( kuşlar cıvıl cıvıl ) - ( Mike ) oahırda gitmek mi?
- Est-il entré dans la grange?
JAKOV : Çataldan çıkacak kıvılcım ile ocaktan çıkacak gaz ile...
- etincelles de la fourchette, gaz...
Bel kemiği sıvısında bir şey çıkmadı mı?
La ponction lombaire n'a rien montré?
Fanatikleri yeni bir delil olduğunu iddia ederek bana ıvır zıvır gönderiyorlardı.
Des fans fous m'envoient toujours de la merde ils disent que c'est une nouvelle preuve.